YUKARI

Sürdürülebilir Yaşam

Yazar: Yalçın Savuran | Eklenme Tarihi: 19 Nisan 2007

Fotoğraf ve Çevre

  • 'Fotoğraf ve Çevre', yan yana duran 'duyarkatlar*' silsilesi. Fotoğrafı çekenin duyarlılığıyla, o fotoğrafa bakanın duyarlılığının kesiştiği anlar.

    Yıllar önce bir grup arkadaşımla doğa fotoğrafı konusunda seminer verirken, ilk iki dersimizde insanın doğadaki davranış biçimleri üzerine yoğunlaşırdık. Doğanın içinden çıkan insan, zamanla doğaya yabancılaşmış ve tekrar doğaya dönmek istediğinde ne şekilde davranması gerektiğini kestirememiştir. Bizler aslında ekosistem dediğimiz olgunun birer parçası olduğumuz hususunda birleşebilsek, doğayla daha da barışık olacağız ama henüz bu olgunun bilincine varamadık. Doğayı yalnızca bir tüketim aracı olarak görerek yolumuza devam etmekteyiz.

    Fotoğraf makinesi gözümüzün bir uzantısı olarak yolculuğuna devam ederken bizlere sürekli görüntüler aktarır. Her bir görüntü, geniş anlamıyla, özünde bulunduğu çevreyle ilgilidir. Ancak daha dar anlamıyla çevre yaşanılabilir bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır ve merkezine insanı yerleştirmektedir.

    Bulunduğumuz coğrafyaya baktığımızda, en yakın komşularımızdan kat kat fazla bitki ve hayvan çeşitliliğine sahip olduğumuz bir gerçek ve yine bu bitki çeşitliliğinin büyük bir kısmının endemik (yani anavatanı ülkemiz) olduğu da ayrı bir gerçektir. Her yıl yeni yeni türler ve alttürler literatüre eklenmektedir. Fakat bir taraftan da işgal altındaki alanlarda yok olup gitmekte olan türlerimize sahip çıkmak gerekir. Ayrıca nüfusun büyük bölümünün, şehir yaşamı içerisindeki kaynak tüketimini bilinçli bir şekilde asgari düzeye çekmesi ve bu konuda tüm yönetim birimlerinin azami bilinçlendirme politikaları üretmeleri kaçınılmazdır.

    Fotoğraf bu konular üzerinde iki farklı duruş sergiler; birincisi belgeselci bir yaklaşım ki ekilen nesne ya da özne bulunduğu çevreyle olan ilişkisini de ortaya koyar, ikincisi de izlenimci bir yaklaşım ki salt estetik kaygılar ve duyumlar üzerine kuruludur. Fotografik edim her ikisini de içerebilir ya da içermeyebilir. Ancak fotoğrafın dil olarak anlam kazanması, ona bakanın sosyo-kültürel bakış açısına göre şekillenir.

    Fotoğraflar içlerinde gizli bir zamanı barındırır ama bu zaman hiçbir zaman gerçek bir zaman değildir. Söz konusu fotoğrafın zamanıdır ve çoğaltıldığı sürece kendini tekrar eder. Yaşlanma süreci hızlanan 'Çevre' ise zamana karşı yarışır ve yinelenebilir projelere ihtiyaç duyar.

  • Bu bağlamda 'doğrudan fotoğraf**' çevresel algılamaya daha uygun düşer. Fotoğrafçının içinde bulunduğu çevreyle olan ilişkisi ve duyarlılığı yapıtlarda kendini gösterir.

    Fotoğraf dediğimiz duyarkat farklı okumalara son derece açıktır. Lewis Hine "fotoğraflar yalan söylemez ama fotoğrafçılar yalancı olabilir" cümlesini kullanırken işte bu farklı okumalara açık fotoğrafın yazıya dönüşme sürecinde rahatlıkla deformasyona uğrayarak yanlış bilgi aktarma sürecinin bir parçası olabileceğini de mutlaka düşünmüştür.

    Fotoğrafın yaratmış olduğu imgeler ikonografik ve ikonolojik okumalara son derece açıktır. Bu bağlamda çevre ile ilgili yazılarda kullanılacak fotoğraflarda mutlaka fotoğrafçı, yer, zaman vb. gibi tüm bilgi kaynaklarının da açık olması gerekmektedir.

    Her şeyin üstünde var olan 'sevgi' ve 'duyarlılık' kelimelerini 'çevre' kelimesini de içine alacak şekilde yorumlayabilirsek, yaşanılabilir ve paylaşılabilir bir dünyaya kavuşuruz ve fotoğraf bu yolculuktaki yerini her zaman korur.

    Yalçın Savuran
    Fotograf Sanatçısı

    * Yazarın Notu: Fotoğraf, ışınların foton denilen minik zerreciklerinin bir düzlem üzerinde kat kat ya da yan yana oluşturdukları renk, çizgi, leke gibi değerlerin birleşiminden oluşur. Çevre açısından olaya baktığımda toplumun tüm katmanlarının duyarlılığı ve yaşanılabilir bir çevre hususunda uzlaşımını açıklayabilmek için duyarkat kelimesini kullanmayı tercih ettim.

    * Yazarın Notu: "Doğrudan fotoğraf" kelimesi deneysel ya da kurgusal olmayan fotoğraf anlamında kullanılmıştır.

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu