YUKARI

Sürdürülebilir Yaşam

Eklenme Tarihi: 13 Mayıs 2025

Her yapay zekâ sorgusu küresel ısınmayı tetikliyor mu?

  • Yapay zekânın sunduğu olanaklar büyüleyici olsa da, bu teknolojinin çevresel etkileri göz ardı edilemeyecek boyutlara ulaşıyor.

    Yapay zekâ sistemleri, özellikle büyük dil modelleri ve derin öğrenme algoritmaları, yüksek hesaplama gücü gerektiriyor. Bu da, veri merkezlerinin enerji tüketimini artırıyor. Örneğin, bir ChatGPT sorgusu, geleneksel bir Google aramasından yaklaşık 10 kat daha fazla enerji harcıyor. Veri merkezlerinin bu artan enerji ihtiyacı, küresel elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 1.5’ini oluşturuyor. Bu oran, yapay zekânın daha da yaygınlaşmasıyla artış gösterebiliyor.

    Görünmeyen tüketim: Yapay zekânın suya olan açlığı
    Yapay zekâ sistemlerinin çalıştığı veri merkezleri, büyük ısı üretiyor ve bu ısıyı kontrol etmek için güçlü soğutma sistemlerine ihtiyaç duyuluyor. Bu sistemlerin çoğu, serinletme işlemini suyla gerçekleştiriyor. Örneğin, ortalama 20 yapay zekâ sorgusu için yaklaşık yarım litre su harcanıyor. Bu rakam, günlük milyonlarca sorgu düşünüldüğünde ciddi bir su tüketimine işaret ediyor. Su tüketimi, özellikle kaynakların sınırlı olduğu, kuraklık riski taşıyan bölgelerde çevresel baskıyı artırıyor. Görünmeyen bu tüketim, dijital teknolojilerin sürdürülebilirliği açısından kritik bir sorun haline gelirken, daha çevre dostu soğutma yöntemlerinin geliştirilmesi bir zorunluluk haline geliyor.

    Sessiz katkı: Yapay zekânın iklim krizindeki payı
    Yapay zekâ sistemlerinin çalıştırılması, büyük ölçüde elektrik enerjisine dayanıyor. Bu enerjinin önemli bir kısmı hâlâ fosil yakıtlarla üretildiğinden, yapay zekânın dolaylı da olsa karbon salımına ciddi etkisi var. Özellikle büyük dil modellerinin eğitimi ve sürekli çalıştırılması, tonlarca karbondioksit salımına yol açabiliyor. Bu durum, yapay zekâyı yalnızca dijital bir araç değil aynı zamanda fiziksel etkileri olan bir sistem haline getiriyor. İklim değişikliğiyle mücadele ederken teknolojiyi bir çözüm aracı olarak görmek elbette mümkün. Ancak bu teknolojilerin çevre üzerindeki etkilerini göz ardı etmek, çözümün bir parçası olmaktan çok, sorunun devamı haline gelmelerine neden olabilir. Karbon ayak izini azaltmak için yenilenebilir enerjiyle çalışan veri merkezleri ve enerji verimli yazılım çözümleri, teknolojiyi daha sürdürülebilir hale getirmenin anahtarı olabilir.

    Sürdürülebilir çözümler
    İşte yapay zekânın çevresel etkilerini azaltmak için alınabilecek önlemler…
    Enerji verimliliği: Veri merkezlerinde enerji verimliliğini artırmak için yapay zekâ destekli soğutma sistemleri kullanılabilir. Örneğin, Google’ın DeepMind ekibi, veri merkezlerindeki enerji tüketimini yüzde 40’a kadar düşürmek için yapay zekâ destekli bir optimizasyon sistemi geliştirdi.
    Yenilenebilir enerji kullanımı: Veri merkezlerinin enerji ihtiyacını karşılamak için yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek, karbon emisyonlarını azaltabilir.
    Gereksiz sorgulardan kaçınma: Yapay zekâ sistemlerini kullanırken gereksiz ve çok uzun sorgulardan kaçınmak, enerji tüketimini azaltabilir. Her sorgunun sistemler üzerinde yük oluşturduğu ve bunun mikro düzeyde dahi olsa maliyete yol açtığı vurgulanıyor.

    Yapay zekâ, hayatımızı kolaylaştıran birçok yenilik sunarken, çevresel etkileri de göz önünde bulundurulmalı. Enerji ve su tüketimi, karbon emisyonları gibi faktörler, bu teknolojinin sürdürülebilirliğini sorgulamamıza neden oluyor. Bu nedenle, yapay zekânın çevre dostu bir şekilde geliştirilmesi ve kullanılması için gerekli adımların atılması büyük önem taşıyor.

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu