YUKARI

Sürdürülebilir Yaşam

Yazar: Sibel Sesigür | Eklenme Tarihi: 30 Aralık 2008

Eko Şıklık: Modaya Etik Bir Yaklaşım mı, Yeni Bir Pazarlama Tekniği mi?

  • Bir zamanlar mümkün olduğu kadar doğal olmak amacıyla giyilen kaşıntı yapan ham yünden giysiler ya da el yapımı basit sandaletlerle başlayan doğal giyim eğilimi, artık bambaşka bir noktaya gelmiş ve “Stilinizden ödün vermeden nasıl doğa dostu giyinirsiniz?”e doğru giden bir akım yaratmış bulunuyor.

    Bu yaklaşım gerçekten doğa için bir şeyler yapmak ya da daha sağlıklı ve doğal olanı giymek için mi yaratıldı, yoksa sadece küresel ısınma konusunun gündelik hayata bu denli girmiş olmasından fayda çıkarmaya çalışan yeni bir pazarlama tekniği mi?

    “Ah şu tüketim toplumu” diye söylenip durduğumuz son zamanlarda sokağa atılan giysi sayısındaki artış sizin de dikkatinizi çekti mi? Hepimiz çok giysi almaya, çok ucuz almaya ve aldıklarımızı unutup yeniden almaya başladık. Sonra birden evde yığılan giysileri eskiden yaptığımız gibi aile içinde değerlendirmek, yıkayıp, ütüleyip ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak ya da az almaya çalışmak yerine bir torbaya koyup sokağa atıvermeyi daha kolay bulmaya başladık. Çünkü özellikle bizimki gibi tekstil işgücünün çok ucuz ve ihracatın yüksek olduğu ülkelerde yeni ve gerçekten ucuz giysilere erişmek artık çok daha kolay. İndirimler de cabası. Peki ya bu kadar ucuza elde ettiğimiz ürünler nasıl, nerede, kimler tarafından, ne tür malzemeler kullanılarak üretiliyor? Sağlığımıza ne kadar zarar veriyor? Bunların üretiminde çalışanların koşulları neler? Bizler çok satın alarak ve sektörü destekleyerek bu sektörde çalışanlara iyilik mi yapmış oluyoruz, yoksa ödediğimiz ucuz fiyatlar üretim koşullarının daha da ağırlaşması ve ücretlerin düşmesiyle doğrudan bağlantılı mı?

    “Bu kadar sosyolojik ve ekonomik tespit yapmadan ihtiyaçlarımı gidermek, şöyle bir kafamı dağıtmak ve mutlu olmak için giysi alıyorum, çok mu şey istiyorum?” diyebilirsiniz, haklısınız. Yine de eko-şıklık hem kendi sağlığınız hem de (eğer önemsiyorsanız) doğanın geleceği için önem taşıyor. Üstelik diğerlerinden farklı olabilmek de işin hoş tarafı. Peki, nasıl gerçek bir eko-şık olacağız? Sunulmuş bir tüketim şekli de olsa bir türlü vazgeçemediğimiz modanın (vazgeçmeniz de gerekmiyor) bize hissettirdiği hoşluklarla nasıl mutlu olacağız? Aynı zamanda giyinmeyi de nasıl daha ciddiye alabileceğiz? Devasa alışveriş merkezleri ya da çok katlı mağazaların bir köşesine konmuş organik/yeşil/ekolojik vb. etiketli üç beş parça giyim eşyasıyla mı? Hiç sanmıyorum.

    Nasıl ki organik yiyecekleri daha sağlıklı ve daha iyi tatlara sahip oldukları için ve üreticileri hakkında bilgi sahibi olduğumuz müddetçe tercih ediyoruz, aynı nedenlerle ekolojik giyim tarzını da tercih etmememiz için bir sebep yok. Kısacası hem şık olmak, modayı takip etmek hem de gerçekten dikkatli bir tüketici olmak mümkün. Sadece minik bir çaba yeterli. Yedikleriniz kadar giydiklerinizin de vücudunuza zarar vermemesi sizin için önemli değil mi?

  • En basitinden herkesin hayatının bir döneminde mutlaka giydiği bir blucin ya da tişörtün siz satın alana kadar geçirdiği aşamaları düşünürsek, eko-şıklığı önce kendi sağlığımız sonra da doğanın geleceği için göz önüne almamız gerekiyor. Ham kotondan üretilen tişörtün beyazlatılması ya da üzerimizden çıkarmadığımız blucinin o bayıldığımız şekilleri alabilmesi için ne tür kimyasal maddelere batırılıp çıkarıldığını kaçımız aklımızdan geçiriyoruz? Satışa çıkan bir blucin yaklaşık 150 gr. kimyasal içeriyor. İçi beyaz çıktığında “hormonlu” deyip yemekten kaçındığımız domatesler gibi giysilerimizin etiketlerine de almadan önce bir göz atmakta fayda var. Üretildikleri maddeler size tam olarak fikir vermese de aşırı ucuz fiyatları bir durup düşünmenize neden olmalı.

    Peki tüm bunlar maliyet konusunu da beraberinde getirmiyor mu? Organik yiyecekler nasıl diğerlerinden daha pahalıysa (ki olması gerekmiyor-doğrudan üreticiyle buluşan tüketici bu ürünleri gerçek fiyatlarıyla satın alabiliyor) sağlığımıza ve doğaya zarar vermeyecek maddeler kullanılarak üretilmiş giysiler de daha pahalı mı olmalı? En azından şimdilik öyle gözüküyor. Madem sadece organik yiyecekler tüketmek, doğa-dostu otomobillere binmek, plastik torba yerine tasarımcı elinden çıkma bez torbalarla etrafta salınmak şu sıralarda çok “moda”, biz de bu rüzgarı arkamıza alıp eko-şıklığın kalıcı bir moda olması için çabalayabiliriz. Nasıl mı? Tüketici olarak tercihlerimizi değiştirerek.

    Dünyada yapılan bazı istatistiklere göre tüketicilerin %30’dan fazlası giysilerin etik olmayan koşullarda ve doğaya zarar verecek şekilde üretilmiş olmasından kaygı duyuyor. Bu insanların %95’i bazı ürünlerin üretiminde çocuk işçiliği kullanılmış olmasından rahatsız. Yine çok sayıda tüketici yapılan üretimin adil koşullarda ve çalışanların haklarına saygı gösterilerek yapılmış olmasını önemsiyor.

    Bu konuda ilk adımı atan tabi ki modacılar oldu. Kimisi ham kotondan üç-beş torbayla ya da defilelerde mankenlerin göbeklerine yazdığı “yeşil” sloganlarla bu işi halledip satışlarını artıracağını düşünürken kimisi de gerçekten bir şeyler yapılabileceğini göstermeye başladı. Şirket binalarını doğa-dostu hale getiren, elektrik, ısıtma, soğutma, su ayrıştırma, atık toplama işlemlerini kendileri yapan, üretim sürecini daha temiz hale getiren, elemanlarını etik koşullarda çalıştıran ve bu yolla uzun vadede prim yapmaya çalışan modacı/tekstilci/üretici/satıcılar henüz az sayıda da olsa var.

  • Kimisi de az gelişmiş ülkelerde doğal maddeler kullanılarak yapılan yerel tekstil ürünlerini pazarlayarak hem bu ülkeler için markalar yaratılması hem de özellikle kadın üreticilerin emeklerinin değerlendirilmesi için çalışmalar yapmaya başladı. Bunlar genellikle sosyal sorumluluk projelerinin uzantıları olan oldukça küçük adımlar da olsa bizler etiketleri okuyarak, moda dergilerinde bu tür haberleri takip ederek ve elimizin altındaki sonsuz dünya interneti kullanarak kolaylıkla farklı tercihler yapabiliriz. Bunların bize sunulan “plastik yeşil” ürünlerden çok daha uygun fiyatlarla bizi diğerlerinden daha farklı ve şık yapacağı kesin. Kısacası hanımlar beyler, eko-şık olmak için biraz gayret yeterli. Yeter ki giysi alışverişi yaparken kendi sağlığınızı ve doğaya salınan atıkların miktarını bir kez daha düşünün.

    Gerçek etik alışveriş ve eko-şıklık için mini fikirler:
    • Evden çıkmadan internet’ten erişebileceğiniz kadar fazla bilgiye ulaşmaya çalışın ve notlar alın.
    • Ucuzluk dönemlerinde dikkatli olun. Komik derecede düşük rakamlara satılmaya başlayan ürünlerin nerede, ne şartlarda ve nasıl malzemeler kullanılarak yapıldığını bir kez daha düşünün.
    • Doğa dostu olarak sunulan ürünün gerçekten organik, yenilenebilir ya yeniden değerlendirilmiş olup olmadığını kontrol edin.
    • Önce evdeki tüm giysilerinizi yeniden değerlendirmeye bakıp, sonra alışverişi düşünün. Kaç tane aynı görünümlü ya da bir kenarda unuttuğunuz siyah pantolonunuz/beyaz tişörtünüz/düz ayakkabınız/topuklu botunuz/V yakalı kazağınız/blucininiz olduğunu tespit edip, gerçekten ihtiyacınız olan ya da hoşunuza giden şeyleri satın almaya çalışın.
    • Haute couture moda ile ilgiliyseniz bazı büyük modaevlerinin yanında pek çok bireysel tasarımcının da gerçek anlamda ekolojik ve etik koşullarda ürettikleri özel giysilere satın alınabilir fiyatlarla ulaşmanın mümkün olduğunu göreceksiniz.

    Sibel Sesigür
    Projeevi Kooperatifi

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu