YUKARI

Sürdürülebilir Yaşam

Yazar: Dr. Pınar Akan | Eklenme Tarihi: 24 Nisan 2007

Ulaşım ve Sağlık

  • Bir şehrin büyüklüğü, içinde yaşayan insanların ve onların ihtiyaç duyduğu gereksinimleri makul bir süre içerisinde ulaştırabilme kapasitesi ile sınırlanmaktadır. Metropoller, içinde barınan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için gereğinden fazla enerji ve zaman harcanmasını gerektirdiğinde cazibelerini yitirmektedir.

    Bir dönemin mucizevi buluşu olan motorlu taşıtlar, henüz bir yüzyıl geçmesine rağmen önemli ekonomik, insani ve çevresel sorun haline gelmişlerdir. Artan nüfus ve ucuzlayan otomotiv sektörünün şehir planlamasının çok üstünde bir ivme ile ilerlemesi sonucunda, artan bireysel otomobil kullanımı büyük şehirlerin kilitlenmesine neden olmaktadır. Ulaşım sırasında karşılaşılan sorunlar, 50 yıl öncesinde teknik ve altyapı olanaksızlıkları olarak ifade edilebilirken, günümüzde bireylerin ve özellikle çocukların sağlığına yarattığı tehlikeler olarak belirmektedir. Genç nüfusta en önemli ölüm sebebi ulaşım kazalarıdır. Taşıtlar, yarattıkları toksik etkiler ile indirekt olarak erken ölümlere neden olmaktadır. Kullandığımız ulaşım yollarının sağlığımıza ve çevreye olan etkilerini inceleyerek daha ekolojik bir seçenek oluşturmakla hem bireysel sağlığımızı korumuş hem de verdiğimiz kararlar ile toplumsal yarar sağlamış oluruz.

    Ulaşım sırasında karşılaşılan en belirgin sorunlar: ses kirliliği, hava kirliliği, kazalar, yaralanmalar ve bunlara bağlı psikolojik ve sağlık sorunlarıdır.

    Ses kirliliği, istenmeyen sesler olarak tanımlanabilir. Düşük hızlarda motor sesi hissedilirken, yüksek hızlarda tekerlek ve yüzey sesi eklenir. Sonucu, bozulmuş iletişim, uyku bozuklukları, performans düşüklüğü, sinirlilik, saldırganlık artışı, kalp hastalıkları, hipertansiyon ve işitme problemleridir. Özellikle gece trafiğinin yoğun olduğu bölgelerde uyku kalitesi azalarak, uzun süreli kronik hastalıklara neden olmaktadır.

    Otomobil lastiklerinin diş genişliği arttığı oranda gürültü artmaktadır. Gürültüyü azaltmak için yeni yüzey ve lastik malzemeleri üretilmektedir. Lastik hava basıncını sık aralıklarla ayarlayarak gürültü oranınızı üçte bir azaltabilirsiniz. Otoyolu çevresindeki meskenleri korumak için ses bariyer duvarları inşa edilmesi gerekir.

    Atmosferdeki karbonmonoksidin %48 i ve hidrokarbonların % 59 u otomobiller tarafından oluşturulmaktadır. Taşıt ulaşımı sırasında oluşan karbonmonoksit, nitrojen oksitler, sülfürdioksit, ve hidrokarbon partikülleri kalp ve akciğer sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.

  • Egzoz haricinde tekerlekler, frenler ve yoldan kaynaklanan kimyasal emisyonlar vardır. Ayrıca, bu maddelerin havada bir arada etkileşimleri sonucunda ozon ve smog* oranları artmaktadır. Otomotiv sektörü egzoz emisyonlarını azaltmak için önemli aşamalar kaydetmişse de, daha çok aracın trafiğe katılması nedeniyle emisyon gazları oranı her yıl artmaktadır. Çevre yollarında uzun süre geçiren, trafik sıkışıklıklarına maruz kalan veya çevre yolu kenarında yaşayan kişilerde bu etki daha çok olmaktadır. Araç içi karbonmonoksit, yol kenarındaki oranın 10 katına çıkabilir. Aynı şekilde araç içi benzen oranları 4 katına çıkabilir. Avrupadaki şehirlerde uzun süreli trafikte kalma sonucunda hava kirliliğine bağlı yılda 80.000 ölüm olduğu bildirilmiştir. Çocuklar çevre yollarının kanaryalarıdır. Daha sık soluma oranları, yüzey alanlarının küçük oluşu, cilt ve akciğerlerinin daha geçirgen oluşu nedeniyle kimyasalların birikimi sonucu sağlık problemleri oluşmaktadır. Bu etkilerin uzun vadeli sonuçları henüz tespit edilmemiştir. Çevre yolunun yakınlarında ( günde 20 binden fazla araç geçişi) yaşayan çocuklarda 6 kat artmış lösemi riski saptanmıştır

    Karbonmonoksit direkt olarak alyuvarlardaki oksijenin yerini alarak, düşünme güçlüğü, yavaşlamış refleksler ve uyku artışına neden olur. Aynı zamanda smog denilen hava kirliliğinin bir nedenidir. Ortalama olarak bir otomobil yılda üçte iki ton karbonmonoksit üretir.

    Toplu taşıma ile salınan emisyon oranı kişisel otomobil kullanımına göre % 65 azalmaktadır. Yedi kişi taşıyan bir otobüs bile ortalama otomobilden daha iyi yakıt tasarrufu sağlar. Tam dolu bir otobüs tek bir otomobilden altı kat daha efektifken, tam dolu bir tren 15 kat daha efektiftir.

    Pek çok kişinin toplu taşımayı tercih etmesi ile hava kirliliğine önemli katkıda bulunulabilir. Bir örnek olarak 2000 Atlanta olimpiyatlarında şehir içi trafiği düzenlemek amacıyla halk toplu taşıma kullanımına mecbur edildiğinde, havadaki ozon oranı yarıdan fazla azalmıştır.

    Sera etkisi, atmosferdeki gaz moleküllerinin yer kabuğunu terk eden ısıyı engellemesi olarak tanımlanabilir. Doğal atmosfer dengesinin taşıt emisyon gazları ile bozulması sonucunda küresel ısınma, buzul erimesi, kıyıların su altında kalması gibi etkiler beklenir. Doğal hayat, canlıların yaşam şartlarının değişmesi ve barınma alanlarının kaybolması ile geri dönüşümsüz olarak kaybolabilir.

  • Egzoz gazındaki nitrojen atıkları sonucunda asit yağmuru oluşarak bitkileri ve ormanları zehirlemektedir. Yeraltı su kaynakları ve su sistemlerine karışan bu maddelerle yaşayan canlılar ölmekte ve bu suyu kullanan insanlar, henüz uzun vadeli etkisini bilmemiz mümkün olmayan zararlar almaktadır.

    Alternatif yakıt olan doğal gaz, temiz dizel, biyolojik yakıt ve elektrik kullanımı ile kirlilik azalacaktır. Bu yakıtlar ucuz değildir, ancak hastalık ve çevre kirliliğinin etkilenmesinin bedelini daha ağır ödeyeceğimizi kabul etmeliyiz. Şehir planlamasının, şoför eğitiminin ve alt yapı düzenlemelerinin eklenmesiyle daha çok etki sağlanabilir, ancak bu uzun vadeli bir tedbir olacaktır.

    Her yıl dünyada 500 bine yakın kişi trafik ile ilintili kazalar nedeniyle ölmektedir. Sağlıklı toplumun ve özellikle 35 yaş altındaki ölümlerin büyük bölümünü oluşturan bu oran, milli ekonomiyi beyin gücü kaybı, iş gücü kaybı, genç nüfus kaybı ve sosyal sonuçlar olarak çok geniş bir alanda etkilemektedir. Belki de hepsinden önemli bir sorun olan, bu ölümlerin doğal kabul edilmesidir. Süreklik arz eden toplumsal olayların kişilerde hassasiyet kaybına yol açması, başka bir seçenek olmadığının varsayılması ve farkındalık eksikliği toplumsal reaksiyon oluşturulmasına engeldir.

    Son dönemdeki istatistiklere göre 2006 yılının ilk 11 ayında meydana gelen trafik kazalarında Türkiye'de 3.074 kişi öldü, 124 bin 345 kişi yaralandı. Aynı dönemde trafik kazalarından kaynaklanan maddi kayıp ise 715 milyon 200 bin YTL. Uluslararası Karayolu Trafik ve Kaza Veri Tabanı'nın 2005 sonuçlarına göre, Türkiye 20 ülke içinde 100 bin araca düşen ölü sayısıyla birinci oldu.

    Ulaşımın % 93 ‘ünün karayollarında gerçekleşen bir ülkede, ekonomik olarak bu sistemin işlemesine muhtaç bir sektör oluşmuştur. Bu nedenle gerçek bir toplu taşıma sisteminin reformu için projeleri ancak insan gücü kaybının uzun vadeli olumsuzluklarından etkilenecek olan devletin desteklemesi beklenebilir. Ölümcül kazaların sayıca az olduğu ve ekonomik olarak ucuz olduğu diğer ülkelerde kanıtlanmış olan hava, deniz ve tren taşımacılığı geliştirilmelidir.

  • Ulaşımın akıl ve ruh sağlığına olumsuz etkileri, kaza sonrası post travmatik stres, agresiyon ve endişe, azalmış sosyal yaşam ve çocuk gelişimindeki kısıtlanmalardır. Travma sonrası stres bozukluğu % 25 vakada kalıcı hal alarak ruhsal gerilim, korkular ve kronik ruhsal hastalıklara yol açmaktadır. Günümüzdeki en hızlı artan problemlerden birisi obezitenin ve özellikle çocuklardaki obezitenin artışıdır. Bunun nedenleri arasında, normalde yürüyerek veya bisikletle gidilecek mesafelerin araç içerisinde gerçekleşmesidir. Çocukların araç içerisinde geçirdikleri süreleri aktif olarak geçirmeleri sayesinde obezite oranları azalmaktadır. Bireylerin en belirgin hissettiği problemse zaman ve iş gücü kaybıdır. Trafikte binlerce insan, sağlıklarının olumsuz etkilendiğini bildikleri bir ortamda kalmak zorunda oluşlarından duydukları çaresizlik ve gecikme stresinin yarattığı biyolojik tepkiler nedeniyle tansiyon ve kalp atımlarındaki yükselmeye varabilen bir süreci günlük olarak yaşamaktadırlar. Özellikle ulaşım mesafesinin uzun olduğu, değişik ilçelerde işyeri, okul ve yerleşim yapıldığı büyük şehirlerde aileler aylık gelirlerinin büyük bir bölümünü ulaşım için harcamaktadırlar. Eğitim, beslenme ve kişisel gelişim için ayrılacak bireysel kaynaklar kaybedilen zaman ve bozulan sağlığa eklenerek, kişisel ve toplumsal mutsuzluğu arttırmaktadır.

    * Smoke (duman) + fog (sis) = smog (sis dumanı). Smog, yerin üzerindeki soğuk ve ağır havanın, yukarıda bulunan hafif ve sıcak hava tabakası nedeniyle yükselememesiyle oluşur. Rüzgar ya da esinti olmayınca havada hareket olmaz ve soğuk hava tabakasındaki zararlı maddelerin dozu artar.

    Kaynaklar:
    http://www.publictransportation.org/ : Public Transportation
    www.cas.usf.edu/philosophy : Stephanie Corson :Private Transportation vs. Mass Transit:The Environmental Aspects
    http://www.tc.gc.ca/ : Transport Canada
    www.trt.net.tr : Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu.(11.04.2007)
    www.kgm.gov.tr : Karayolları Genel Müdürlüğü
    www.who.int : Dünya Sağlık Örgütü
    www.ytmk.org.tr : Yollar Türk Milli Komitesi: KARAYOLU TRAFİK KAZALARI
    Hazırlayan: PIARC KARAYOLU GÜVENLİĞİ KOMİTESİ, 1996

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu