YUKARI

Sürdürülebilir Yaşam

Yazar: Dr. Pınar Akan | Eklenme Tarihi: 23 Nisan 2007

Beslenme Bilinci ve Çevre

  • Tüm canlıların simbiyoz halinde yaşadığını unuttuğumuz zaman, binlerce yıldır oluşmuş doğanın dengesini geçici olarak bozmayı başarabiliyoruz. Bunun nedeni, insanoğlu tarafından yapılan hiçbir yapay girişimin kalıcı olamamasıdır.

    Binlerce yıldır süregelen doğal enerji çemberinde bir eleman olan insan, bu döngünün sadece kendisine hizmet etmesini istemekle, çemberi kırmakta ve sonucunda elde etmek için yola çıktığı kolay beslenme başarısının yerine ölümcül hastalıklarla karşılaşmaktadır.

    Hikayeye asırlar öncesinden başlarsak insanoğlunun yeryüzünde gezinerek, mevsimsel koşulların elverdiği ölçüde yabani bitki ve hayvanlardan yararlanarak beslendiği bir ortama dönmemiz gerekir. Burada gezgin insan, yaşadığı bölgedeki yiyecek ve su bulunan ortamlarda kök, tohum, meyve ve otlarla beslenmektedir. Başka hayvanlar da aynı besin kaynakların peşindedirler… Zaman zaman diğer hayvanları avlamakta ve muhtemelen pişirmeden tüketmektedir. Doğal olarak bazen avcı, bazen av olmaktadır!

    Aletlerin keşfiyle, avlanma, savunma ve yemek yapma olanakları artmıştır. Tohumların ekilmesinin yöntemleri öğrenildikten sonra tarım başlamış ve yerleşik hayata geçilmiştir. Yerleşik hayat ile birlikte barınma ve savunma yöntemlerinin artması ile üreme sayısında artma olmuştur. Büyüyen insan topluluklarının ihtiyaçları artınca mevsimsel değişiklikleri izlemek yerine değişik saklama yöntemleri, avlanma usulleri gelişmiştir. Muhtemelen bu yöntemlere “komşunun sakladığı ürünleri zorla alma” eklenmiş, savaşları ve kaygıları ile bildiğimiz modern hayat başlamıştır.

    Günümüzde besin dağılımı insanlar arasında yine eşit değildir. Değişik coğrafi konumlardaki topluluklar bölgesel yiyeceklere göre beslenme geliştirerek geleneksel yemek stilleri oluşturmuşlardır. Göç, savaş ve ticaret yoluyla diğer kültürlerin uygulamaları yaygınlaşmıştır. Şimdi, ekonomik üstünlüğü olan toplumlar, yeryüzünün sunabildiği tüm besinleri elde edebilmektedir. Ancak bazen doğal afetler veya savaşlar nedeniyle fakir sayılan toplumlar oluşabilmektedir. Ayrıca, gelişmiş ülkelerdeki fakir kişilerin geçinebilmesi için ucuz yiyecekler bulunması gereklidir.

    Doğanın sonsuz görünen üretkenliğini keşfeden bilim, aynı toprak biriminden yılda birkaç ürün almayı, hayvanların üreme kapasitelerini zorlayarak doğurmaya ve yumurtlamaya teşvik etmiştir. Bu besin bolluğu ile karşılaşan insanoğlu, atalarından miras olan yeme içgüdüsünü sağlayan dürtülerinin önüne geçememiş ve doğal olmayan bir döngünün hem yaratıcısı hem de kurbanı olmuştur.

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu