YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 30 Ekim 2007

Sorumluyuz!

  • Kaz Dağı silsilesi, DHKD’nin Türkiye çapında tanımladığı Önemli Bitki Alanlarından (ÖBA) biri.    

    26.10.2007 - Doğal Hayatı Koruma Derneği

    Kaz Dağı silsilesi, DHKD’nin Türkiye çapında tanımladığı Önemli Bitki Alanlarından (ÖBA) biri. ÖBA kısaca, bitki çeşitliliği açısından olağanüstü zengin, nadir türlerin zengin popülasyonlarını içeren, doğa korumada öncelikli alanları tanımlıyor. Bitkisel çeşitliliği ve nadir bitki zenginliği belgelenmiş Kaz Dağı, toplam 800’den fazla bitkiye ev sahipliği yapıyor. Bunlardan 73’ü Türkiye’ye, 23’ü ise yalnızca Kaz Dağı’na özgü. Türkiye’ye özgü olanları bir kenara bıraksak bile, Kaz Dağı’ndan başka dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan (endemik) bitkilere karşı hepimiz sorumluyuz.

    Günümüzde en büyük çevre felaketleri insanın doğal arazileri yanlış kullanması sonucu doğrudan (örn. habitatların parçalanması) ya da dolaylı olarak (örn. su, hava ve çevrenin kirlenmesi, ozon tabakasının delinmesi, iklim değişikliği vb.) meydana geliyor. Ormanlar, fundalıklar ve meralar gibi çok zengin biyolojik çeşitlilik içeren önemli habitatlarda açılan maden, taş ve kum ocakları, çevre ve insan sağlığı için ciddi problemlere yol açıyor. Böylece parçalanan doğal habitatlar ve canlı popülasyonlarının yok olma süreçleri de hızlanıyor.

    Kaz Dağı ve çevresi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verdiği çok sayıda altın, gümüş, kurşun ve çinko madeni arama ve işletme ruhsatları nedeniyle büyük bir tehlike ile karşı karşıya. Türkiye’de de 26.05.2004 tarihinde kabul edilen 5177 Sayılı “Maden Kanunu (3213) ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı” ile resmi koruma statüsüne sahip olanlar dahil, her türlü doğal ve kültürel zenginliklerimiz madenciliğe açılmakta:

    “Orman, muhafaza ormanı, ağaçlandırma alanları, kara avcılığı alanları, özel koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat parkları, tabiatı koruma alanları, tarım, mera, sit alanları, su havzaları, kıyı alanları ve sahil şeritleri, karasuları, turizm bölgeleri, alanlar ve merkezleri ile kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, askeri yasak bölgeler, ve imar alanları ile mücavir alanlarda madencilik faaliyetlerinin çevresel etki değerlendirmesi, gayri sıhhi müesseseler ile ilgili hususlar dahil hangi esaslara göre yürütüleceği. İlgili bakanlıkların görüşü alınarak Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir”.

    Adı üzerinde, koruma alanları tehlike altındaki nadir bitki ve hayvan habitatlarının (doğal yaşam alanlarının) yok olmaması amacıyla koruma altına alındığı yerler. Kaz Dağı silsilesinin bir bölümü Milli Park (1994) ve Tabiatı Koruma Alanı (1988). Geri kalan bazı bölümleri Karaçam Tohum Meşceresini (ağaç topluluğu) ve Genetik Çeşitliliği Yerinde Koruma alanları gibi çeşitli statülerle koruma altında. Ayrıca dağda, ülkemizin taraf olduğu Bern Sözleşmesi (Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesi) kapsamında koruma altına alınması gereken habitat çeşitleri de yer alıyor: Batı Karadeniz doğu kayını ormanları; Batı Karadeniz göknar-doğu kayını ormanları; Karaçam ormanları ve Batı Anadolu kızılçam ormanları vb.

    5177 Sayılı kanun tasarısı insan sağlığı ve doğanın korunmasına ilişkin mevcut mevzuatı işlevsiz kılıyor, binlerce maden sahası ilan ve ihale edilerek arama çalışmalarına açılıyor. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi'nde davası devam eden bu kanun tasarısı için iptal kararının verilmesi çok önemli.

    Hükümet yetkililerinin ve şirketlerin yerel halk, sivil toplum kuruluşları ve kamuoyu ile bu konuları tartışması gerekiyor. Çevresindeki yerleşim alanlarında yaşayan binlerce ve yakın şehirlerdeki milyonlarca insan için Kaz Dağı’nın doğal yaşam alanlarının korunması hayati önem taşıyor. Hükümet yetkilileri biyolojik çeşitliliğimizi yasal olarak korumaktan ve şirketler doğaya verdikleri zararı en aza indirgemekten sorumlu. 

    http://www.dhkd.org/h15.htm    

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu