YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 29 Mayıs 2014

Sürdürülebilir Markalar Konferansı İstanbul'da düzenlendi

  • “Yeniden düşün, yeniden tasala, yeniden yarat” sloganıyla düzenlenen Sürdürülebilir Markalar Konferansı’nın ikincisi İstanbul'da düzenlendi.

    İş dünyası ve markalar için pek çok sürdürülebilirlik örneğinin paylaşıldığı konferans öncesinde farklı markaların sürdürülebilir ürün ve hizmetini inceleme şansımız oldu. Vodafone’un “Yeşile Saygı” mobil uygulaması bunlardan biriydi. Telefonunuza yüklenen bu uygulama adımlarınızı sayıp karbon ayak izinizi ölçüyor; sağlıklı beslenmeniz için mevsimin sebze, meyvelerini sıralıyor, size en yakın geri dönüşüm noktalarını harita üzerinde gösteriyor.

    Doğa dostu ürünler için iyi bir örnek olan Steppen ise, atıldığında organik çöplerle birlikte bozunup gübreleşerek bitki örtüsünün besin ihtiyaçlarına destek olan bir kalem. Steppen’in tek özelliği bu değil. Kalemlerin kapağındaki tohumlarla karaçamdan menekşeye farklı bitkileri ekme şansınız oluyor.

    Sürdürülebilir ulaşım için en önemli adımlardan olan elektrikli arabalar için bir örnek de konferans alanında yer aldı. Elektrikli Renault Twizy, 3,5 saat içinde herhangi bir 220 V’luk elektrik prizinden şarj olabiliyor. Aracın maksimum hızı 80 km.

    Konferansın açılışını yapan Sürdürülebilirlik Akademisi YK üyesi Semra Sevinç, konuşmasında tüketicilerin daha çok hesap sorduğu ve STK’ların güçlendiği global dünyada sürdürülebilir marka olmanın öneminden bahsederek sözü Sürdürülebilir Markalar Kurucusu Koann Vikoren Skrzyniarz’a bıraktı.

    Skrzyniarz konuşmasında farklı markalardan sürdürülebilirlik örnekleri paylaştı:

    Coca-Cola: Üretim sürecini sürdürülebilir hale getirdi.
    Unilever: Tedarik zincirini yeniden düzenledi.
    SAP: Çalışanları sürdürülebilirlik çatısı altında birleştiren TwoGo uygulamasını geliştirdi. Araç paylaşımı uygulamasıyla 36.000 araç havuzu oluştu, firmaların karbon ayak izi azaldı ve firma çalışanları arasındaki ilişkiler gelişti. 
    Airbnb: Seyahat için geliştirdiği yeni iş modeliyle P2P (kişiler arası) ekonomiyi güçlendirdi.
    Johnson&Johnson: “Banyoda Geri Dönüştürün” kampanyasıyla nihai tüketiciyi geri dönüşüme özendirdi.
    Fiat: Küçük arabaları eğlenceli gösterdiği iletişim kampanyasıyla az yakıt kullanan bu modellerin öne çıkmasını sağladı.

    Skrzyniarz’dan sonra sahneye çıkan Unilever Kıdemli Başkan Yardımcısı Marc Mathieu, firmanın sürdürülebilir yaşam planını anlattığı konuşmasında iki projeyi örnek olarak paylaştı:

    Domestos: Dünyadaki temiz tuvalet erişimini artırmak için yola çıkan kampanyanın Türkiye ayağı TEGV işbirliğiyle gerçekleştirilen “Eğlen-Öğren-Hijyen” eğitimleriyle gerçekleştiriliyor. 276.000 çocuğun ve dolaylı olarak 1 milyon kişinin hijyen farkındalığının geliştirildiği eğitimlerde çocukların mikrop tipi bilgileri de %70 artıyor.
    Knorr: “Tohumdan kaşığa mükemmel aroma” sloganıyla yola çıkan markanın tarımsal hammadde kaynaklarının sürdürülebilirlik oranı 2010’da %14 iken 2013’de %48’e çıkıyor. Projenin Türkiye hedefi, 2015’e kadar tüm sebze ve baharatlarını sürdürülebilir olarak temin etmek. Türkiye’nin farklı bölgelerinde uygulanan projede WWF çiftçileri eğitiyor, Vodafone ise teknolojik destek veriyor. Bölgesel olarak Fırat Kalkınma Ajansı’yla da işbirliği yapılıyor. 

    Projenin Bursa ayağındaki rakamlar, sürdürülebilir tarım için ümit veriyor:
    * Damla sulamayla kekik üretiminde %75-105 verim artışı
    * Domates üretiminde %30 az su ve %15 az gübre kullanımıyla %35 verim artışı

    Sözü Mathieu’den devralan Unilever Gıda Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin “Çay Endüstrisini Dönüştürmek” konulu sunumunda Lipton örneğini paylaştı. Dünya çay üretiminde beşinci ve kişi başına düşen çay tüketiminde birinci sırada olan Türkiye’de çayın önemini vurgulayan Seçkin, öncelikle Doğu Karadeniz’deki çay üretimiyle ilgili durum hakkında bilgi verdi: 
    * Doğu Karadeniz’de çay 1 milyon kişi için geçim kaynağı.
    * Çay bölge kadınlarını doğrudan ilgilendiriyor çünkü çay emekçileri kadın ve eğimli tarlalarda çay üretmek gerçekten çok zorlayıcı bir iş.
    * Cumhuriyet döneminde Ali Rıza Erten’in Rize’deki denemeleriyle başlayan çay üretimi 75 yaşını dolduruyor. Çaylıkların ömrü 100 yıl olduğu için Türkiye’nin ilk çaylıklarının ömrü son 25 yılına girmiş durumda.

    Bu bilgilerin ardından Unilever’in konuyla ilgili çalışmalarını anlatan Seçkin aşağıdaki örnekleri verdi:
    * Çiftçi eğitimleriyle 18.000 kişi eğitildi.
    * Bölgede katı atık toplama sistemi kuruldu, çevre kirliliğinin önüne geçilmeye çalışıldı.
    * Toprak analizi yapıldı. Çiftçilerin topraklarını tanıyarak daha az gübre kullanmaları sağlandı.
    * Çay dünyasında kadınların öneminden hareketle sağlık taramaları yapıldı. Bölgede yaygın olan rahim kanseri için 5.000 kadın sağlık taramasına girdi.
    * Doğu Karadeniz’deki Lipton fabrikaları Yağmur Ormanları Birliği’nden (Rainforest Alliance) sertifika aldı.

    Sunumuna “İş Rainforest Alliance’ın yeşil kurbağasını ambalajın üzerine koymakla bitmiyor” diyerek devam eden Seçkin, bundan sonraki önemli adımları şu şekilde özetledi:
    * 25 yıl sonra çaylıkların değişmesi gerektiği için iklim ve toprağa en uygun fideler TÜBİTAK ve Akdeniz Üniversitesi’nin desteğiyle seçiliyor.
    * Elleri yaralayan, ağır ve kullanımı zor çay makaslarının daha ergonomik şekilde tasarlanması için çalışmalar yürütülüyor.

    Sürdürülebilirlik kelimesini kullanmaktan çok, sürdürülebilirliğin hikayesini anlatmanın önemini vurgulayan Seçkin’in sunumunun sonunda sahne alan Doğu Karadenizli “Çay’a Ses Ver” korosu, çay için verdikleri emeği aşağıdaki videoyla anlatıyor.



    Sürdürülebilirliğin sadece gelecekle değil geçmişle de ilgili olduğunun vurgulandığı Kültürel Mirasımızın Sürdürülebilirliği oturumunda Marmaray kazılarında ortaya çıkan eserlerin korunması projesi hakkındaki detaylar paylaşıldı. İstanbul Üniversitesi Taşınabilir Kültür Varlıkları Koruma Anabilim Dalı Başkanı Ufuk Kocabaş’ın verdiği bilgilere göre suyun altındayken korunan batıklar, bulundukları andan itibaren hızla bozulmaya başlıyor. Bozulmayı önlemenin yolu, arkeolojide konservasyon denen yöntemden geçiyor. BASF'ın geliştirdiği Kauramin ürünü de burada devreye giriyor ve batıktan çıkan pek çok ürün bu şekilde korunmaya alınıyor. Kimyasal müdahale yapılmazsa arkeolojik bulguda 10 dakikada onarılmaz bozulma başlıyor. Geri dönüşümü olmayan bu bozulmanın önüne BASF yardımıyla geçiliyor.

    Teknolojinin öne çıktığı Sürdürülebilirlik için Dijital Dönüşüm oturumundaysa Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel,  bilişim teknolojilerinin sürdürülebilirliğe katkısı araştırması hakkında bilgi verdi. Süel, doğru hareket edilmesi halinde, 2020 yılına kadar sanayi, tarım ve enerji gibi sektörlerdeki karbon salınımının %16,5 azaltılabileceğinin altını çizdi. Bu şekilde yapılacak tasarrufun dünyada 1,9 trilyon dolar, Türkiye’de ise 20 milyar dolar olacağını belirten Süel, bilişim teknolojileriyle yapılabilecek tasarruflara örnek olarak Vodafone e-Fatura uygulamasını verdi ve bu uygulama sayesinde 11 bin 891 ağacın kesilmesinin önüne geçildiğini belirtti.

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu