YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 08 Şubat 2011

Gökova nasıl nefes alacak?

  • 07 Şubat 2011 Ntvmsnbc

    Sualtı Araştırmaları Derneği'nden Ozan Veryeri:"Gökova'da en büyük hasar, dip yüzeyi ve bu alanda yaşayan canlılarda görüldü''...

    Sualtı Araştırmaları Derneği Gökova Kıyı ve Deniz Alanları Yönetim Planı Proje Müdürü Nesimi Ozan Veryeri, Gökova'da denizaltı aleminde farklı kolonlarda hasarlar bulunduğuna işaret ederek, ''En büyük hasar, dip yüzeyi ve bu alanda yaşayan canlılarda görüldü'' dedi.

    Veryeri, Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) olarak deniz ve kıyıların korunması ve akılcı kullanımı için çalışmalar yürüttüklerini 2009 ve 2010 yıllarında Türkiye'nin en önemli doğal alanlarından biri olan Gökova Körfezi ve kıyılarında çalışma yaptıklarını kaydetti.

    Gökova Kıyı ve Deniz Alanları Yönetim Planı Projesinde, deniz ve karada insan yaşamı ve bu yaşamın yine insana etkisi ile bu yaşamın doğaya etkisi üzerine araştırmalar yapıldığını belirten Veryeri, ''Projenin Türkiye'de deniz ve kıyı alanları yönetiminde 2010 yılına kadar yapılmış en geniş kapsamlı proje olduğunu söyleyebilirim. Deniz altı yaşam kolonlarından oluşur.

    Bu ne demek? Yoldaki yol şeritleri gibi, her hattın her kolonun kendi kuralları var. Denizaltı alemi, yüzey su kolonu, orta su kolonları, dip yüzeyi, (kumlar, kayalar, otlar) ve dip yüzeyinin de altına, kumlar ve kayaların altına kadar uzanıyor. Gökova'da denizaltı aleminde farklı kolonlarda hasarlar var. En büyük hasar dip yüzeyi ve bu alanda yaşayan canlılarda. Gökova'da taş ve kumların arasında görülmesi gereken bitkiler yok olmuş. Posidonia oceanica, deniz çayırlarında da büyük hasarlar var'' diye konuştu.

    ''DENİZ YOSUNLARI BASİT VE DEĞERSİZ OT PARÇALARI OLARAK GÖRÜNÜYOR''
    Denizlerde yapılan su ürünleri avcılığının yetersiz denetimi ve yanlış yönetimi sonucunda aşırı avlanmadan dolayı denizlerdeki eko sistemde kayıplar yaşandığını ifade eden Veryeri şöyle konuştu: ''Deniz çayırları ve deniz bitkileri azalan deniz, ekinsiz tarlaya benzer. Deniz bitkileri de deniz canlılarının yüzlerce türü için yuva, gıda ve yaşam alanı özelliğindedir. Bazı araştırmalara göre sadece deniz çayırları bin tür canlıya ev sahipliği yapmaktadır. Deniz çayırları ve diğer türler Gökova'da ileri seviyede yara almış. Karadaki ormanlar ile denizdeki bitki ve yosunların benzerliği çok yüksek. Fakat denizde yaşayan ve bitkilere ihtiyaç duyan canlı çeşitliliği karadakinden çok daha fazla. Denizde neler olup bittiğini anlamak çok zor ve her 9 günde bir yeni canlı türü Akdeniz'de keşfediliyor. Bu nedenle denizi anlarken bitkiler bize çok hızlı bilgi sağlayan, araştırılması nispeten kolay canlılar. Fakat bitkilerin ne kadar önemli olduklarını anlatmak bir o kadar zor. Basit ve değersiz ot parçaları olarak görünüyorlar.''

    Veryeri, Gökova'da ''Yaşam nasıl olmalı?'' sorusuna yanıt bulmak için bir buçuk yıl süren araştırma, gözlem ve toplantı yürüttüklerini anlatarak, şu ifadeleri kullandı: ''Yüzlerce sayfa rapor ortaya çıktı. Bu bilgiler eleklerden geçirildi. Bilgi harita ve resimlere dönüştürüldü. Proje çıktıları yalın ve net şekilde ilgili resmi kurumların dikkatlerine 'Taslak Yönetim Planı' olarak sunuldu. Proje 22 ay sürdü. Denizlerimizdeki yaşamın doğal dengesinden deniz bitkilerinin rolü çok ama çok büyük. Deniz dibi ölü değil, elinize aldığınız kum bile canlı, içinde yüzlerce tür canlı var o kumun içinde. Üzerine bastığınız, elinize aldığınız bir deniz bitkisinin üzerinde dahi bambaşka canlılar yaşıyor. Bu nedenle binlerce tür canlılının içinde yaşadığı deniz ormanları araştırmaların önemli bir odak noktasını oluşturuyor''

    ''PROJE KAPSAMINDA SAD'IN YAPTIKLARI''
    Deniz bitkilerinin taranması kapsamında ''Deniz Çayırları Sualtı Haritası'' çıkartıldığını anlatan Veryeri, ''Bu alanlarda çapalama yani tekne demirlemesi usullerine kurallar getirildi. Ayrıca diğer tür deniz alg ve bitkilerini yiyen ve hızla yok olmalarına sebebiyet veren balık türleri tespit edildi. Bunlar Sokkar, Sokkan Balığı veya Deli Salpa diye bilinen (Siganus rivulatus ve Siganus luridus) Kızıldeniz göçmeni bitki yiyen yabancı tür balıklar. Aşırı ve yasa dışı balıkçılık nedeniyle bu balık türlerini avlayacak olan avcı balıklar azalmış. Örneğin, Akya, Sinavrit, Trança, Orfoz, Lahoz. Hal böyle olunca bitkileri yiyen yabancı tür balıklar sayıca hızla çoğalmış. Gökova körfezi deniz çayırları varlığı dışında bir çöle dönmüş durumda. Gökova Körfezi'nde deniz dibinde 12-20 metreye kadar üzerinde algler (yosunlar) olması gereken kayalar, kumlar adeta nükleer patlama olmuş gibi çıplak ve çorak'' ifadelerini kullandı.

    ''DENİZ KORUMA ALANLARI İLAN EDİLMELİ''
    Veryeri, yabancı türlerin onları avlayacak büyük balık türleri yok olunca aşırı çoğalarak ekosistemde ağır hasara yol açabileceğini iddia ederek konuşmasını şöyle tamamladı:''Yasa dışı ve aşırı balıkçılığı engelleyerek ülkemiz sularına da misafir olan yabancı türlerin aşırı şekilde çoğalmasına imkan vermemeliyiz. Bu amaçla Deniz Koruma Alanları ilan edilmelidir. Gökova'da bu başarıldı ve balıkçılarla işbirliği içinde 6 adet deniz koruma alanı resmi olarak oluşturuldu. Deniz dibini tarayarak av yapan balıkçılık tekniklerinin deniz bitkilerinin yaşadığı alanlar dışında avlanması yönünde avlak sahalarını belirlemeliyiz. Proje bünyesinde bu alanlar belirlendi ve ilgili kurumlara bilgiler iletildi. Gökova Körfezi'nde özellikle güney kıyılarda ve özellikle Bördübet mevki deniz alanında, deniz çayırları varlığı saptadık. Deniz çayırlarının olduğu alanlarda tekne demirlememek, bunun yerine gereken noktalarda duba sistemi kullanarak teknelerin bu dubalara bağlanmasını sağlamak, bu işin altyapısını kurmak ve eğitim çalışmalarıyla desteklemek üzere Özel Çevre Koruma Kurumu örnek çalışmalara imza atıyor. Deniz çayırları Türkiye'de genellikle 30 metre derinliğe kadar görülürken 40 metre derinliğe kadar da yaşadığı bilinmektedir.''

    Haberin detayına ulaşmak için tıklayınız

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu