YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 31 Ağustos 2010

'Sakin Şehir'e Orkinos Saldırısı!

  • 28.08.2010 Radikal

    Yılmaz Murat Bilican

    Sığacığa balık çiftliği mi kurulacak, görüldüğü gibi devlet, kendi organlarına görüş sorar. Halkın oylarıyla seçilmiş olan belediyeye görüş sormaz. İlçedeki sivil toplum kuruluşlarına, esnafa, çiftçiye, balıkçıya görüş sormaz

    İzmir’in sahil kenti olan Seferihisar, 4500 yıllık geçmişi, Teos Antik Kenti, masmavi denizi, kilometrelerce uzanan Teos ve Ekmeksiz plajları, yemyeşil ormanları, lezzetli balıkları, zeytini, enginarı, mandalin bahçeleriyle bilinir. Son bir yılda ise, daha çok, salyangoz işaretli sakin şehir (Cittaslow) olmasıyla bilinir oldu. 2009 aralık ayında Cittaslow belgesi alan Seferihisar, daha bir yıl olmadan bu ünvanın nimetlerinden yararlanmaya başladı. Başladı ama, bizde bir şeylerin iyi gitmesine çok alışık olmadığımızdan, aman çok konuşmayalım, bozulur ınanışı vardır ya, sanki bu inanışı doğrular gibi, Seferihisar’a da bir şeyler olmaya başladı. Sığacık Körfezinde orkinos üretme çiftliklerinin kurulmasına Çevre ve Orman Bakanlığından izin çıkınca, belediye bu inanması güç karara karşı, bütün sakin şehir dostlarını, bisiklet gruplarını, çevre örgütlerini, sanatçıları ve Seferihisar’lıları geçtiğimiz hafta sonu harekete geçirdi.

    Sakin şehir denince ilk akla gelen unsurlardan birisi bisiklet. Kendisi de bir bisiklet dostu olan ve ilçede bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak için çaba gösteren belediye başkanı Tunç Soyer’in çağrısı, bisikletçilerden hemen yanıt buldu. İstanbul’dan Leman Bisiklet Kulübü, İzmir’den Perşembe Akşamı Bisikletçileri ve Karşı Bisiklet grupları hızla organize olarak İzmir’den Seferihisar’a bisikletlerle geldiler. Seferihisar’ın girişinde Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Seferihisar’lı çevreci bisikletçiler tarafından karşılandılar. Toplam 100 bisiklet Sığacık Limanı’na kadar bisikletlerle 7 kilometre boyunca “sessiz eylem” gerçekleştirerek orada bekleyen ve aralarında, Çağan Irmak, Cihan Ünal, Ali Özgentürk’ün de bulunduğu coşkulu kalabalığa katıldılar. Toplantıda konuşan sanatçılar, sivil toplum örgütlerinin sözcüleri ve belediye başkanı, orkinos çiftliği için izin verilmesinin bir çevre katliamı olduğunu vurguladılar.

    Bu etkili eyleme karşılık, Çevre Bakanlığı verdiği kararın ne kadar “bilimsel” olduğunu savunadursun, danıştay, bölgedeki Yağcılar Köyü muhtarlığının başvurusu üzerine, Sığacık Körfezinde balık çiftliği kurulmasının yolunu açan işlemi iptal etti. Tabi bu karara bakıp, sorunu bitmiş kabul etmek büyük hata olur, çünkü bir çok mahkeme kararının nasıl aşıldığına ya da yok sayıldığına çok örnek bulunabilir.

    Şimdi, tam olarak neler olduğunu anlayabilmek için, önce, sakin şehir (cittaslow) olmak ne demek, ondan söz edelim. Sakin şehir hareketi; amacı, küreselleşmenin yarattığı aynılaşmaya karşı, yereli ve farklı olanı korumak olan, dünyanın bütün kentleri gibi sıradan bir kent olmak istemeyen, kendine özgü yanlarını öne çıkarmak, bu yanlarıyla bilinir olmak isteyen, nüfusu 50 binin altında olan kentlerin oluşturduğu bir birlik. Bugün dünyanın bir çok ülkesinden 130 civarında kentin dahil olduğu bu birliğe katılmak için 60 kadar kriteri yerine getirmek gerekiyor. Nedir bu kriterler? Yavaş şehir olmak isteyen kent, kentsel gelişimini ve altyapısını çevreci bir perspektifle yapacak, organik ürünlerin üretimini ve tüketilmesini destekleyecek, yerel ürünlere büyük önem verecek, üreticiyi destekleyecek, yerel mutfağı özendirecek, fast food a karşı duracak, motorlu taşıt trafiğini asgariye indirmek için çalışacak, bisiklet benzeri çevre dostu ulaşımı özendirecek vb. Tatilini sessiz, sakin, sağlıklı ve doğal bir ortamda geçirmeyi seven insanlar için yavaş şehirler adeta cennet. Öyle ki, sakin şehir olmayla birlikte turizm hareketliliği % 100 artış gösterdiğinden, bir çok kent, ünvan almak için sırada bekliyor.

    Şimdi, Seferihisar gibi adı daha çok askeri tatbikatlarda duyulan ve büyük bölümü, koruma alanı olduğu için turizm adına da beklenen gelişmeyi gösterememiş bir ilçe için yavaş şehir ünvanı almanın önemini siz tahmin edin. Peki Seferihisar bütün kriterleri tamamlayabilmiş mi? Hayır, kriterlerin % 50’sinin tamamlanmış olması bu ünvan için yeterli sayılıp, eksikliklerin hızla tamamlanması bekleniyor. Belediyenin web sayfasına bakıldığında, Seferihisar’lıların desteğiyle nasıl çok yönlü bir çalışma yürütüldüğü görülüyor. Bütün bunlar olurken, Orkinos balık çiftliklerinin sığacık körfezine kurulması için bakanlığın onay vermesi, züccaciye dükkanına bir filin dalmasından farklı değil. Orkinosları semirtip, japonyaya ihraç etmek için kurulan çiftliklerin şu ana kadar kuruldukları yerlerde yarattıkları kirlenme çok açık. Sığacık körfezine kurulması düşünülen çiftlikler 50 bin nüfuslu bir kent kadar atık madde üretip denize boşaltacak. Bu ülkede “gerekli önlemleri alıyoruz, arıtma yapıyoruz” demenin ne kadar boş sözler olduğunu herkes biliyor. Böyle olunca da, denizi kirlenmiş, balık çeşitliliği azalmış bir kentin ‘sakin şehir’liği mi kalır?

    Çevre Bakanlığı yaptığı açıklamada diyor ki: “ÇED Raporu İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu üyesi olan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı,Denizcilik Müsteşarlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Planlama ve Stratejik ÇED Dairesi Başkanlığı, İzmir Valiliği ve bütün bu kurum ve kuruluşların proje hakkında olumlu görüşleri alınmıştır.” Dikkat edelim ‘olumlu görüş’ sahiplerine: “bakanlık, müsteşarlık, genel müdürlük, başkanlık, valilik...” Şıracının şahidi bozacı durumu. Devletimiz bütün organlarıyla, kristal kulesinde oturur ve herkes için en doğru kararları verir, iyiyi de kötüyü de o bilir. Vatandaşı asla dinlemez, çünkü vatandaş bu işlerden anlamaz. Sivil toplum örgütlerine ise zaten güvenilmez, onlar, başka kötü amaçları olan insanların kontrol ettikleri yapılardır. Sığacığa balık çiftliği mi kurulacak, görüldüğü gibi devlet, kendi organlarına görüş sorar. Halkın oylarıyla seçilmiş olan belediyeye görüş sormaz. İlçedeki sivil toplum kuruluşlarına, esnafa, çiftçiye, balıkçıya görüş sormaz... İnsan merak etmeden duramıyor, Çevre ve orman bakanlığı, acaba nasıl bir “çevre koruma” gerçekleştiriyor? Çevreyi nasıl koruyor? Bu bakanlık neden var?

    Yazımı sonlardırırken, Seferihisar Belediyesinin, başarıyla organize ettiği bu karşı duruşa İzmir’den bisikletiyle katılarak destek vermiş biri olarak dikkatimi çeken bir durumu belirtmek istiyorum.Bütün bunlar olurken, İzmir Büyükşehir Belediyesinin varlığını ve desteğini hiç hissetmedim. Büyükşehir belediyesi, kendi partisinden bir belediyenin verdiği bu haklı mücadelede onun yanında değil mi? Yanındaysa eğer, İzmir’den yola çıkan bisikletçilere, birer şişe su verip, “yolunuz açık olsun” diyemez miydi?

    http://www.seferihisar.bel.tr/
    http://www.cittaslowseferihisar.org/

    Yılmaz Murat Bilican: Amerikan Koleji Felsefe Öğretmeni

    Haberin sayfasına ulaşmak için tıklayın

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu