YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 16 Ağustos 2010

Türkiye'nin HES Gerçeği - II

  • 14.08.2010 Cumhuriyet

    24 Nisan 2010'da bu köşede "Türkiye'nin HES Gerçeği" başlıklı yazımızla son bir yıldır başta Doğu Karadeniz olmak üzere küçük dereler üzerine kurulan HES'leri gündeme taşımıştık.

    Aradan geçen üç ay içinde yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili tasarı Meclis’te hâlâ bekletilirken; 2 Temmuz 2010’da nükleer enerji santrallarının kurulması ve işletilmesi ile ilgili yasa tasarısının, ne hikmetse, TBMM’den hemen apar topar geçmesi akıllarda soru işareti bıraktı. Öbür tarafta da doğal yaşamı yok edecek küçük dereler üzerine kurulan hidroelektrik santralları izinleri de durmak bilmemektedir. Turizm Bakanı Günay’ın; ‘‘HES’ler Karadeniz’i tahrip ediyor’’ açıklamasına; EPDK Başkanı Hasan Köktaş; HES’lerin çevreye tahribatının olabileceğini ifade ederken, bu yatırımlar sayesinde bölge halkına istihdam ve gelir yaratılacağına dikkat çekmekte. Diğer tarafta da sivil toplum örgütleri, bilim insanları, halk, hatta zaman zaman Tarkan gibi doğaya duyarlı sanatçılarımız da konserlerinde ‘‘HES’lere hayır’’ çağrılarında bulunmaktalar. Neredeyse her gün ülkenin farklı bir köşesinden -daha çok da Doğu Karadeniz’den- HES’lere karşı çevre eylemi haberlerini gazete ve televizyonlar tek taraflı yayımlamakta.

    Bunlardan biri 7 Ağustos 2010’da, 5 bakanın katılımıyla Rize’nin İkizdere ilçesinde yapılan Doğu Karadeniz Turizm Odaklı Kalkınma Planı 5’inci toplantısı öncesinde yöre halkı hidroelektrik santral (HES) tehdidi altındaki İkizdere Vadisi boyunca santrallara tepki pankartları astı. Deneme üretimine geçmesiyle İkizdere’nin kurumasına yol açan Cevizlik HES’te, bakanların gelişinin öncesinde kapaklar açılarak derenin su oranı arttırılmaya çalışıldı. Kuruyan derenin eski halini alması, yöre halkı tarafından ‘‘Bakanlar geldi, kapaklar açıldı’’ pankartının açılmasına ve protestolara neden oldu. Bir başka renkli HES protestosu Loç Vadisi Koruma Platformu üyeleri tarafından gerçekleşti. Küre Dağları Milli Parkı alanına giren Cide Loç Vadisi’ne yapılmak istenen hidroelektrik santralını davul zurna çalarak Taksim’de toplanıp protesto eden platform üyeleri, ‘‘Toprağını satanı biz beleşe veririz’’ dövizleri taşıyıp; ‘‘Siz yapın, biz yıkarız’’ sloganları attılar. Grup adına açıklama yapan Erdinç Ay; HES faaliyetlerinin başlamasıyla ağaçların kesildiğini belirterek, ‘‘Tapulu tarlalarımıza el konmak isteniyor’’ dedi. Ay, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Loç Vadisi’nde bulunan dört köyün halkı günlerdir aralıksız olarak gece gündüz, aç susuz nöbet tutuyor. Biz burada, orada yaşananları fotoğrafların tanıklığında da muhteşem vadinin dünü ile bugünü arasındaki farkı göstermek istiyoruz.’’

    Türkiye’de yaklaşık 2000 civarında HES projesinden sadece 700’ü Karadeniz’de. Peki bunlar, devletin ve ihaleyi alan şirketlerin söylediği gibi ülkeyi kalkındıracak, istihdam yaratacak, Türkiye’ye tahmin edildiği gibi yüksek gelir getirecek projeler mi? Enerji üretimi için HES olmazsa olmaz mı? TEMA konuya ilişkin raporunda: ‘‘İnşaat çalışmalarında da işletmeye geçmesiyle de büyük istihdam yaratılacağı söylenen HES projelerinde; arazinin açılması ve inşaat aşamasında 50-60 kişi çalışmaktadır. İşletme aşamasında da 8-10 kişi. Kaldı ki inşaat ve işletme aşamasında çalışmak için teknik ve kalifiye personel gerekmektedir. Bu personel de daha önce benzer projelerde çalışmış olan ve çoğunlukla dışarıdan gelecek kişilerdir’’ diyor. HES projelerine karşı çıkanlar, Orman ve Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’nun söylediği gibi ‘‘vatan haini’’ mi ya da ‘‘Karadeniz’deki HES gerçeklerinin farkında olmayan’’, kendisi de Rizeli olan Sayın Başbakan’ın dediği gibi; ‘‘çevreci tipler’’ mi bunlar? Gerçekten derelerin başında nöbet bekleyen, horon çekerek tepkisini dile getiren, ‘‘Bizim hayatımız dere, elimizden almayın’’ diyen insanlar kimler? Sinop’tan Senoz’a, Loç Vadisi’nden Fındıklı’ya, Reşadiye’den Taksim’e kadar sağcısıyla, solcusuyla, dindarıyla… Karadenizlinin dalga dalga yayılan direnişlerinin nedeni ne? Bunları buluşturan ortak nokta ne? Bu soruların cevapları, yapılması planlanan yaklaşık 2 bin hidroelektrik santralının (HES) ekolojik dengeyi bozacak olması ve suların ticarileştirilerek el konulacak olmasında yatar. Anayasamızın 56. maddesinde; ‘‘Herkes dengeli ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahiptir’’ denmektedir. Birçoğu mahkemelik olan HES’lerden sadece birinin, 11 Ağustos 2010’da Rize’nin İkizdere Vadisi’nde yapılan Cevizlik HES projesinin Rize İdare Mahkemesi’nde ve Danıştay’da davaların sürmesine karşın yargı yok sayılarak Başbakan Erdoğan tarafından açılışının yapılması, adalet duygusunu zedeleyerek halkın vicdanında şüphelerin oluşmasına, mülkün temelinin sarsılmasına yol açmıştır...

    Haber sayfasına ulaşmak için tıklayın

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu