YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 16 Haziran 2010

Nükleer Anlaşmasıyla Geleceğimiz İpotek Altında

  • 14.06.2010 Atlas

    Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği Mersin İl Koordinasyon Kurulu'ndan yapılan açıklamada, dışa bağımlı, kirli ve pahalı enerji anlaşmasının ülkenin ve çocuklarımızın geleceğini ipotek altına alacağı öne sürüldü.
     
    TMMOB Basın Açıklaması
     
    Gelişmiş ülkeler nükleeri terk ediyor

    TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu tarafından yapılan açıklamada, hükümet tarafından Rusya ile nükleer enerji üretimi konusunda enerji alım garantili bir anlaşma imzalayarak nükleer santral yapım sürecinin başladığı belirtildi. Nükleer Santral'in ekonomik ve teknolojik olarak savunulabilir bir tarafı bulunmadığının vurgulandığı açıklamada, 'Bu anlaşma kamuoyu tarafından da anlaşılamamıştır. Son otuz yılda, nükleer enerji açısından örnek gösterilen ABD, Almanya ve Kanada gibi gelişmiş batı ülkelerinde yeni bir nükleer santralin yapılmamış olması, yapımına başlanan 100'ü aşkın santralin yapımından vazgeçilmiş olması; nükleer enerji maliyetinin öngörülenden çok daha yüksek olacağı, bir nükleer santralin söküm bedelinin 1 milyar doları bulabildiği, kamuoyunda yaygın olarak bilinen Windscale (1957, İngiltere), Three Mile Island (1979, ABD) ve Çernobil (1986, SSCB) kazalarının yanı sıra dünyada bir felakete yol açabilecek yüzlerce nükleer kazanın gerçekleşmiş olduğu, nükleer santraller civarında yaşayanlarda görülen kanser vakalarında yüzde 400'lük artış, genetik mutasyonlar sonucu normal olmayan doğumlar ve yaygın lösemi hastalıklarının gözlemlendiği, nükleer atıklar için ise hala çözüm üretilemediği, yüzlerce yıl doğa ve insan sağlığını riske sokacak şekilde depolandığı ve dünya üzerinde henüz lisanslı bir nükleer atık depolama tesisinin bulunmadığı bilinen gerçeklerdir' ifadelerine yer verildi.

    Nükleer Enerjinin gelişmiş batı ülkeleri tarafından terk edilmekte olduğunun altı çizile açıklamada, ABD Enerji Ofisinin öngörülerine göre, 2020 yılında Dünya üzerinde Nükleer Santral Kurulu gücünde önemli bir değişiklik olmayacağı, ancak gelişmiş ülkelerde santral sayısı azalırken, yeni santrallerin sadece gelişmekte olan ülkelerde kurulacağı bilgisine yer verildi.

    Nükleer, gelişme yolundaki ülkelerin başbelası

    Mersin TMMOB İKK Sekreteri Bülent Halis Demir yaptığı açıklamada ayrıca şu görüşlere yer verildi: 'Bu öngörülere göre 2000-2020 yılları arasında, Nükleer Enerji Kurulu gücünde; Kuzey Amerika'da yüzde 20.5, Batı Avrupa'da yüzde 18.2, Sovyetler Birliği'nde yüzde 19.5 oranında bir azalma beklenirken, Asya'da yüzde 72.1, Orta ve Güney Amerika'da yüzde 32.0 ve Afrika'da yüzde 23.9 oranında bir artış beklenmektedir. Gelişmiş Batı nükleer beladan kurtulurken, bu bela Gelişme Yolundaki Ülkelerin başına sarılmaktadır.

    Son 30 yıllık dönemde ABD'de 9.764 MW kapasitesindeki Nükleer Santral kapatılırken 35.000 MW'ın üzerinde Rüzgâr Enerjisi Santrali kurulmuştur. Benzer şekilde; Almanya'da 6.000 MW kapasitesindeki Nükleer Santral kapatılarak 25.000 MW Rüzgâr Enerjisi Santrali kurulmuş, Fransa'da 4.000 MW kapasitesindeki Nükleer Santral kapatılarak 4.500 MW Rüzgâr Enerjisi Santrali kurulmuş, İngiltere'de 3.300 MW kapasitesindeki Nükleer Santral kapatılarak 4.000 MW Rüzgâr Enerjisi Santrali kurulmuş, İspanya'da ise 600 MW kapasitesindeki Nükleer Santral kapatılarak 20.000 MW Rüzgâr Enerjisi Santrali kurulmuştur.

    Nükleer enerji anlaşması pahalı bir seçenek olarak Türkiye'nin geleceğini ipotek altına almıştır. Türkiye, Nükleer santralden ortalama 12.35 sent gibi çok yüksek bir tarifeden, 15 yıl boyunca elektrik satın almayı garanti etmiş durumdadır. Türkiye ortalama fiyat üzerinden, Rusya‘ya 15 yılda satın alacağı 415 Milyar kw saatlik elektrik karşılığında 51 milyar dolar ödeyecektir.

    Dışa bağımlılık faturalara yansıyacak

    Nükleer santralden üretilen elektriğin kw saatine 12.35 sent veren siyasi iktidar, Rüzgar Enerjisinden üretilen elektriğe 7.0 senti (5.5 euro-sent) çok görmektedir. 4.800 MW'lık dışa bağımlı, pahalı ve kirli nükleer enerji için her türlü kolaylığı sağlayan iktidar, 80.000 MW'a yakın dışa bağımlı olmayan, temiz ve tükenmez rüzgâr enerjisi başvurusunun önünü açmamaktadır. Diğer taraftan, Türkiye'de üretilen elektriğin yüzde 50'ye yakını doğalgaz çevrim santrallerinden karşılanmaktadır. Elektrik fiyatlarının yüksek olmasında başrolü oynayan Doğalgazın çok büyük bölümünün Rusya'dan alınmasının yanı sıra, yüksek maliyetli nükleer enerjide de aynı ülkeye bağımlı olunması Rusya'ya olan enerji bağımlılığını yüzde 70'lere çıkartacaktır. Zaten halkta çok büyük ödeme zorluğu yaratan elektrik faturaları böylece daha da kabaracaktır.

    Sanayi ve evsel atıkların çağdaş mühendislik normlarına göre yönetilemediği Türkiye'de, nükleer atıkların nasıl yönetileceği ayrı bir sorundur. Bu sorunun en bariz örneği, 8 Ocak 1999 günü İkitelli'de radyoaktif hastane atıklarının ‘yönetilememesi' nedeniyle meydana gelen ve son dönemde dünyada yaşanan en büyük nükleer kazalardan biri olarak Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunca tescil edilen İkitelli radyoaktif kazası unutulmamalıdır.

    Böylesine kritik bir kararda, bilimsel gerçekleri dikkate almadan çok aceleci davranan, bu konuda yıllardır görüşleri olan örgüt ve meslek odaları ile iletişime geçmeden halkımızın geleceğini belirsizliğe sürükleyen AKP hükümeti, yaşanacak tüm olumsuzluklardan sorumludur. Halihazırdaki elektrik santrallerinin üretim kayıpları ve yıllardır üzerine hiçbir yatırım yapılmamış iletim hatları kayıpları ile ilgili somut bir çalışma yapılmış mıdır? Bugün üretilen elektriğinin %18'ine karşı gelen bir kısmının teknik veya diğer nedenlerle ortaya çıkan kayıp-kaçak olduğunu göstermektedir. Bunun da yılda yaklaşık olarak 1,7 milyar dolarlık bir kayba karşı geldiği bilinmektedir.

    Yarının değil, dünün teknolojisi

    Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamak için nükleer santral gerekli midir? Tüm dünyada benimsenen yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları, enerji ihtiyacımızı karşılamak için neden yaygın kullanılmamaktadır? Kurulacak nükleer santralin teknolojisi nedir? Rusya nükleer santralden enerji üretirken oluşan nükleer atıklarını geri alacak mıdır? Yoksa bu ve başka santrallerin atıkları Türkiye topraklarında mı depolanacaktır? Nasıl depolanacaktır? Yoksa bütün bu sorular yeterince irdelenmemiş ve bir hükümet dayatması olarak, geleceğimizi karartan, bizi yüksek enerji maliyetlerine ve atıklara bağımlı kılan bir anlaşma mı imzalanmıştır? Yukarıda sorduğumuz soruların cevaplarının Enerji Bakanlığı tarafından kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir. Sanıldığının aksine Nükleer Enerji yarının teknolojisi değil, dünün teknolojisidir. Yarının teknolojisi rüzgârdan, güneşten, biyokütleden, dalgalardan ve daha farklı doğal kaynaklardan elde edilecek enerjidir. Yapılması gereken nükleer santral anlaşmaları imzalamak değil, yaşamın sürdürülebilirliği ilkesini gözeten yenilebilir enerji kaynaklarına yönelmektir. Memleketimizi siyasi iktidarların bilim dışı kararlarına terk etmeyeceğiz ve her platformda mücadele edeceğiz.'
     
    Haberin sayfasına ulaşmak için tıklayın

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu