YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 05 Ağustos 2009

İşte Küresel Isınmanın Belirtileri...

  • 01.08.2009 CNN Türk

    Mevsim ortalamalarının üzerinde seyreden sıcaklıklar, aşırı sıcak günlerin sayısının artması, mevsim dışı yağışlar gibi yanlış yerde veya yanlış zamanda gözlenen hava durumlarının, küresel iklim değişikliğinin günlük hayatta görülen en belirgin etkileri olduğu, son zamanlarda özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yaşanan sellerin de bu kapsamda değerlendirilebileceği bildirildi.

     WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Genel Müdürü Dr. Filiz Demirayak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son haftalarda özellikle Karadeniz Bölgesi'ndeki kentlerde çok sayıda sel olayı yaşandığını anımsatarak, bu durumun küresel iklim değişikliğinin etkilerine hazır olunmadığı gerçeğini bir kez daha ortaya koyduğuna dikkati çekti.

    Demirayak, bir bölgedeki yağış rejimi ortalamasının üzerinde, zaman zaman yüksek seviyede yağışın düşmesi ve bunun sonucunda akarsu, göl veya deniz gibi büyük su kitlelerinin taşmasının doğal bir süreç olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: "Ancak, son haftalarda Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yaşananlar maalesef sellerin nasıl felakete dönüştüğünün üzücü bir örneği. Akarsuların çevresindeki bitki örtüsünün tahribi, özellikle yukarı havzalardaki ormansızlaşma ve plansız kentleşme bu felakete adeta davetiye çıkarmıştır. Bu bölgedeki akarsuların kenarında yapılan set ve ıslah çalışmaları, akarsuyun aşağı kesimlerinde yaşayan halkın bu çalışmalara fazla güvenerek dere yataklarına, taşkın düzlüklerine yerleşmesine neden oluyor. Sonuçta da maalesef böyle can ve mal kaybıyla karşılaşıyoruz."

    Filiz Demirayak, küresel iklim değişikliğinin günlük hayatta kolaylıkla gözlemlenecek belirgin etkileri bulunduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Bunu, mevsim ortalamalarının üzerinde seyreden sıcaklıklar, aşırı sıcak günlerin sayısının artması, mevsim dışı yağışlar gibi yanlış yerde veya yanlış zamanda gözlenen hava durumları olarak da açıklayabiliriz. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yaşanan sellerin de bu çerçevede değerlendirilmesi mümkün. Burada altı çizilmesi gereken önemli bir konu var.

    Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli tarafından geliştirilen farklı iklim değişikliği senaryoları ışığında, Türkiye için yapılan modelleme çalışmaları, önümüzdeki 20 yılda ve sonrasında özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yağışların miktarının artacağını ve sellerin bu bölge için gelecekte de önemli bir sorun olarak karşımıza çıkacağını gösteriyor. Dolayısıyla, alınacak her türlü önlemi ve yapılacak müdahaleleri bu kapsamda ve uzun vadeli düşünmek, planlamak durumundayız. Sel sorununa çözüm olarak yeni baraj yapılması, akarsu kenarlarına set çekilmesi uzun vadede yetersiz çözümlerdir. Uzun vadede, kalıcı çözümler üretmeliyiz."

    Sellerin bir felakete dönüşmemesi için, uygun ağaçlandırma yapılması, menderes, nehir ve dere yatakları ile sulak alanların korunması gerektiğini, bu alanların adeta bir "Sünger" işlevi görerek su tutma kapasitelerinin artırılabileceğini anlatan Demirayak, böylelikle suyun akış hızının yavaşlatılarak, sellerin yıkıcı etkisinin azaltılabileceğini bildirdi.

    Öte yandan dere yatakları gibi sel açısından riskli bölgelerdeki plansız kentleşmenin de önüne geçilmesi ve yerel yönetimlerin imar planlarını hazırlarken bunu özellikle dikkate almasının önem taşıdığına değinen Demirayak, "Bizim 'ekolojik sel kontrolü' dediğimiz yaklaşımın benimsenmesi gerekir. Ayrıca, küresel iklim değişikliği gerçeği karşısında hazırlıklı olmak için seller konusunda yüksek riske sahip olan alanların belirlenmesi ve erken uyarı sistemlerinin kurulması da son derece önemli" diye konuştu.

    Haberin sayfasına ulaşmak için tıklayın

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu