03.08.2009 Cumhuriyet
Yenilenebilir enerji, sürekli devam eden doğal süreçlerdeki enerji akışından elde edilen enerjidir. Su gücü, rüzgâr gücü, güneş enerjisi, biyoyakıtlar bu tür enerjiye örnektir.
TBMM tatile girmeden önce birçok yasa apar topar çıkarıldı, öyle ki bazıları için sabahlandı. Ancak bir kanun tasarısı vardı ki, hemen hemen tüm siyasi partiler komisyonda üzerinde uzlaşmış olmasına rağmen Meclis’ten geçemedi. Bu kanun “yenilenebilir enerji teşvik kanunu”ydu ve güneş, rüzgâr, jeotermal, biyo-atıklar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının, elektrik üretiminde kullanılması için teşvik edilmesine dair hükümleri içeriyordu.
Dünyanın yenilenebilir enerjinin peşinden koştuğu; uluslarası emperyalist sermaye gruplarının yeni enerji kaynakları için birbiri ile kıyasıya mücadele ettiği bugünlerde, ülkemiz yenilenebilir enerji üretiminin ve kullanımının önemini tam olarak kavrayamamış olduğunu bir kez daha gösterdi. Oysaki daha geçen günlerde BBC’nin yayımladığı bir habere göre Avrupa ülkeleri ve uluslarası enerji şirketleri Almanya’da bir araya geldiler, Sahra Çölü’nde güneş enerjisi üreterek Avrupa’nın elektriğini sağlamak üzere fizibilite çalışmalarına başladılar.
Bu konuda Uluslarası Enerji Ajansı’nın öngörüsü 2100 yılında toplam enerjinin yenilenebilir kaynaklardan üretileceği ve bunun da yüzde 70’inin güneş enerjisinden karşılanacağı yönünde.
Öncelikle yenilenebilir enerji nedir, ona bir bakalım: Yenilenebilir enerji, sürekli devam eden doğal süreçlerdeki enerji akışından elde edilen enerjidir. Su gücü, rüzgâr gücü, güneş enerjisi, biyoyakıtlar bu tür enerjiye örnektir. Ülkemiz bulunduğu coğrafi konum itibarı ile gerek su, gerek rüzgâr, gerek güneş, gerekse biyoyakıttan enerji üretebilmek için dünyanın birçok ülkesine göre avantaja sahiptir. Örneğin, ülkemiz Avrupa’nın en güçlü rüzgâr potansiyeline sahiptir, bunun yanı sıra jeotermal kaynak zenginliği açısından dünya sıralamasında 5. sıradadır. Oysaki ülkemizde hidroelektrik potansiyelinin yüzde 57’si, rüzgâr enerjisi potansiyelinin yüzde 85’i, jeotermal kaynak potansiyelinin yüzde 95’i kullanılamamaktadır. Ne acıdır ki, ülkemiz şu anda kullandığı enerjinin yüzde 70’ini dış kaynaklardan almaktadır ve kullandığı elektriğin de yüzde 50’sini doğalgazdan üretmektedir. Bu oranların bizi ne derecede dışa bağımlı kıldığı ortadadır.
Yenilenebilir enerji, diğer enerji türlerine göre çevreye zarar vermediği için de, büyük avantaj sağlıyor. Birçoklarının savunduğu ve hatta küresel ısınmanın önüne geçmekte çare olarak gösterdiği nükleer enerji bile ortaya çıkan radyoaktif atıklar nedeni ile çevreye zarar vermekte. Ülkemizde, her yıl kanserden yüzlerce yurttaşımızın hayatını yitirmesine ya da sakat doğmasına neden olan Çernobil nükleer faciası hâlâ aklımızda; yenilenebilir enerji varken, bu riski almaya değer mi? Yenilenebilir enerji, karbon gazı salınımına yol açmadığı için en çevre dostu enerji türüdür. Türkiye’nin Kyoto nedeni ile karbon salınım oranlarını azaltması gerektiği bugünlerde, yenilenebilir enerjiler bu açıdan da teşvik edilmelidir. Ne yazık ki ülkemizde hâlâ, bunların yerine en büyük sera gazı kaynaklarından biri olan kömürlü termik santral yatırımları konuşulmaktadır, işletilmeye devam edilmektedir.
İyice incelendiğinde yenilenebilir enerji kaynaklarının diğer enerji kaynaklarına göre çok büyük avantajları olduğu rahatlıkla görülebilir. Ülkemiz açısından belki de en büyük avantajı, kendi olanak ve potansiyelimizle bu enerjiyi üretebilmemiz olacaktır. Türkiye’nin hatta dünyanın ihtiyaç duyduğu enerji bizim coğrafyamızda mevcuttur.
Barış döneminde sorun olmayan enerji hatları, savaş, kriz durumunda sorunun ta kendisi olmaya adaydır, aynen Boğazlar meselesi gibi. Bu açıdan da yenilenebilir enerji yatırımları kesinlikle ihmal edilmemeli, ertelenmemelidir. Güneş, hidroelektrik/su enerjisi ve rüzgâr enerjisi kullanımı için treni kaçırmadan, bu kaynaklarımızı uluslararası emperyalist güçlere kaptırmadan harekete geçmeliyiz. Hiç değilse bu kaynaklarımızı asgari değerlendirsek de “su akar, Türk bakar” özdeyişine bir de “güneş yakar, rüzgâr eser” i eklemeden, ezberi bozsak…
Haberin sayfasına ulaşmak için tıklayın
COP29, iklim krizine karşı verilen sözlerin ötesine geçip, bu taahhütlerin nasıl finanse ve için...
Kara Rapor 2024’e göre, Türkiye’de nüfusun %92’sinden fazlası Dünya Sağlık Örgütü standartlarının...
2040'a kadar sera gazı emisyonlarını %90 azaltmayı hedefleyen AB, iklim değişikliğiyle küresel öncü...
Erasmus AI, iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sağlamak amacıyla geliştirilen ve bu alanda ilk...
İklim dengesi için okyanus akıntısının çöküş riskini azaltmak adına karbon salımını azaltmalı,...
Japonya'nın en yüksek zirvesi Fuji Dağı, iklim değişikliğinin etkisiyle bu yıl karla kaplanmadan en...
Araştırmalara göre, 2023’te kara ekosistemleri neredeyse hiç karbon emmedi ve bu çöküş, küresel çok...
TSKB, depremden etkilenen firmaların yeşil yatırımlarını desteklemek...
TSKB, Hollanda merkezli bağımsız veri şirketi Equileap tarafından yer...
Çevre için 5 basit öneri
Çevreci yaklaşımlar sayesinde dünyanın daha iyi bir yer halini alması mümkün.
Daha iyi bir dünya için yapay zekâ
Çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakabilmek için teknolojiden nasıl yararlanırız?
Enerji Verimliliği
Enerji verimliliği projelerini destekleyerek dünyanın geleceğine yatırım yapıyoruz.
Kutup ayılarının nesli tükeniyor mu?
Kuzey Kutbu'nda deniz buzlarının hızla erimesi, kutup ayılarının neslinin 80 yıl içinde tükenmesine yol açabilir.
"cevreciyiz.com Türkiye’nin sürdürülebilir bankası TSKB tarafından desteklenmektedir. "
Copyright © 2013