YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 16 Mart 2009

"Hükümet Su Politikalarını Halka ve STK'lere Danışarak Yeniden Düzenlesin"

  • 15.03.2009 bianet

    İstanbul Su Mahkemesi jürisi, hükümetten çevreyle ilgili ulusal ve uluslararası sözleşmeler ve mevzuatlardaki yükümlülüklerini yerine getirmesini talep etti, bütün projelerde ÇED raporlarının istenmesi ve Hasankeyf ve Yusufeli vadisindeki kültürel mirasın UNESCO dünya mirası listesine alınmasını istedi.

    İstanbul Su Mahkemesi jürisi, Ilısu, Munzur ve Yusufeli davalarıyla ilgili kararını düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı.

    Tütün Deposu’nda dün gerçekleştirilen toplantıda mahkeme jürisi, Türkiye hükümetinden çevreyle ilgili ulusal ve uluslararası sözleşmeler ve mevzuatlardaki yükümlülüklerini yerine getirmesini talep eden bütün projelerde Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporlarının istenmesi ve Hasankeyf ve Yusufeli vadisindeki kültürel mirasın UNESCO dünya mirası listesine alınması için gerekenlerin yapılmasını istedi.

    Basın toplantısına katılan tek milletvekili DTP Sebahat Tuncel'di.  

    "Halka ve STK'lere danışın"

    10- 11 Mart tarihleri arasında yapılan İstanbul Su Mahkemesi’nde Çoruh Nehri üzerindeki Yusufeli Barajı projesi, Dicle Nehri üzerindeki, tarihi Hasankeyf kentini sular altında bırakacak olan Ilısu Barajı projesi; Tunceli ilinde, Munzur Vadisinde, Fırat Nehri üzerindeki barajlar; Brezilya’nın Rondônia eyaletinde Madeira Nehri üzerindeki mega-baraj inşaatları ve Meksika’daki su projelerinin toplumsal ve çevresel etkileri davaları görüldü.

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Enerji Bakanı Hilmi Güler, Çevre Bakanı Veysel Eroğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de aralarında bulunduğu davalılar mahkeme katılmadı.

    Oyuncu Pelin Batu’nun başkanlık ettiği ve akademisyen Emel Kurma, TESEV'den Dilek Kurban, Meksika'dan akademisyen David Barkin, Brezilya'dan savcı Alexandre Camanho de Assis, Almanya'dan yayıncı Silke Helfrich ve Hollanda'dan politika danışmanı Maurits Groen'den oluşan jürinin hükümete önerileri şöyle:

    Türk hükümetinin, ekonomik parametrelerin yanı sıra sosyal, kültürel ve ekolojik faktörleri de içeren bir fayda-maliyet analizine dayanan kapsamlı bir kamu yararı kavramı geliştirilsin,

    Hükümet su ve enerji politikalarını gözden geçirip yeniden tasarlasın ve bunu yaparken sivil toplum ve baraj projelerinden etkilenecek yöre halkına danışsın,

    Hükümet bunları yaparken doğal kaynakların sürdürülebilir politikalarla kullanılmasını, insan hakları ve özgürlüklerinin, biyolojik çeşitliliğin ve doğal ve kültürel mirasın korunmasını göz önünde bulundursun,

    Kamu İhale Kanunu’nun ülke güvenliği söz konusu olduğunda kanunun dışında kalınmasına olanak sağlayan 89. maddesi yürürlükten kaldırılsın.

    Hükümetin baraj fetişizmi

    Jürinin kararını açıklamasının ardından konuşan dernekten Ulrike Dufner “Türk hükümetleri her zaman bir baraj fetişizminin kurbanı olmuştur. Birbiri ardına baraj inşa etmek gibi ekonomik, sosyal ve ekolojik açıdan anlamsız olan bu politikayı akılla açıklamak mümkün değil” dedi.

    Haber sayfasına ulaşmak için tıklayınız

     

     

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu