YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 10 Şubat 2009

Karadeniz’in Doğal Zenginliği Geleceğimizin Teminatıdır

  • Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu Basın Açıklaması

    09.02.2009

    Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu gerçekleştirdiği Genel Kurul Toplantısı’nda Karadeniz’in çevre sorunlarını değerlendirdi.

    İstanbul’dan Artvin’e Karadeniz illerinde çevre koruma ve doğa sporları çalışmaları yapan 9 derneğin bir araya gelerek 2005 yılında kurdukları Türkiye’nin ilk doğa koruma federasyonu olan Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu (KarDoğa) 07 Şubat Cumartesi günü bir Olağanüstü Genel Kurul gerçekleştirdi. Genel Kurul’da Federasyon’un İstanbul’da bulunan merkezinin Giresun’a taşıması kararı alındı. Aynı zamanda bölgenin öne çıkan çevre sorunları tartışılarak görüş oluşturuldu ve kamuoyu ile paylaşılmasına karar verildi.

    Buna göre KarDoğa Karadeniz’in acil müdahale edilmesi gereken çevre sorunlarını şu şekilde belirledi:

    • Kayakçıları helikopterlerle dağların zirvelerine bırakmak suretiyle yapılan Heliksi sporu bölgede giderek yaygınlaşmaktadır. Ancak bu sporun doğal yaşam üzerinde ciddi olumsuz etkisi olmaktadır. Sporcuları (!) zirvelere taşıyan helikopterlerin neden olduğu yüksek gürültü kış uykusuna yatan canlıları rahatsız etmekte, geyik ve birçok türün erken doğum ve düşük yapmalarına neden olmaktadır. Ayrıca bu faaliyet ile doğa da tahrip edilmektedir. Bu tahribata bir dur denmesi için acilen sürdürülebilir bir doğa koruma - turizm politikasının belirlenmesi gerekmektedir.
    • Kültür ve Turizm Bakanlığı 2023 Turizm Stratejisi’nde Karadeniz’in en eşsiz doğal değerlerinden biri olan yaylalarının güneyden bir yol ağı ile birbirine bağlanması hedeflenmektedir. Ancak bu hedefe uygun olarak yeni açılan ya da genişletilen yollar dağ alanlarımızda önemli ve geri dönüşü olmayan hasarlar bırakmaktadır. Söz konusu yol düzenleme çalışmalarının bu güzergahın doğal güzelliklerin ve değerlerinin ruhuna uygun yapılmasını şarttır. Bu nedenle Turizm Stratejik Planı’nda şu an var olan yayla yolları hedefinin acilen plandan çıkartılarak bu hedeften vazgeçilmesi, yaylalarımızın ve dağ alanlarımızın eşsiz doğal yapısının korunabilmesi için büyük önem taşımaktadır. Ayrıca yaylalarda gün geçtikçe artan betonlaşmayı engellemeye yönelik önlemler bir an önce alınmalıdır.
    • Bugün Karadeniz bölgesinde her derenin üzerinde HES (Hidroelektrik Santrali) inşa edilmesi planlanmakta ya da gerçekleştirilmektedir. Bu HES’lerin inşaatı bölgenin can damarı olan su kaynaklarına müdahale anlamına gelmektedir. Ayrıca, Samsun’da iki adet kömürle çalışan termik santral, Sakarya’nın Karasu ilçesinde bir adet termik santral ve Sinop’ta bir nükleer enerji santrali yapılması planlanmaktadır. Hükümetimiz doğa ve insan hayatı üzerinde ağır tahribatlara neden olabilen ve sürdürülebilir olmayan bu enerji üretim modellerinden acilen vazgeçmeli; güneş, rüzgar gibi yenilenebilir ve doğa ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkisi minimum olan enerji kaynaklarına yatırım yapmalıdır.
    • Milli Parklarımız gibi koruma alanlarında çalışan rehberler dağcılığa ve ekosisteme dair yeterli bilgiden yoksundur. Bunun sonucunda Dağlarda meydana gelebilen kazalar ve geziler sırasında doğaya gelişigüzel bırakılan atıklar, bölgedeki sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumlarına sorumluluk yüklemektedir. Bu tarz sıkıntıların yaşanmaması için bu tür faaliyetlerin bilgi sahibi rehberler öncülüğünde, gerekli izinlerin alınarak yapılması konusunda bir düzenleme yapılması şarttır.
    • Uzungöl Turizm Merkezi Yolu Projesi kapsamında göl kenarında inşa edilen istinat duvarı, göl ve çevresinde inanılmaz boyutta bir görüntü kirliliğine neden olmaktadır. Özel Çevre Koruma Alanı statüsüyle korunan alanlar kapsamında olan Uzungöl’ün doğal güzelliğini tehdit eden ve Turizm Merkezi Yolu Projesi’nin temel yaklaşımına ters düşen bu duvarın kaldırılarak, göl kenarının eski haline getirilmesi gerekmektedir.
    • Ordu’da yürütülen ruhsatsız maden faaliyetleri durdurularak doğal tahribata acilen son verilmelidir.
    • Bölgemizin en büyük çevre sorunlarından biri olan atıksu ve katı atık sorunun bir an önce çözülmesi için acil harekete geçilmelidir.
    • Bugün plansız yapılaşma ve ucuz/kalitesiz yakıt tüketimi nedeniyle şehirlerimizde neredeyse güneş doğmamakta, nefes alınamamaktadır. Kentsel hava kirliliğinin önlenmesi için bir an önce kentsel enerji planlamalarının yapılması şarttır.
    • Karadeniz Bölgesi’nin çekici bir özelliği olan yayla şenliklerinin doğaya zarar vermeyecek şekilde gerçekleşebilmesi için kirlilik önleyici ve doğal dokuya zarar vermeyecek sıkı tedbirlerin alınması ve uygulanmasına dair bir düzenleme geliştirilmelidir.
    • Bugün dağ alanlarında denetimsiz bir şekilde gezebilmekte ve izinsiz araştırma - çalışma yapabilmektedir. Özellikle yurtdışından gelen bazı grupların doğa üzerinde etkisinin ne olacağını bilmediğimiz çalışmalar yapabildiği gözlenmiştir. Dağ alanlarında bu durumu önleyebilecek bir denetim mekanizmasının acilen geliştirilmesi bölgenin biyolojik çeşitliliğinin korunması adına bir gerekliliktir.

    Sonuç olarak;

    Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu, tüm bu sorunların çözümü ve dolayısıyla Karadeniz’in benzersiz doğasının ve biyolojik çeşitliliğinin korunması için Karadeniz Havzası’nda acil olarak sürdürülebilir koruma-kullanma dengesinin sağlanması gerektiği görüşündedir. Bölgede sürdürülebilir koruma - kullanma dengesinin sağlanması için 1992 Bükreş Sözleşmesi, 1993 Odessa Bildirgesi ve 1996 Ulusal Karadeniz Stratejik Eylem Planı’nda Türkiye Hükümeti tarafından verilen sözler yerine getirilmeli ve var olan plan en kısa zamanda güncelleştirilerek hayata geçirilmelidir.

    Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu Başkanı Kenan Kuri toplantının sonunda “Ekosistemi tehdit eden her türlü tehlikenin engellenmesi için uluslararası tedbirler acilen artırılmalı. En önemli ve vazgeçilmez doğal varlığımız olan Karadeniz’in korunmasına ve potansiyel olarak daha iyi değerlendirilmesine öncelik verilmelidir” dedi.

    www.kardoga.org

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu