YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 11 Kasım 2008

Su İçin Ortak Mücadele

  • 10.11.2008 Birgün
       
    Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu, Mart 2009’da İstanbul’da düzenlenecek 5. Dünya Su Forumu toplantısına karşı yapılabilecekleri tartışmak üzere 8-9 Kasım’da İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Taşkışla binasında bir toplantı düzenledi.

    Düzenleyicilerin deyişiyle “suyuna, yaşamına sahip çıkan herkese açık” olan toplantıya Türkiye"den ve dünyadan suyun bir insan hakkı olduğunu savunan ve piyasalaştırılmasına karşı çıkan aktivistler katıldı. Toplantıda, Munzur’dan Hasankeyf’e, Dikili"den Allianoi’ye, Armutlu"dan Sarıyer Maden mahallesine, Filistin"den Endonezya’ya kadar sorunlar masaya yatırılarak, insanların yaşamanı altüst eden bu zihniyete geçit verilmeyeceği mesajı verildi.

    Ev sahipliğini Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu"nun yaptığı toplantıda, konuşmacı olarak katılan İstanbul Tabip Odası’dan Dr. Akif Akalın, Tüm Bel Sen 4. Nolu Şube Yönetim Kurulu Üyesi Saadet Yeyin, Elekrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi"den Hüseyin Yeşil, Dev Sağlık İş Sendikası Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Munzur Koruma Kurulu Temsilcisi Hasan Şen, Hasankeyf Yaşatma Girişimi Üyesi Necati Pirinçoğlu ve pek çok Demokratik Kitle Örgütü temsilcisi, izleyicilerle su hakkı mücadelerini paylaştı.

    Oturum Başkanı Murat Gökdemir, Demokratik Kitle Örgütleri olarak, suyu ticarileştirmeye çalışan tüm firma ve yönetimlere karşı mücadeleyi daha da kararlı bir biçimde sürdürmek için buluştuklarını belirti. Toplantının nedeninin sadece mart ayında yapılacak 5’inci Dünya Forumu’na karşı gelmek olmadığına dikkat çeken Gökdemir, aynı zamanda suyun topluma fayda sağlaması yönünde harekete geçmek için toplanıklarını vurguladı.

    ‘Barajlar kaldırılsın’

    Su ve Enerji politikaları konusunu ele alan Hüseyin Yeşil, suyun ve enerjinin birbirinden ayrılmaz iki unsur olduğunu ifade etti. Türkiye’deki hidrolik potansiyelini enerji üretiminde kullanılması gerektiğini belirten Yeşil, kaynağın yerli bir kaynak olduğundan dışa bağımlılığını azaltacağına dikkat çekti. Çevreyi ve doğal varlıkları yok ettiği için Hasankeyf"te, Munzur"da, Fırtına deresinde ve Artvin derelerinde yapılan barajlara karşı olduğunu vurgulayan Yeşil, rant uğruna insanların yaşamlarının altüst edildiğini dile getirdi. Son günlerde enerji üretimi için “Güneş ve rüzgar yeter” diyen anlayışa katılmadığını belirten Yeşil, “Biz bütün doğal ve yerli kaynaklarımızın çevreye zarar vermeyecek şekilde kullanılmasına yanayız. Enerji üretiminin yüzde 55’i doğalgaza gidiyor bu da bizi dışa bağlı hale getiriyor. Bundan kurtulmanın tek yolu kendi doğal kaynaklarımızı kullanmadan geçer” diye konuştu.

    Mart ayında yapılacak forumda barajların yaptığı tahribatı haykırmak için hazır bulanacaklarını vurgulayan Munzur’u Koruma Kurulu Temsilcisi Hasan Şen, şu anda Tunceli coğrafyasında yapılan 8 barajın, tüm köyleri su altında bırakarak insanların göçüne neden olacağına dikkat çekti. Verdikleri hukuksal mücadeyle 2 barajın yapımına engel olduklarını dile getiren Şen, mücadelerini sürdürecekleklerini belirti. Munzur vadisinin 4 vadiden oluştuğunu ifade eden Şen, bu vadilerin hepsinin özelleştirmek istendiğini ama hukuksal sürecin sürdüğünü bildirdi.

    Hasankeyf’in Mezopotamya kültürlerinin Anadolu kültüleriyle kesiştiği yer olduğunu hatırlatan Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi Üyesi Necati Pirinçoğlu, ancak kurulan Ilısu Hes barajıyla ne yazık ki Dicle nehrinden doğan Hasankeyf’in yok edilmek istendiğine dikkat çekti. Ilısu barajının GAP projesi kapsamında en pahalı proje olduğunu dile getiren Pirinçoğlu, yapılan bu barajlarla iklim değişiklileri olmaya başladığını ve insanlarda daha önce görülmeyen hastalıkların ortaya çıktığını belirti. Bu projeye karşı çıktıklarında Başbakan Erdoğan’ın kendilerine terörist diye hitab ettiğine dikkat çeken Pirinçoğlu, “Yöremizdeki doğayı koruduğumuz için bizi terörist ilan eden bir zihniyet insana ne gibi bir katkı sunabilir size soruyorum? Yasalara rağmen, inatla sürdürülen Illısu baraj faaliyetleri sadece geçmişimizi değil geleceğimizi de yok edecektir” dedi.

    Susuzluk pençesindeki insanlar

    Küçük Armutlu’ya geldiklerinde bozkırdan başka bir şey olmadığını anlattan Armutlu Su Mücadelesi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sarıyer Şubesi Başkanı Ali Haydar Aslan, kendi imkânlarıyla su kuyuları açarak su temin ettiklerini ancak belediyenin sağlıksız olduğu gerekçesiyle kuyuları kapattığını ve  İSKİ’nin mahalleliyi “içtiğiniz su sağlıksız” diyerek paralı olan damacana suyuna bağladığıni dile getirdi. Devletin bugüne kadar tek bir yardım etmediğine dikkat çeken Aslan, aralarında topladıkları paralarla su boruları inşaa ettiklerini anlattı. Belediye’nin ve İSKİ"nin kendilerini işgalci olarak gördükleri için hizmet etmediklerini  belirten Aslan, “Oysa Sarıyer’de oturan zenginlere son derece lüls borular yapıyorlar bu nasıl çifte standart böyle” diye konuştu.

    Suyun insanın  temel ihtiyacı ve hakkı olduğunu belirten Sarıyer Maden Mahallesi Derneği Başkanı Ali Doğan, 28 yıldan beri Maden Mahallesi Dereiçi halkının musluklarından su akmadığına dikkat çekti. Bir taraftan kensel dönüşüm projesi adı altında evsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını dile getiren Doğan, diğer taraftan ise en temel insanı ihtiyaçlarından biri olan su hakkından mahrum olarak yaşadıklarını vurguladı. Yapılan hak gasplarını kabul etmedikleri için uzun süredir örgütlenerek mücadele etmeye devam ettiklerini ifade eden Doğan, “İnsanca yaşamak bizim en doğal hakkımız ve hakkımızı kimseye yedirmeyeceğiz"" diye konuştu.

    http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1226271102&year=2008&month=11&day=10

     

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu