YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 11 Eylül 2008

Suyu Yönetmek... Peki Ya Sürdürülebilirlik?

  • 10.09.2008 Cumhuriyet

    Türkiye’nin sanılanın aksine, su zengini bir ülke olmadığı kesin. BM verilerine göre kişi başına kullanılabilir su potansiyeli bakımından 182 ülke arasında 103. sıradayız. TÜİK verilerine göre de kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 2007’de yılda 1600 metreküp idi. Bu büyüklük, bizi “su azlığı” yaşayan ülkeler sınıfına sokuyor. Ancak 2030 yılı itibarıyla bu rakam 1000 metreküp/yıl seviyesine düşecek; bunun sonucunda da Türkiye “su fakiri” ülke konumuna gerileyecek. Bu işin bir boyutu.. Bir diğeri ise ülke olarak su potansiyelimizin ancak yüzde 30’unun kullanıma sunulabildiği ve daha fazlasını kullanılabilmesi için yeni yatırımlara ihtiyaç olduğu gerçeği...

    Tüm bunlar Türkiye’yi küresel su krizi olgusunun bir parçası haline getirmeye çoktan yetiyor... Su konusu, bildiğiniz gibi küresel arenanın da en gözde alanlarından biri. Artan nüfus, sanayileşme, küresel ısınma, çevre bilincinin hâlâ oluşamamış olması, suyun yanlış kullanımı gibi etmenler su krizini daha da tetikleyen olgular... Dolayısı ile iş geliyor, su yönetimine dayanıyor...

    Suyu doğru yönetebiliyor muyuz? Belki daha da doğru olan soru: Sürdürülebilir su yönetimi için ne yapılmalı?

    Tüm dünyada tartışılan bu konuyu son yıllarda daha da derinleştiren bir diğer faktör de; uzun yıllar boyunca bir kamu malı ve kamu hizmeti olarak değerlendirilen ve büyük ölçüde merkezi ve yerel kamu otoriteleri tarafından yürütülen su hizmetlerinin artık bir ekonomik mal olarak görülmeye başlanması.

    1992 yılında Dublin Konferansı İlkeleri’nde ortaya konulan ilkelerden biri de, suyun ekonomik bir mal olarak kabulü olmuş; hatta su kaynakları yönetiminin yeni manifestosu olarak görülmüştü.

    Suyun ekonomik mal olarak kabulünü reddedenler suyun temel yaşamsal ihtiyaç olduğunu, dolayısıyla temel bir insan hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor, bir kere ekonomik mal olarak kabul edildikten sonra su hizmetlerinin artık piyasa düzeneğinin bir unsuru haline geleceğini, özellikle düşük gelirli kesimlerin su hizmetlerinden faydalanmasının güçleşeceği endişesini taşıyorlar... Katılmamak mümkün değil. Çok değil, bundan birkaç yıl önce Bolivya’da su hizmetlerinin özelleştirilmesi sonucu yolsul halkın suya erişiminin zorlaşması sonucunda çıkan ayaklanmalar hâlâ hafızalarda...

    Sonuçta su bir insan hakkıdır. Doğru yönetilmeli ve verimli kullanımı sağlanmalıdır...

    2009 Mart ayında Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek olan 5. Dünya Su Forumu öncesinde tartışmalar giderek alevlenirken, konuya TÜSİAD da dün düzenlediği “Sürdürülebilir Su Yönetimi Konferansı” ile dahil oldu. “Bir ülkenin su yönetimi o ülkenin ekonomi, sanayi, çevre, sağlık ve sosyal politikaları ile entegre bir şekilde yürütülmelidir. Maalesef, ülkemizde su kaynaklarımızı etkin bir şekilde kullandığımız ve yönettiğimiz söylenemez. Türkiye’de su hizmetlerine yönelik hukuki ve idari düzenlemeler dağınık bir yapı arz etmekte ve kurumlar arasında bir yetki karmaşası yaratmaktadır. Artan kirlilik ve kısıtlı kaynaklar karşısında yerüstü ve yeraltı su kaynaklarının kalitesinin izlenmesi için sürekli izleme sistemlerinin kurulması gerekir...” diyen TÜSİAD, şebeke suyu hizmetlerinde özel sektör katılımını gündeme taşıdı. Ancak şu konuyu da vurgulayarak: “Şebeke suyu hizmetlerinde özel sektör katılımı, rekabetin tesis edildiği, etkin bir regülasyon rejiminin oluşturulduğu ve düşük gelirli hane halklarının su hizmetlerine erişiminin sağlandığı örneklerde başarılı olmuştur...”

    “Rekabetin tesis edildiği, etkin bir regülasyon rejiminin oluşturulduğu...” Can alıcı sözler bunlar. Ve son derece doğru.. Hemen aklımıza rekabet tesis edilmeden, etkin bir regülasyon rejimi oluşturulmadan özel sektöre açılan yap işlet devret modelli enerji santrallarını getiriyor. Hâlâ davaları süren, arapsaçına dönen bir sektörü... Halkı soyup soğana çeviren bir Aktaş Elektrik vakasını, Kepez Elektrik olayını...

    Dolayısıyla can alıcı bir konu; suyun yönetimi, özel sektörün işin içine girip girmemesi... Su hizmetlerini kurtlar sofrasında meze haline getirmeden önce iyi düşünmek gerekiyor...

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu