YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 19 Ağustos 2008

Bu da Dere Yağması

  • 18.08.2008 Milliyet

    Su Kullanım Hakkı Anlaşması yönetmeliği uyarınca özel sektörle sözleşme imzalanmaya başlanınca, sadece Karadeniz’in üç ilindeki dereler için 426 hidro elektrik santralı projesi geldi. Vatandaş ise korumak için savaşıyor.

    Özel sektör, Türkiye genelinde neredeyse tüm derelere hidroelektrik santrali (HES) kurmak için talip oldu. 2003’de Su Kullanım Hakkı Anlaşması (SKHA) için yönetmelik hazırlayan hükümet, 2007’de satış sözleşmelerini imzalamaya başladı. Ancak doğal hayatın sürdürülebilmesi için gerekli olan can suyunu özel sektörden kimin koruyacağı, inşaat yapılırken çevrenin korunmasına dair verilen taahhütlerin hangi kurumun denetleneceği gibi konuları düzenleyen yönetmeliğin unutulduğunu ortaya çıktı.  Şimdi bölge halkı “suyu bize yetmiyor” dedikleri derelerde yapılacak HES’lere karşı topyekün mücadele başlattı.

    İstanbul, İzmir, Ankara, Trabzon, Rize, Artvin... “Bırakın derelerimiz özgür aksın” pankartı etrafında toplanan binlerce kişi, tulum ve kemençe eşliğinde halay çekip, kurulduğu coğrafyayı kurutacağı söylenen HES’lere karşı mücadele ediyor. 40 yıl beklediği Karadeniz Sahil Yolu’nu sorgulamamış olmanın bedelini, kumsalını kaybederek ödeyen Karadenizli, santrallere karşı karşı tedbirli davranıyor. Karadeniz’in doğusunda, “Derelerin Kardeşliği Platformu” adı altında örgütlenen halk, dere başlarında sopayla nöbet tutuyor. Peki neler oluyor derelerde?

    Ölçümde öğrendiler

    Hükümet, Devlet Su İşleri (DSİ) ve tüzel kişiler arasında hidro enerji üretim tesisleri kurulması ve işletilmesi amacıyla imzalanan su kullanım anlaşmasının usul ve esaslarını, Haziran 2003’te hazırlanan yönetmelikle belirledi. 2007’de, tüzel kişiler hazırladıkları projeleri DSİ’ye sundu. Fizibilite raporları DSİ bölge müdürlükleri tarafından incelendi ve Genel Müdürlüğe gönderildi.

    Fizibilite raporunu onaylatan özel sektör, DSİ ile SKHA imzaladı. Karadenizli, deresine HES yapılacağını, tarlasında ölçüm yapan görevlileri görünce öğrendi. İş makineleri, vadideki ağaçları önüne katarak ilerlemeye başlayınca da çevrenin katledildiğini gören vatandaş valiliğin ve DSİ’nin kapısına dayandı.

    Unutulan yönetmelik

    DSİ yetkilileri, fizibilite raporunu şeklen imzalamaktan başka yetkilerinin olmadığını belirtti. Durum, DSİ Genel Müdürlüğü’ne bildirildi. Genel Müdürlük, SKHA imzalandıktan sonraki sorumluluk ve yetkinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) veya Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nda olduğunu söyledi. Ne bakanlık ne de EPDK, yetki ve sorumlulukların nerede başlayıp nerede bittiğini bilmiyordu.

    Vatandaş “Özel sektör suyu keser dereleri kurutursa, buralardaki canlı hayatı kim koruyacak?”, valilikler de “Fizibilite raporuna uyulup uyulmayacağını kim denetleyecek?” sorularına yanıt ararken, Bakanlığın, kontrol yönetmeliği hazırlamayı unuttuğu ortaya çıktı.

    Gelen uyarılar üzerine Bakanlık, çok başlılığı ortadan kaldırıp yönetmelik hazırlama arayışına girdi. Ancak bu arada özel sektör, DSİ-EİE’nin geliştirdiği 726 projeye talip olmuş, 1127 proje de kendisi hazırlayıp sunmuştu. Artvin, Trabzon, Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Trabzon ve Rize DSİ Bölge Müdürlükleri sınırlarındaki dereler üzerinde 426 HES projesi bulunuyordu. Bu projenin 42’sinin inşaatı da başlamıştı. Yani geç kalınmıştı.

    Hatta UNESCO tarafından Türkiye’nin ilk biyosfer rezervi olarak koruma altına alınan Camili’nin (Macahel) deresi bile satılmış ve üzerinde de HES inşaatı başlatılmıştı. Yalnızca Artvin dereleri üzerinde 106 proje, Rize dereleri üzerinde ise 64 HES projesi vardı.

    Sonuçta, ÇED Yönetmeliği değiştirildi ve büyüklüğüne küçüklüğüne bakılmadan her HES için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu hazırlanması istendi. Ancak bu karar çıktığında, neredeyse Türkiye genelindeki tüm barajlar için proje geliştirilmişti.

    Mahkemeye başvuruldu

    Çevre ve Orman Bakanlığı’nın, 4 Nisan 2008’de Rize İli Fındıklı ilçesindeki Çağlayan (Abu) Deresi üzerinde kurulması planlanan Paşalar Regülatörü ve HES’e ilişkin, ÇED raporunu “olumlu” bulması üzerine vatandaşlar mahkemeye başvurdu. Diğer HES’lere de itiraz için hukuk yolu kullanılmaya başlandı ancak vatandaş bununla yetinmedi ve hemen her hafta birkaç ilçede ve vadide eylem yapmaya başladı.

    Yetkililer, “Küçük HES’ler doğaya zarar vermez, değirmen gibi” diyor ancak Karadenizli, vadi kurur gerekçesiyle geçit vermiyor. Özel sektörün hazırladığı fizibilite raporlarında, “doğal hayatın sürdürülebilirliği açısından derelere can suyu bırakılacak deniliyor” ama can suyunun miktarı belirtilmiyor. DSİ yetkilileri, “Bu miktarı devlet belirleyecek, bu teminatın daha ötesi var mı?” diyor. Halk ise, ticari işletme söz konusu olduğunda gelecek için kaygı duyuyor.

    DSİ yetkilisi uyarıyor: Su savaşları başlar

    Karadeniz’de görevli bir DSİ yetkilisi şöyle diyor: “Bir takım mühendisler, kuru dereler üzerinde de HES projesi geliştirmiş ve özel sektöre satmış. İlkbaharda derelerin debisi yüksek ancak yazın kuru sayılacak kadar debi düşüyor.
    Dereler kuruyunca, HES işletmecileri suyu kaynağından toparlayacak ve can suyunu da keserek elektrik üretmeye başlayacak. Bu vadiler kurumaya başlayınca işte o zaman su savaşları başlayacak, silahlar konuşacak. Ayrıca, küresel ısınmanın da etkisini dikkate alırsak dereler HES çöplüğüne dönüşür. Batık bankalar gibi suyu kurumuş batık HES’ler oluşur.”

    ‘Sular bize yetmiyor’

    Artvin’in Şavşat ilçesi Papart Vadisi üzerindeki dereye 3 ayrı HES izni verildi. Çiçeklerin ve kelebeklerin yarattığı renk cümbüşünün yaşandığı Papart Vadisi, yağmur ormanları niteliğinde olduğu için koruma altında. Papart Deresi, üzerinde bulunan 17 mahallenin tarlasını besliyor.

    Vatandaşlar, “Yaz kuraklığında derenin suyunun gücü ancak 3-4 mahalleyi besleyebiliyor, diğer köyler yayladan su getirmenin yollarını arıyor. Su bize yetmezken, HES nasıl çalışır?” diye soruyor.

    ‘Sopayla kovaladık’

    Mısırlı Mahallesi meydanında toplanan kadınları, eylem çağrısı yaparken bulduk. Meydanda, çoğunluğu memur olan erkeklere seslenen Fatma Çapkun, “Kiminiz ‘devletin memuruyuz’ diyor, kiminiz ‘iş imkânı sağlanacak’ deyip sesini çıkarmıyor. HES’leri yapanlar size ancak inşaat süresince iş verir. Sonra hem işi hem suyunuzu kaybedersiniz” diyor.
    “Devlet yapmak isterse yapar” diyen erkeklere, “Devlet biziz. Biz olmazsak devlet de olmaz” diye de tepki gösteriyor.
    Lale Altun ise “Meyvelerimiz çürüyor. Meyve ve süt fabrikası istiyoruz. Bizi yaşadığımız topraklardan sürmesinler” diyor.
    66 yaşındaki Emine Yılmaz da “Müteahhidin adamlarını sopayla kovaladım. Jandarmayla gelip bizi götürmek istedi ve ‘Siz Gürcü hareketi mi başlatıyorsunuz?’ dedi. Biz devletimize değil santrale karşıyız” diye konuşuyor.

    Her yerde eylem var

    Papartlı kadınlar erkekleri ikna ederek üç gün sonra Artvin merkezde, çoluk çocuk halay çekerek eylem yaptı. Eylem İkizdere, Fındıklı, Çayeli, Borçka, Ardanuç ve daha birçok yerde sürüyor. Direniş için platform kuran yerlerden biri de Fındıklı. Fındıklı Derelerini Koruma Platformu, HES kurulacak bölgelere bilim insanlarından oluşan heyet götürdü. Bilim insanları incelemeler sonrasında, “HES’lerle doğal denge bozulacaktır” açıklamasını yaptı.

    20 HES planlanan Çayeli ve 16 HES planı bulunan İkizdere Vadisi halkı da eylemde. Giresun’da ise dereler şimdiden kurutulmuş. Vatandaş orda da tepkili.

    ‘Niye katliam yapılıyor?’Derelerin Kardeşliği Platformu adına Avukat Remzi Kazmaz öfke içinde soruyor:
    “Neden bu binde 4 gibi çok düşük elektrik üretimi için bu dünya cenneti vadiler yok ediliyor? Niçin dere yataklarına bırakılacak su miktarını santralleri yapan şirketler belirliyor?”

    http://www.milliyet.com.tr/Guncel/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&Kategori=guncel&ArticleID=979636&Date=18.08.2008&b=Bu%20da%20dere%20yağması&ver=08

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu