24.07.2008 Radikal
ANTALYA - İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, küresel ısınma nedeniyle Hint Okyanusu’ndan Akdeniz’e ve Türk sularına yabancı canlıların girdiğini belirtti. Prof. Dr. Öztürk, bunların takip edilmesi, Akdeniz’in petrol taşımacılığında yeni bir döneme girilmesi nedeniyle de bölgede petrol kirliliğine karşı "Acil Müdahale Eylem Planı" oluşturulması gerektiğini söyledi.
Akdeniz’de Suriye, Lübnan, Mısır ve Kıbrıs uluslararası sularında araştırma yapan İÜ Su Ürünleri Fakültesine ait Yunus-S isimli araştırma gemisi, Antalya Limanı’nı ziyaret etti. Deniz Ticaret Odası Antalya Şubesinde basın toplantısı düzenleyen İÜ Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Akdeniz’deki araştırma çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Finike Çukurunda araştırma yapacak
Prof. Dr. Öztürk, bundan sonraki çalışmalarını Antalya’nın Finike ilçesinin 60 mil açığında yer alan 2 bin 600 metre derinlikteki aktif fay hattı bulunun Finike Çukuru ile Kalkan’ın 70 mil açığında sürdüreceklerini, daha sonra Rodos Çukuru’nu ve Marmaris yolunu takip edip Ege’ye çıkacaklarını bildirdi.
Yunus-S Araştırma gemisindeki 20 kişilik ekiple 15 gündür Akdeniz’de çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Öztürk, Türkiye’de ilk kez Akdeniz’de uluslararası sularda araştırma yapıldığını kaydetti. Akdeniz’de oluşturulan "Münhasır Ekonomik Bölge"nin Türkiye’ye kapatılmak istendiğini ifade eden Prof. Dr. Öztürk, bu bölgede Türkiye’ye çok küçük bir alan teklif edildiğini, ancak Türkiye’nin bunu kabul etmediğini vurguladı.
Münhasır Ekonomik Bölge’de hem canlı, hem cansız kaynakların korunması ve işletilmesi ile ülkelerin nüfuz alanının çok önemli olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Öztürk, şöyle konuştu: "Akdeniz’de oluşturulan Münhasır Ekonomik Bölge’de canlı kaynaklar balık, balina yunus ve aklınıza ne gelirse korunması ile petrol ve maden gibi cansız kaynakların korunması ve işletilmesi çok önemli. Türkiye dışındaki ülkeler, bu alanlarda 200 millik alanda hak ilan ederler. Akdeniz’in yeni durumu budur. Bunu tetikleyen mekanizma AB’dir. AB buralarını Avrupa suları olarak ilan etmiştir. Fakat AB’nin Avrupa suları ilan ettiği alanlar, Türkiye’nin tanımadığı alanlardır. Dolayısıyla bizim açımızdan Avrupa suları, sınırları ve tanımları olmayan, şimdilik bilinmeyen alanlardır. AB’ne girecek Türkiye’nin bu alanlarda da hakkı olmalıdır. Hem balıkçılık ve seyri sefer, hem balıkçılık ve hem de petrol kaynakları açısından."
"Türkiye kıyılarına giren 33 balık türü var"
Küresel ısınmaya bağlı olarak Süveyş Kanalı’ndan Akdeniz’e giriş yapan canlılar ve vereceği zararlar ile diğer zararlıların bilinmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Öztürk, şöyle devam etti: "Küresel ısınma nedeniyle Hint Okyanusu’ndan Akdeniz’e gelen canlılar var. Zehirli balıklar var. Bu balıkların iyice incelenmesi gerekir. Halkımızın bu balıkları yememesi lazım. Vatandaşlara yönelik bu konuda kampanyalar başlatılmalı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğünün takip etmesi lazım. Akdeniz’in Türkiye kıyılarına giren 33 balık türü var. Küresel ısınmayı ve sonuçlarını kabul etmek zorundayız. Küresel ısınmaya bağlı olarak yeni organizmalar oluşuyor. Akdeniz’de Türkiye ekonomisi için çok önemli olan orkinos balıklarının yumurta ve lavraları önemli. Araştırmamızda Türkiye karasuları için önemli olan Kaşalot balinaları var. Bunları çok iyi değerlendirmeliyiz. Eko turizm için çok önemli. Kısacası denizlerimizde ne olup bittiğini öğrenmek çok önemli."
Deniz anası salgını
Küresel ısınmaya bağlı olarak geçen yıl İspanya ve İtalya kıyılarında deniz anası salgını yaşandığını, bu nedenle bu ülkelerin plajlarında turistik tesislerde kaos olduğunu belirten Prof. Dr. Öztürk, küresel ısınma nedeniyle Akdeniz sularına zehirli balıkların da girdiğini söyledi.
Petrol kirliliği acil müdahale eylem planı
Türkiye’de Bakü-Ceyhan Petrol Boru hattı da dahil olmak üzere Akdeniz’de ’Petrol Tanker Hattı’ olduğuna işaret eden Prof. Dr. Öztürk, bunun Akdeniz’de ciddi bir petrol kirliliğine yol açabileceğini bildirdi.
Prof. Dr. Öztürk, bu nedenle Türkiye’nin, Akdeniz’deki karasularında petrol kirliliğini bir an önce tespit etmesi, petrol kirliliğine karşı acil müdahale planı hazırlanması gerektiğini belirtti.
Denizlerde bakteri miktarının da mutlaka araştırılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Öztürk, Karadeniz’in oldukça kirli olduğunu savundu. Türkiye’de diğer sahillerin de kirli olduğunu bildiren Prof. Dr. Öztürk, "Denizlerimizin, kıyılarımızın kirlenmesini önlemek ve korunması için ne yazık ki valilikler ve İl Kontrol Müdürlüklerinin yaptıkları çok çok yetersiz. Son zamanlarda bizim yüzümüzü kızartacak durumlar yaşandı" dedi.
Balık türlerinde azalma
Yunus-S Gemisi araştırma ekibinde yer alan İÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülşen Altuğ da Uluslararası Atlantik Koruma Kurulu’nun aldığı tedbirlere rağmen Akdeniz’de orkinos balığı stoklarının azaldığını bildirdi. Aşırı orkinos avcılığının yaşandığını belirten Doç. Dr. Altuğ, sürdürülebilir balıkçılığın yapılması gerektiğini, aksi takdirde bu balık neslinin tehlikeye gireceğini vurguladı.
Akdeniz’de aşırı avlanma nedeniyle orkinos, uskumru, mersin ve kılıç balığı stoklarının da azaldığını ve neslinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını ifade eden Doç. Dr. Altuğ, şunları kaydetti: "Akdeniz’de orkinos, uskumru, mersin ve kılıç balığı, Karadeniz’de, hamsi, palamut, lüfer, stokları çok azaldı. Bu yıl Karadeniz’de yapılan balıkçılıkta, hamsi, palamut, lüfer, çok çok az oldu. Bizim balıkçılığımızın ana girdisini hamsi ve palamut oluştururken stoklarda ciddi bir azalma söz konusu. Bu azalma sadece aşırı avcılık değil, Karadeniz’deki kirlilikten de kaynaklanıyor."
Araştırma ekibinde bulunan diğer uzmanlar da küresel ısınmaya bağlı olarak Süveyş kanalından Akdeniz’e değişik tür balıklarının geldiğini, buradan da Türkiye’nin Akdeniz sahillerinden Ege ve Karadeniz’e doğru ulaştığını belirttiler. Hint Okyanusundan Akdeniz’e gelip buradan Ege, Marmara ve Karadeniz’e ulaşan bu balık türlerinin bu denizlerdeki yerleşik balık türlerini de tehlikeye soktuğunu ifade eden uzmanlar, bunun, balık stoklarının düşmesine, uskumru ve lüferin azalmasına neden olduğunu kaydettiler. Uzmanlar, Ege, Marmara ve Karadeniz’deki balık türlerinin, Hint Okyanusundan gelen balık türlerinin baskısı altında olduğunu ifade ettiler. (aa)
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&ArticleID=890102&Date=25.07.2008&CategoryID=85
COP29, iklim krizine karşı verilen sözlerin ötesine geçip, bu taahhütlerin nasıl finanse ve için...
Kara Rapor 2024’e göre, Türkiye’de nüfusun %92’sinden fazlası Dünya Sağlık Örgütü standartlarının...
2040'a kadar sera gazı emisyonlarını %90 azaltmayı hedefleyen AB, iklim değişikliğiyle küresel öncü...
Erasmus AI, iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sağlamak amacıyla geliştirilen ve bu alanda ilk...
İklim dengesi için okyanus akıntısının çöküş riskini azaltmak adına karbon salımını azaltmalı,...
Japonya'nın en yüksek zirvesi Fuji Dağı, iklim değişikliğinin etkisiyle bu yıl karla kaplanmadan en...
Araştırmalara göre, 2023’te kara ekosistemleri neredeyse hiç karbon emmedi ve bu çöküş, küresel çok...
TSKB, depremden etkilenen firmaların yeşil yatırımlarını desteklemek...
TSKB, Hollanda merkezli bağımsız veri şirketi Equileap tarafından yer...
Çevre için 5 basit öneri
Çevreci yaklaşımlar sayesinde dünyanın daha iyi bir yer halini alması mümkün.
Daha iyi bir dünya için yapay zekâ
Çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakabilmek için teknolojiden nasıl yararlanırız?
Enerji Verimliliği
Enerji verimliliği projelerini destekleyerek dünyanın geleceğine yatırım yapıyoruz.
Kutup ayılarının nesli tükeniyor mu?
Kuzey Kutbu'nda deniz buzlarının hızla erimesi, kutup ayılarının neslinin 80 yıl içinde tükenmesine yol açabilir.
"cevreciyiz.com Türkiye’nin sürdürülebilir bankası TSKB tarafından desteklenmektedir. "
Copyright © 2013