YUKARI

Sürdürülebilir Kalkınma

Yazar: Editör | Eklenme Tarihi: 30 Ekim 2014

Kaynak verimliliği ile daha çok üretim, daha az tüketim

  • İhtiyaçların artarken kaynakların sınırlı kalmaya devam ettiği dünyada kaynak verimliliğinin önemi her geçen gün artıyor.

    Dünya nüfusu ve yaşam standartlarının artmasıyla tüketim de kaçınılmaz şekilde yükseliyor. 20. yüzyılda dünyada ekonomik büyüklük 23 kat, nüfus ise 4 kat arttı. Bu gelişmeler, fosil yakıt tüketiminde 12, su tüketiminde 9 ve maden tüketiminde 8 kat artışa neden oldu. İhtiyaçlar neredeyse sonsuz şekilde artarken kaynaklar sınırlı kalmaya devam ediyor. Biz daha çok fosil yakıt veya su tüketmeye ihtiyaç duyarken yeryüzünün derinliklerindeki cevherler veya su kaynakları bizim ihtiyacımıza cevap verecek şekilde kendi kendine artmıyor. Dahası, doğal kaynaklara ulaşmak giderek daha zor ve maliyetli hale geliyor. İşte tüm bu nedenlerden dolayı “kaynak verimliliği” kavramı sürdürülebilir kalkınma açısından büyük önem taşıyan bir konu olarak öne çıkıyor.

    Kaynak verimliliği; hammadde, enerji ve su gibi sınırlı ve tükenebilir kaynakların daha verimli kullanılması yoluyla daha fazla değer yaratılması olarak tanımlanıyor. Kaynakların daha verimli kullanılmasıyla şirketler maliyetlerini düşürürken, israfın önlenmesi ve çevreye zarar veren sera gazı emisyonlarının azaltılması gibi katkılar da sağlanıyor. Sanayide yaratılan kaynak verimliliği, çevreye olumlu etkiler sağlarken, rekabet gücünü de artırıyor.

    Kaynak verimliliği ilk etapta doğal kaynaklarla ilgili gibi görünüyor fakat bu kavramı daha geniş kapsamlı düşünmek gerekiyor. Geleneksel anlamda üretim yapan bir fabrikadaki su tüketimini azaltmak kaynak verimliği açısından tabii ki doğru bir adım. Bununla beraber, bir teknoloji firmasının üretim tesislerinde su kaçaklarını ölçmek için tasarlayacağı bir yazılım, çok daha başarılı kaynak verimliliği projelerinin kapısını aralayabiliyor. Keza elektrikle çalışan otomobiller, fosil yakıtlara bağımlılığın azalması açısından bir dönüm noktasını ifade ediyor. Bununla beraber araç paylaşım platformları daha çok kişinin daha az kaynak tüketmesi konusunda önemli bir alışkanlık değişimi anlamına geliyor.

    Bu anlamda dünyaya baktığımızda, farklı sektörlerde öne çıkan pek çok yeni kaynak verimliliği uygulamasına rastlamak mümkün:

    ● Hızlı tüketim sektörü yeşil ürünler geliştiriyor ve hem tasarruf hem de çevre koruma anlamında ambalajlama konusuna özel önem gösteriyor. Tedarik zinciri de kaynak verimliliği açısından kilit konumda yer alıyor.

    ● Perakendeciler mağazalarını daha enerji dostu şekilde yeniden tasarlıyor. Bir AVM’nin doğru yalıtım, aydınlatma ve tesisat çözümleriyle yapacağı enerji ve su tasarrufu neredeyse bir üretim tesisinin yapacağı tasarrufla yarışıyor.

    ● Bankalar sürdürülebilir işletmelere ve yeşil teknolojilere yatırım yapıyor. İster dev projelerin finansmanı, ister mikro kredi seçenekleri olsun; kaynak verimliliğini ön planda tutan işletmelerin desteklenmesi ekonomiyi de dönüştürüyor.

    ● Belediyeler, altyapı, ulaşım, çöp, enerji ve su gibi hizmet başlıklarında kaynak verimliliğini ön planda tutacak şekilde uzun vadeli yatırımlar yapıyor. Böylece geleceğin sürdürülebilir kentlerinin temeli atılmış oluyor.

    Mimariden altyapıya, dev fabrikalardan şehirciliğe kadar pek çok alanda kaynakların verimli kullanılması Sürdürülebilirliğin 3 Altın Kuralı ile mümkün hale geliyor:

    Azaltmak
    Kullanılan değerli kaynakların azaltılması ve yerine alternatif kaynaklar bulunması.

    Yeniden kullanmak
    Hammadde ve enerjinin yeniden kullanılması, üretim esnasında ortaya çıkan ısı enerjisinin elektriğe dönüştürülmesi.

    Geri dönüştürmek
    Üretim esnasında ortaya çıkan atıkların dönüştürülmesi.

    Bu yazı Dünya gazetesinin TSKB katkısıyla hazırlanan Sürdürülebilir Vizyon köşesinde yayımlanmıştır. 

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu