YUKARI

Sürdürülebilir Kalkınma

Eklenme Tarihi: 15 Temmuz 2025

Sürdürülebilirlikte son 10 yılın özeti

  • Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşabilmek için yapısal reformlara ihtiyaç var

    Birleşmiş Milletler’in 2015 yılında kabul ettiği Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (Sustainable Development Goals - SDGs), yoksulluğun sona erdirilmesinden iklim kriziyle mücadeleye, toplumsal eşitlikten ekonomik büyümeye kadar geniş bir yelpazede insanlık için ortak hedefler ortaya koydu. Aradan geçen 10 yılda, bu amaçlara ulaşma yolunda önemli adımlar atılsa da Sürdürülebilir Kalkınma Raporu 2025 (Sustainable Development Report 2025) verileri, küresel ilerlemenin ciddi ölçüde yavaşladığını ve bazı alanlarda geriye gidiş yaşandığını ortaya koyuyor. Rapora göre; dünya genelinde yalnızca yüzde 17 oranında hedefin 2030 yılına kadar gerçekleşmesi ön görülüyor. Bu rakam, sürdürülebilirlik hedeflerinin karşı karşıya olduğu yapısal sorunları ve küresel sistemdeki tıkanıklıkları gözler önüne seriyor. Özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşanan finansal kısıtlar, jeopolitik istikrarsızlıklar, iklim krizinin etkileri ve teknolojik uçurumlar, ilerlemenin önündeki başlıca engeller olarak öne çıkıyor.

    Küresel amaçlara detaylı bakış: 17 hedefin 2025 göstergeleriyle analizi

    Birleşmiş Milletler’in belirlediği 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı, insan haklarından çevresel sürdürülebilirliğe, toplumsal eşitlikten ekonomik kalkınmaya kadar pek çok alanı kapsayan bir çerçeve sunuyor. Sustainable Development Report 2025 bu 17 amacı güncel göstergelerle değerlendiriyor.

    Amaç 1: Yoksulluğa son

    Sürdürülebilir Kalkınma Raporu 2025, aşırı yoksulluğun birçok ülkede yeniden yükselişe geçtiğini ortaya koyuyor. Pandemi sonrası toparlanamayan ekonomiler, yüksek borç yükü ve yetersiz sosyal destek mekanizmaları, özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde yoksulluğu yapısal bir hale getirdi. Sahra Altı Afrika ve bazı Asya ülkelerinde yoksulluk oranları yüzde 40’ın üzerine çıkarken, bu alandaki ilerleme, durma noktasına geldi. Bununla birlikte, sosyal yardım programlarını güçlendiren Nepal, Bangladeş ve Benin gibi ülkeler kısmi iyileşmeler sağlayarak olumlu örnekler sundu. Küresel düzeyde ise hedefin 2030’a kadar yakalanması oldukça düşük bir olasılık olarak değerlendiriliyor.

    Amaç 2: Açlığa son

    Rapora göre, açlık ve yetersiz beslenme alanında da küresel gidişat olumsuz. Tarımsal üretim, iklim değişikliği, kuraklık ve savaşlar nedeniyle pek çok bölgede kesintiye uğradı. Bu durum, hem gıda güvencesini zayıflattı hem de çocuklarda yetersiz beslenmeye yol açtı. Aynı zamanda sağlıksız beslenme eğilimlerinin artmasıyla birlikte obezite oranlarında da ciddi bir yükselme gözlemleniyor. Sürdürülebilir tarım uygulamaları ve küçük çiftçilere yönelik destek politikaları bazı ülkelerde olumlu sonuçlar vermiş olsa da, dünya genelinde açlığın sona erdirilmesine yönelik ilerleme hem yavaş hem de kırılgan durumda.

    Amaç 3: Sağlıklı ve kaliteli yaşam

    Rapor, sağlık alanındaki bazı temel göstergelerde ilerleme kaydedildiğini ortaya koyuyor. Özellikle 5 yaş altı çocuk ölümlerinde ve yenidoğan ölümlerinde azalma dikkat çekiyor. Ancak bu olumlu tabloya rağmen küresel ölçekte sağlık hizmetlerine erişim hâlâ eşitsiz. Düşük gelirli ülkelerde kamu sağlığı sistemleri kırılgan, altyapı eksiklikleri ciddi boyutta. Ayrıca pandemi sonrası sağlık bütçelerinde yaşanan kısıtlamalar, temel sağlık hizmetlerinde bile aksamalara yol açıyor. Uluslararası kalkınma finansmanının azalması ise özellikle bu ülkelerdeki ilerlemeyi tehdit eden önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.

    Amaç 4: Nitelikli eğitim

    Eğitim, sürdürülebilir kalkınmanın temel taşı olarak değerlendiriliyor ve rapor bunu açıkça vurguluyor. Birçok ülke eğitime yapılan yatırımla olumlu sonuçlar elde ederken, düşük gelirli ülkelerde kaliteli eğitime erişim hâlâ ciddi bir sorun. Dijital eşitsizlikler, özellikle uzaktan eğitim süreçlerinde belirginleşti. Öğretmen açığı, fiziki altyapı eksiklikleri ve cinsiyete dayalı eğitim eşitsizliği, ilerlemenin önündeki başlıca engeller arasında. Öte yandan, eğitime yapılan her 1 dolarlık yatırımın yaklaşık yüzde 20 oranında yıllık getiri sağladığı verisi, bu alandaki yatırımların ne denli stratejik olduğunu gösteriyor. Ancak bu potansiyelin gerçeğe dönüşebilmesi için, kamu finansmanı ve küresel dayanışmanın artırılması gerekiyor.

    Amaç 5: Toplumsal cinsiyet eşitliği

    Toplumsal cinsiyet eşitliği hedefinde bazı yapısal ilerlemeler kaydedilmiş olsa da genel tablo hâlâ yetersiz. Kadınların siyasi temsiliyet oranları ve üst düzey yönetim pozisyonlarına erişimi sınırlı düzeyde. Rapor, birçok ülkede kadınların hâlâ temel hak ve hizmetlere eşit şekilde erişemediğini, cinsiyet temelli şiddetin ise yaygınlığını koruduğunu ortaya koyuyor. Ek olarak, bakım emeğinin büyük ölçüde kadınlar tarafından üstlenilmesi, kadınların iş gücüne katılımını ve ekonomik bağımsızlığını olumsuz etkiliyor. Yerel ve küresel ölçekte yasal reformlara rağmen uygulama eksiklikleri bu alandaki ilerlemeyi sınırlayan temel sorunlardan biri olarak öne çıkıyor.

    Amaç 6: Temiz su ve sanitasyon

    Güvenli suya ve sanitasyon hizmetlerine erişim konusunda kaydedilen ilerlemeye rağmen, milyarlarca insan hâlâ temel su hizmetlerinden yoksun durumda. Rapor, özellikle kırsal bölgelerde yaşayan nüfusun ve düşük gelirli ülkelerin, temiz suya erişimde ciddi eşitsizliklerle karşılaştığını vurguluyor. Aynı zamanda şehirleşmenin artmasıyla birlikte su kaynakları üzerindeki baskı da yoğunlaşıyor. Altyapı yatırımlarının yetersizliği ve sürdürülebilir su yönetimi eksikliği, bu alandaki kazanımların kırılganlığını artırıyor. İklim değişikliğiyle birlikte su kıtlığı riskinin büyümesi ise bu hedefin geleceği açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.

    Amaç 7: Erişilebilir ve temiz enerji

    2025 raporu, elektrik erişiminin son yıllarda dünya genelinde kayda değer biçimde arttığını gösteriyor. Ancak bu ilerleme, tüm ülkeler için eşit değil. Düşük gelirli bölgelerde milyonlarca insan hâlâ güvenilir enerji kaynaklarından yoksun. Özellikle Sahra Altı Afrika ülkelerinde enerji altyapısı kırılgan ve yatırım ihtiyacı yüksek. Öte yandan, yenilenebilir enerjiye geçişte hızlanma gözlemlense de, bu geçişin ölçeği hâlâ hedeflerin çok gerisinde. Yatırımların çoğu yüksek gelirli ülkelerde yoğunlaşırken, temiz enerji finansmanına erişimi olmayan ülkelerde fosil yakıtlara bağımlılık devam ediyor. Enerjiye erişimdeki eşitsizlik hem ekonomik kalkınma hem de iklim hedefleri açısından ciddi bir risk olarak değerlendiriliyor.

    Amaç 8: İnsana yakışır iş ve ekonomik büyüme

    İstihdam ve ekonomik büyüme alanında ilerleme ülkeden ülkeye değişkenlik gösteriyor. Rapor, bazı ülkelerde genç işsizliğinin yüksek seviyelerde kaldığını, iş gücü piyasalarının ise pandemiden sonra tam anlamıyla toparlanamadığını ortaya koyuyor. Ayrıca gelir artışı sağlansa bile bu büyümenin geniş kitlelere eşit dağılmadığı gözlemleniyor. Enformel sektörde çalışanların haklara erişimi sınırlı; sosyal güvenlik ve iş güvencesi eksikliği ciddi sorun yaratıyor. Bununla birlikte, dijitalleşme ve yeşil ekonomi yatırımları bazı bölgelerde yeni iş alanları yaratsa da bu dönüşümden kimlerin faydalandığı hâlâ eşitsiz. İş gücü piyasasında kapsayıcı büyüme ve onurlu çalışma koşulları hâlâ büyük bir açık olarak karşımızda duruyor.

    Amaç 9: Sanayi, yenilikçilik ve altyapı

    Rapor, dijital altyapıya erişimdeki iyileşmelerin özellikle gelişmekte olan ülkelerde olumlu etkiler yarattığını ortaya koyuyor. Mobil genişbant ve internet kullanım oranları artarken, teknolojiye dayalı yenilikçilik bazı bölgelerde sanayi üretimini destekler hâle geldi. Bununla birlikte, altyapı yatırımları ülkeler arasında büyük farklılık gösteriyor. Düşük gelirli ülkelerde sanayi temelli büyüme yavaş ilerliyor; araştırma-geliştirme harcamaları ise oldukça sınırlı. Sürdürülebilir altyapı yatırımlarına yönelen ülkelerde olumlu dönüşümler yaşansa da bu yatırımların çoğu hâlâ yüksek gelirli ülkelerde yoğunlaşıyor. Uçurumun daraltılabilmesi için küresel düzeyde teknoloji transferi ve uzun vadeli kalkınma finansmanına erişim şart görünüyor.

    Amaç 10: Eşitsizliklerin azaltılması

    2025 raporu, ülkeler içi ve ülkeler arası gelir eşitsizliğinin sürdüğünü ve bazı bölgelerde daha da derinleştiğini vurguluyor. Özellikle göçmen topluluklar, kadınlar, gençler ve kırsal bölgelerde yaşayan gruplar ekonomik ve sosyal fırsatlara erişimde ciddi engellerle karşılaşıyor. Ulusal düzeyde uygulanan sosyal koruma politikaları bazı ülkelerde olumlu etki yaratsa da bu politikaların kapsamı ve kalıcılığı konusunda ciddi farklar var. Öte yandan, uluslararası eşitsizlikler de dikkat çekici: Yüksek gelirli ülkeler kalkınma finansmanından en fazla payı alırken, gelişmekte olan ekonomiler yeterli kaynağa erişemiyor. Eşitsizliklerin azaltılması için sadece gelir dağılımı değil; haklara erişim, temsil ve katılım konularında da yapısal dönüşüm gerekiyor.

    Amaç 11: Sürdürülebilir şehirler ve topluluklar

    Kentsel nüfusun hızla artmasıyla birlikte, şehirlerin karşı karşıya olduğu sorunlar daha da karmaşık bir hâl alıyor. Rapor, konut krizinden toplu taşımaya, hava kalitesinden altyapı eksikliklerine kadar pek çok başlıkta ilerlemenin sınırlı kaldığını gösteriyor. Özellikle düşük gelirli ülkelerde hızlı şehirleşme plansız yapılaşmayı ve hizmetlere erişimde ciddi eşitsizlikleri beraberinde getiriyor. Bazı ülkelerde afet riski altındaki bölgelerde yaşayan kişi sayısı artarken, sürdürülebilir şehir planlaması konusundaki yetersizlik dikkat çekiyor. Olumlu örnekler arasında ise yerel yönetimlerin katılımcı şehircilik uygulamalarıyla halkla birlikte çözüm üretmeye çalıştığı projeler yer alıyor. Ancak genel görünüm, bu hedefte yapısal ve çok paydaşlı çözümlere ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyor.

    Amaç 12: Sorumlu tüketim ve üretim

    Sorumlu tüketim ve üretim hedefi, en fazla ihmal edilen alanlardan biri olmaya devam ediyor. Rapor, doğal kaynakların aşırı tüketimi, atık üretiminin kontrolsüz artışı ve sürdürülemez tüketim kalıplarının özellikle yüksek gelirli ülkelerde ciddi uluslararası dışsallıklara neden olduğunu vurguluyor. Avrupa ülkeleri bu konuda yüksek sorumluluk taşıyan grupta yer alıyor. Çünkü üretim-tüketim döngüleri yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal eşitsizlikleri de derinleştiriyor. Döngüsel ekonomi ve kaynak verimliliği alanındaki girişimler umut verici olsa da hâlâ yaygınlaşma aşamasında. Bu hedefin başarısı hem bireysel tüketim alışkanlıklarının hem de özel sektör üretim modellerinin köklü biçimde değişmesine bağlı.

    Amaç 13: İklim eylemi

    İklim krizine karşı küresel tepkiler yetersiz kalmaya devam ediyor. Rapor, mevcut politika ve uygulamaların 2030 hedefleriyle uyumlu olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Sera gazı emisyonları düşmek bir yana, birçok ülkede hâlâ artış gösteriyor. Aşırı hava olayları, kuraklıklar, seller ve orman yangınları artık istisna değil, yeni norm haline gelmiş durumda. Özellikle iklimden en fazla etkilenen ülkeler, bu krize karşı hem finansal hem de teknik kaynaklara erişim açısından büyük dezavantaj yaşıyor. Buna rağmen, yüksek gelirli ülkelerin küresel iklim finansmanındaki sorumluluklarını yerine getirmediği belirtiliyor. Mevcut eğilimler devam ederse, 1.5°C eşiğine ulaşılmadan önce bile çok sayıda bölge yaşanabilirliğini yitirme riskiyle karşı karşıya kalabilir.

    Amaç 14: Sudaki yaşam

    Okyanuslar ve deniz ekosistemlerinin korunması konusunda ilerleme oldukça sınırlı. Rapor, aşırı avlanma, deniz kirliliği ve kıyı tahribatı gibi faktörlerin, deniz biyolojik çeşitliliği üzerinde ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguluyor. Özellikle plastik atıklar ve kimyasal kirleticiler, deniz canlıları üzerinde yıkıcı etkiler yaratıyor. Birçok ülkede deniz koruma alanlarının yetersizliği, bu alanların uygulanmasında zayıf denetim ve kıyı topluluklarının bu sürece yeterince dahil edilmemesi, hedefin başarısını doğrudan etkiliyor. Ayrıca iklim değişikliği nedeniyle artan okyanus sıcaklıkları ve asitlenme, mercan resifleri başta olmak üzere deniz yaşamının temel yapı taşlarını tehdit ediyor. Bu hedefte kayda değer bir ilerleme sağlanabilmesi, güçlü yasal düzenlemeler ve etkili deniz yönetimi stratejilerinin uygulanmasına bağlı.

    Amaç 15: Karasal yaşam

    Karasal ekosistemlerin korunması ve sürdürülebilir kullanımı konusunda dünya genelinde ilerleme yetersiz. Rapor, ormansızlaşma, arazi bozulumu ve biyolojik çeşitliliğin kaybı gibi alanlarda bazı göstergelerde ciddi gerileme yaşandığını ortaya koyuyor. Kırmızı Liste Endeksi geriye gidiyor; yani türlerin yok olma riski artıyor. Tarım ve madencilik gibi ekonomik faaliyetler, özellikle tropikal bölgelerde doğal yaşam alanlarını tehdit ediyor. Korunan alanların genişletilmesi bazı ülkelerde önemli kazanımlar sağlasa da, bu alanların yönetimi, izleme kapasitesi ve topluluklarla etkileşim düzeyi birçok yerde yetersiz. Ayrıca sürdürülebilir arazi kullanımı politikaları ve doğa temelli çözümlerin hâlâ sınırlı ölçekte uygulandığı görülüyor.

    Amaç 16: Barış, adalet ve güçlü kurumlar

    Bu hedefteki göstergelerin birçoğunda dünya genelinde gerileme yaşanıyor. Rapora göre, özellikle yolsuzluk algısı ve ifade özgürlüğü alanlarında kaydedilen gerilemeler dikkat çekici. Çatışmaların yoğunlaştığı bölgelerde hukukun üstünlüğü zayıflarken, şiddet olayları ve devlet dışı aktörlerin etkisi artmış durumda. Sivil toplumun baskılandığı, medyanın bağımsızlığının tehdit altında olduğu ülkelerde demokratik gerileme eğilimleri belirginleşiyor. Aynı zamanda temel kamu hizmetlerine erişimdeki eşitsizlik, kurumsal güveni zedeliyor. Güçlü ve kapsayıcı kurumların inşası için şeffaflık, hesap verebilirlik ve toplumsal katılımın artırılması, hayati önem taşıyor.

    Amaç 17: Amaçlar için ortaklıklar

    Raporun belki de en kritik bulgularından biri, uluslararası iş birliğinin zayıflaması ve küresel düzeyde dayanışma ruhunun gerilemesi. Özellikle sürdürülebilir kalkınma için gerekli finansmana erişim konusunda gelişmekte olan ülkeler büyük zorluk yaşıyor. Rapor, mevcut küresel finansal mimarinin, kalkınma hedeflerine hizmet etmekten uzaklaştığını ve yüksek gelirli ülkelere kaynak yönlendirme eğiliminde olduğunu vurguluyor. Bu durum, ihtiyaç duyan ülkelerin yatırımları sürdürebilmesini neredeyse imkânsız hâle getiriyor. Ayrıca çok taraflılık ilkesi ciddi biçimde aşınıyor. Yalnızca üç ülkenin VNR (Gönüllü Ulusal Gözden Geçirme) sürecine katılmaması olumlu bir gelişme olsa da, gerçek destek çoğu zaman sınırlı kalıyor. Küresel kamu mallarının finansmanı ve teknoloji transferi gibi alanlarda daha güçlü iş birlikleri şart.

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu