YUKARI

Keşfet

Yazar: Seçil Oprak Akalan | Eklenme Tarihi: 05 Şubat 2008

Atatürk Arboretumu’ndan Notlar

  • Arboretumlar, bilimsel araştırma ve gözlem yapmak amacıyla her biri dikkatlice seçilerek bir araya getirilmiş ağaçların, çeşitli otsu ve odunsu bitkilerin yetiştirilip sergilendiği alanlardır.

    “Evet arkadaşlar şu an bulunduğumuz yer Atatürk Arboretumu. Tekrarlıyorum: Ar-bo-re-tum. Bir de siz söyleyin…”

    Geçtiğimiz yaz, Temmuz – Ağustos aylarında, Şişli Belediyesi Bilim Merkezi’nin yaz okuluna gelen birçok küçük arkadaşıma “Atatürk Arboretumu’nda” doğa eğitimi verme fırsatı buldum. Farklı yaşlardaki öğrencilerden oluşan grubumla Arboretum’a vardığımız an, önce bizi taşıyan minibüsümüzün kapıları açılır, sonra telaş ve merakla minibüsten inen küçük arkadaşlarım, aynı telaşla kapıdan içeri dalıp, nerde olduklarını anlamak için beni soru bombardımanına tutmaya başlardı.

    Bense önce onları sakinleştirip, Atatürk Arboretumu’nda olduğumuzu ve arboretumun ne demek olduğunu anlatmakla işe başlardım. İstanbul’un Sarıyer ilçesinde bulunan Atatürk Arboretumu bir “canlı ağaç müzesidir”.

    Arboretumlar, bilimsel araştırma ve gözlem yapmak amacıyla her biri dikkatlice seçilerek bir araya getirilmiş ağaçların, çeşitli otsu ve odunsu bitkilerin yetiştirilip sergilendiği alanlardır. Gezerken birçok ağacın üzerinde, adını ve türünü yazan etiketler görebilirsiniz. Bu nedenle bu alanlar ziyaretçileri birer “canlı ağaç müzesi”dir.

  • Atatürk Arboretumu’nda dünyanın farklı ülkelerinden gelmiş, ülkemizde doğal olarak yetişmeyen ağaç türlerini görebilir, gölde yüzen ördeklere ve kaplumbağalara bakabilirsiniz. Uzun yürüyüşlerle doğayı yeniden keşfedip, doğa ile bağlarınızı güçlendirebilirsiniz.

    Yaz okulu kapsamında Atatürk Arboretumu’nda küçük arkadaşlarımın gözleriyle doğayı yeniden keşfe çıktığım, onlarla birlikte zaman geçirme fırsatı yakaladığım ve doğanın öğreticiliğine rehberlik ettiğim için mutluyum.

    Bu eğitimler sırasında küçük arkadaşlarımın davranışlarını gözleme fırsatı yakaladım ve kendimce şu sonuca vardım: Biz insanlar, doğa ile bağlarımız azaldıkça kullandığımız her nesnenin işi bitince çöpe atılması gerektiğini düşünen ve çocuklarımıza da bu düşüncemizi aşılayan canlılara dönüşmüşüz. Saklama ve yeniden kullanma alışkanlıklarımızı kaybetmişiz. Bir kozalak, ya da bir yaprak da bizim için işi bitince atılacak bir ÇÖP olmuş.

    Bir nesneyi arkadaşımızla paylaşmak, ortak kullanmak ve işbirliği yapmak gibi alışkanlıklarımız her şeyin “tek kullanımlık” olduğu dünyamızda giderek azalıyor. Oysa ki doğal kaynakların korunmasında tüketimi azaltmak çok önemli.

    Küçük arkadaşlarım hep sorar: “Ben doğayı korumak için ne yapabilirim diye”. Kütüphane alışkanlıklarını geliştirerek birçok dergi ve yayını ortak kullanmak, fazla kağıt tüketmemek, kağıtların her iki yüzünü de kullanmadan atmamak, paket kağıtlarını ve poşetleri tekrar kullanmak gibi tüketimi azaltacak pek çok şey yapılabilir ve bunlar alışkanlığa dönüştürülebilir.

    Şehrimizde ve ülkemizde Atatürk Arboretumu gibi bize nefes aldıracak güzel yerlerin sayısının artması dileği ile…