2°C eşiği aşılırsa dünya nasıl değişir?

• Küresel ısınmanın 2°C'yi aşma tehlikesi, gezegenimiz için geri döndürülemez sonuçlar doğurabilir; bu yüzden, bu eşiği tartışmak hayati önem taşıyor.

  İklim değişikliği, günümüzde insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük küresel krizlerden biri. Sanayi devriminden bu yana, fosil yakıtların kullanımı, ormansızlaşma ve sanayi faaliyetleri nedeniyle atmosferdeki sera gazı seviyeleri hızla arttı. Bu durum, küresel sıcaklıkların yükselmesine yol açarak, iklim sistemlerinde geri döndürülemez değişiklikler meydana getirdi. Peki neden özellikle 2 °C’lik bir sıcaklık artışı bu kadar önemli? Bu makalede, 2 °C hedefinin neden bu kadar çok tartışıldığını ve bu sıcaklık eşiğinin neden bu kadar kritik olduğunu ele alacağız.
  
  1.5 °C’ten 2 °C’ye: Hedeflerin evrimi
  Dünya liderleri 2015 yılında Paris Anlaşması ile küresel sıcaklık artışını 2 °C'nin ‘çok altında’ tutmayı ve mümkünse 1.5 °C ile sınırlamayı taahhüt etti. 1.5 °C hedefi, iklim değişikliğinin en kötü etkilerini hafifletmek için belirlenmişti. Özellikle küçük ada devletleri ve gelişmekte olan ülkeler, 1.5 °C'nin üzerinde bir ısınmanın kendi varlıklarını tehdit edebileceği konusunda uyarılarda bulundu. Bilimsel araştırmalar, 1.5 °C'nin bile dünyamız için ciddi sonuçlar doğuracağını gösteriyor. Örneğin 1.5 °C'de mercan resiflerinin yüzde 70-90'ının kaybolacağı tahmin edilirken, 2 °C'ye ulaşıldığında bu oran yüzde 99'a çıkıyor. Ancak 1.5 °C hedefini tutturmak için gereken hızlı ve kapsamlı emisyon azaltımları, mevcut politikalarla büyük zorluklar yaratıyor.
  
  2°C neden kritik bir eşik?
  Dünya, sanayi öncesi döneme göre zaten yaklaşık 1.2 °C ısınmış durumda. Bu da 1.5 °C hedefine ulaşmak için gereken karbon bütçesinin hızla tükendiği anlamına geliyor. 1.5 °C hedefi ideal bir senaryo olarak görülse de, bu hedefe ulaşmanın zorluğu ve politik engeller, bilim insanları ve politika yapıcıları 2 °C'yi daha gerçekçi bir hedef olarak düşünmeye yöneltti. 2 °C'lik bir sıcaklık artışı, ekosistemlerde, insan sağlığında, tarımda ve su kaynaklarında büyük değişiklikler yaratacak. Ancak bu eşik, daha yüksek sıcaklık artışlarına göre daha yönetilebilir riskler içeriyor. Yani 2 °C, iklim değişikliğinin en kötü etkilerini engellemek için hâlâ bir ‘güvenlik sınırı’ olarak kabul ediliyor.
  
  2 °C eşiğinin ötesinde ne var?
  2 °C'lik bir ısınma, dünyada büyük değişiklikler yaratacak olsa da bu eşiğin aşılması durumunda karşılaşılacak tehlikeler çok daha büyük. 2 °C'nin üzerindeki her bir derecelik artış, ekstrem hava olaylarının daha sık ve şiddetli hale gelmesi, deniz seviyelerinin hızla yükselmesi, gıda güvenliğinin ciddi şekilde tehlikeye girmesi ve küresel ekonomi üzerinde büyük yıkımlar yaratması anlamına geliyor. Örneğin 2 °C'lik bir artış, Akdeniz ve Güney Afrika gibi bölgelerde ciddi kuraklıklara yol açacak ve milyonlarca insanı su kıtlığıyla karşı karşıya bırakacak. Ayrıca deniz seviyelerinin yükselmesi, özellikle küçük ada devletlerini ve kıyı bölgelerini tehdit edecek, milyonlarca insanı yerinden ederek yeni bir mülteci krizine yol açacak.
  
  Mücadele neden önemli?
  İklim değişikliği ile mücadele etmek büyük bir dönüşüm gerektiriyor. Enerji üretiminden tarıma, sanayi faaliyetlerinden şehir planlamasına kadar her alanda köklü değişiklikler yapılması gerekiyor. 1.5 °C hedefini tutturmak için gereken bu dönüşümler, kısa vadede ekonomik ve siyasi zorluklar yaratabileceğinden, 2 °C hedefi daha ulaşılabilir ve kabul edilebilir bir seçenek olarak görülüyor. Ancak 2 °C hedefi, ‘yönetilebilir zarar’ senaryosu olarak düşünülse de bu seviyeye ulaşılması bile dünyamızda geri döndürülemez değişikliklere neden olacak. Bu nedenle, her bir derece artışının yaratacağı etkileri en aza indirmek için küresel iş birliği, bilimsel inovasyon ve politik irade gerekiyor. 2 °C, iklim değişikliği tartışmalarında bir dönüm noktası. Bu eşik hem bilimsel hem de politik olarak kritik bir sınır olarak kabul ediliyor. Dünya, 1.5 °C hedefine ulaşmak için gereken hızlı ve köklü değişiklikleri yapamasa da 2 °C’yi aşmamak için hâlâ mücadele edebilir. Bugün alacağımız kararların yarın hangi dünyada yaşayacağımızı belirleyeceği unutulmamalı.