YUKARI

Ekosistemler

Eklenme Tarihi: 27 Aralık 2022

Türler için mücadele zamanı

  • Yaşamın devamlılığı ekosistemin bütünlüğüne bağlı. Şimdi türler için mücadele etmek ve işbirliği zamanı.

    Türlerin yok olma hızı, son 10 milyon yılda eşi benzeri görülmemiş bir ivmeye erişti. Şu anda 1 milyondan fazla tür yok olmanın eşiğinde. Bir hayvan türü yok olduğunda, onunla birlikte bir dizi özellik de kayboluyor. Genler, davranışlar, faaliyetler ve evrimleşmesi binlerce, milyonlarca, hatta milyarlarca yıl sürmüş olan diğer bitki ve hayvanlarla etkileşimler de sonsuza dek yitiriliyor. Her tür, ekosistemin sağlığı için bir rol üstleniyor. Bu rol ister polen yaymak ya da topraktaki besinleri yenilemek, ister ormanları gübrelemek veya diğer hayvan popülasyonlarını kontrol altında tutmak olsun, o türle birlikte kayboluyor. Bu nedenle çok fazla türün kaybedilmesi felaketle sonuçlanabiliyor ve bütün bir sistemi çöküşe sürükleyebiliyor.

    Kurbağadan Tazmanya kaplanına pek çok tür yok oldu
    ‘Toughie’ adıyla anılan Rabbs'ın çizgili-uzuvlu ağaç kurbağası türünün bilinen son bireyiydi. Türünden birkaç düzine dışında hepsi Panama'daki bir mantar tarafından yok edilmişti. Atlanta Botanik Bahçesi'ndeki koruma altında olan son tür 2016 yılında öldü.
    ‘Martha’, 1850'lerde milyonlarca sayıdaki yolcu güvercinlerinin sonuncusu olarak 1914'te Cincinnati Hayvanat Bahçesi'nde öldü.
    1971'de bulunan ‘Yalnız George’ Ekvador'un son Pinta Adası kaplumbağasıydı. 17’nci yüzyıldan itibaren yaklaşık 200 bin tanesi etleri için avlandı. 1950'lerde adaya keçiler getirildikten sonra yiyecek için rekabet etmekte zorlandı. George, 2012 yılında ölmeden önce bilim insanları türün neslini tutsak ortamda kurtarmaya uğraşıyordu.
    ‘Ben’ ya da ‘Benjamin’, Tazmanya kaplanı olarak da bilinen keseli bir etobur olan dünyanın bilinen son örneğiydi. 1936 yılında Tazmanya'daki Beaumaris Hayvanat Bahçesi'nde ölmeden sadece iki ay önce Benjamin'e koruma statüsü verilmişti.

    Soyu ‘işlevsel olarak’ tükenenler de var
    Bir tür, nesli tükenmeden önce, türün hayatta kalmasını sağlayacak yeterli sayıda birey kalmadığı için ‘işlevsel olarak tükenmiş’ kabul edilir. Bazı türler işlevsel olarak tükenme noktasına vardı. Dünyanın en küçük yunusu olan Vaquita’nın Meksika'da nesli kritik derecede tehlike altında. Bu türün popülasyonu balıkçı ağları tarafından tahrip edildiği için doğal hayatta sadece 18 birey kalmış durumda. Fillerden sonra en büyük ikinci kara memelisi olan kuzey beyaz gergedanı alt türünün kurtulma umudu da, son erkeğinin 2018'de ölmesinin ardından yitirildi. Bu türden geriye sadece bir dişi ve kızı kaldı. Ancak hikâyelerini bildiğimiz ‘son kalan türler’in ötesinde, türlerin çoğu, insanlar fark etmeden doğal hayatta yok olup gidiyor. Bilim insanları, doğal hayatın durumu konusunda küresel çapta bilimsel örgüt olan Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından tutulan kayıtlara göre; 1500'lerden bu yana 881 hayvan türünün yok olduğunu var sayıyor. Ancak bilim insanlarının soyunun tükenmiş olabileceğinden şüphelendiği hayvan türlerini de dahil edersek, bu sayı bin 473'e yükseliyor.

    Altıncı kitlesel yok oluş uyarısı
    Pek çok hayvan nesli doğal yollarla ya da insan faaliyetleriyle ilgisi olmayan nedenlerle tükendi. Sağlıklı bir çevrede türler doğal yollarla yok olurken yeni türler evrimleşir ve evrimsel denge korunur. Ancak bilim insanlarına göre son dönemde yok olan türlerin sayısı kadar türlerin tükeniş hızları da korkutuyor. Kuzey Amerika türleri hakkında veriler oluşturmak için çalışan NatureServe adlı kâr amacı gütmeyen kuruluşun başındaki ekolog Sean O'Brien durumu, "Türleri artık evrimleşebileceklerinden daha hızlı kaybediyoruz" sözleriyle açıklıyor. Yok olma oranı, dünyadaki türlerin yüzde 75'inden fazlasının 2 milyon yıldan daha kısa bir zaman dilimi içinde neslinin tükenmesine neden olacak kadar yükseldiğinde bu, bir kitlesel yok olma olayı olarak kabul ediliyor. Dünyanın fosil kayıtları incelendiğinde, bu durumun son yarım milyar yılda beş kez gerçekleştiği görülüyor. Hayvanların yaşam alanlarını ele geçiren, doğayı kirleten ve küresel ısınmayı körükleyen faaliyetleriyle insanların bu yok oluş krizine yol açtığını söyleyen bilim insanları, şimdi altıncı kitlesel yok oluşa girdiğimiz konusunda uyarıyor. Science Advances dergisindeki çalışmaya göre, normal bir yok oluş hızı senaryosunda, son yüzyılda gördüğümüz yüksek sayıdaki omurgalı yok oluşunun gerçekleşmesi en az 800 yıl, en fazla 10.000 yıl sürerdi. Şimdi ise bütün çabalara rağmen, yok olma oranının insanların var olmasından öncesine göre bin kat daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

    Yeni anlaşma umut ışığı
    Bunun ötesinde yaklaşık 1.2 milyon tür tespit edilmesine karşın, dünyada 8.7 milyon tür yaşadığı tahmin ediliyor. Yani henüz keşfedilmemiş 7.5 milyon türün durumuna ilişkin hiçbir şey bilinmiyor. O'Brien'e göre; iklim değişikliği ve habitat kaybının etkileri hakkında bilinenler ışığında, şu anda milyonlarca olmasa da binlerce türün yok olma sürecinde olduğu gerçeğiyle karşı karşıya olabiliriz. Yine de bu durumu tersine döndürmek için büyük bir çaba sürdürülüyor. Örneğin, Conservation Letters dergisinde yayımlanan 2020 tarihli bir çalışmada yer alan muhafazakâr tahminlere göre, 1993-2020 yılları arasında habitat restorasyonu veya tutsak yetiştirme gibi koruma önlemleri, dünya çapında 32 kuş türünün ve 16 kadar memelinin neslinin tükenmesini önlemeye yardımcı oldu. Doğayı korumak için 19 Aralık'ta kabul edilen yeni küresel anlaşma da, türlerin korunması konusunda önemli rol oynama potansiyeline sahip. Bilim insanları dünya uluslarını, anlaşmanın başarılı olması için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çağırıyor.

    Kaynak: Euro News Türkçe

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu