YUKARI

Ekosistemler

Eklenme Tarihi: 11 Haziran 2025

2025 yılında okyanus gerçekleri

  • Gezegenin en büyük yaşam kaynağı olan okyanuslar, gözle görülmeyen ama geri dönüşü zor bir krizle karşı karşıya.

    İklim krizinden söz ettiğimizde çoğu zaman karasal felaketlere odaklanırız; kuraklık, yangınlar, aşırı hava olayları… Oysa gezegenin en büyük yaşam sistemi olan okyanuslar, sessizce ama hızla çöküyor. Okyanusların çöküşü yalnızca deniz canlılarını değil, gıdayı, ekonomiyi, iklimi ve nihayetinde insan hayatını tehdit ediyor.

    Su rengi ekosistemin sağlığına dair ciddi bir işaret
    Bilimsel araştırmalara göre, okyanusların büyük bölümü son 20 yılda yeşile döndü. Bu değişim, yüzey suyunda fitoplankton dağılımının bozulmasından kaynaklanıyor. Su rengi yalnızca estetik değil; ekosistemin sağlığına dair ciddi bir işaret.

    Deniz buzları ışık spektrumunu daraltıyor
    Eriyen deniz buzları, suya giren ışığın spektrumunu değiştiriyor. Geniş renk spektrumuna adapte olmuş algler, artık yalnızca mavi ağırlıklı ışıkta var olmaya çalışıyor. Bu değişim, kutup denizlerindeki fotosentez döngüsünü temelden etkiliyor.

    Plankton dengesi bozuluyor
    Buzulların erimesiyle okyanusların sıcaklık ve tuzluluk dengesi değişiyor. Bu da besin maddelerinin yüzeye ulaşmasını engelleyerek plankton üretimini düşürüyor. Planktonlar, besin zincirinin tabanında yer alıyor; bu çöküş tüm zinciri sarsıyor.

    Işık kalitesindeki değişim türleri etkiliyor
    Kırmızı ve yeşil ışığın hızla emilmesiyle su altında sadece mavi ışık kalıyor. Bu durum, buz altı organizmalarının tür kompozisyonunu değiştiriyor ve adaptasyon yeteneği düşük olan türlerin ortadan kalkmasına neden oluyor.

    Deniz seviyeleri tehlikeli hızda yükseliyor
    Grönland ve Antarktika’daki buzulların erimesi, yılda ortalama 3.3 mm’lik bir deniz seviyesi artışı yaratıyor. Bu, yüz milyonlarca insanı tehdit eden bir küresel sorun hâline geldi.

    Okyanus ekonomisi sarsılıyor
    Balıkçılık, deniz turizmi ve deniz taşımacılığı gibi sektörler; asitleşme, aşırı avlanma ve ekosistem kaybı nedeniyle geriliyor. BM 2025 Okyanus Konferansı’nda bu durum ‘mavi ekonominin çöküşü’ olarak tanımlandı.

    Okyanusların yalnızca yüzde 25’i haritalandı
    2025’e gelmemize rağmen, okyanus tabanının yalnızca dörtte biri haritalanmış durumda. Yani üzerindeki hayatı inşa ettiğimiz gezegenin en büyük alanı hâlâ neredeyse tamamen bilinmezlik içinde.

    Oksijenin yüzde 50’si denizden geliyor
    Fitoplanktonlar atmosferdeki oksijenin yarısını üretiyor. Ancak fotosentez ortamlarının bozulması bu döngüyü tehdit ediyor. Okyanuslardaki çöküş, soluduğumuz havanın bile kalitesini etkileyebiliyor.

    Okyanus akıntıları tatlı su girişiyle yavaşlıyor
    Küresel ısı dağılımında kilit rol oynayan AMOC gibi okyanus akıntıları, tatlı su girişleriyle yavaşlıyor. Bu durum, Avrupa’da ani soğuma, Batı Afrika’da kuraklık gibi bölgesel felaketler yaratabilir.

    Türlerin yüzde 90’ı yok olma tehlikesinde
    Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne (IPCC) göre, bu yüzyılın sonuna kadar deniz türlerinin yüzde 90’ı yok olabilir. Özellikle mercan resifleri, 1.5 °C hedefi aşılırsa neredeyse tamamen kaybedilecek.

    Derin deniz madenciliği yeni kriz başlığı
    Okyanus tabanındaki nadir madenler, büyük ekonomilerin ilgisini çekiyor. 2025 itibarıyla birçok ülke bu alanlarda ruhsat arayışına başladı. Ancak bu girişimler, bozulmamış ekosistemleri geri dönülmez şekilde yok edebilir.

    Mikroplastikler artık her yerde
    Plastik atıklar artık sadece yüzeyde değil; mikroskobik parçalar hâlinde planktonlara, balıklara ve insanlara kadar ulaşmış durumda. 2024’te bebeklerin ilk dışkılarında mikroplastiğe rastlanması, bu krizin boyutunu ortaya koyuyor.

    Deniz göçleri ve iklim mültecileri
    Deniz seviyesinin yükselmesiyle birlikte 1 milyar insanın yaşadığı alanlar tehdit altında. Kıyı şehirleri boşalıyor, toplumsal gerilimler artıyor. Okyanus kaynaklı göçler artık bir gelecek senaryosu değil; bugünün gerçeği.

    Okyanuslar sadece ‘deniz canlılarının’ meselesi değil
    Okyanuslar atmosferin dengesini kurar, sıcaklığı düzenler, oksijen üretir, milyarlarca insana geçim kaynağı sağlar. Onların çöküşü, bizim çöküşümüz olur. 2025, bize bu gerçeği artık ertelenemez biçimde hatırlatıyor. Harekete geçmek için daha fazla bekleyemeyiz. Çünkü okyanus uzak değil; hepimizin içinde olduğu bir sistem. Ve şu an bozulmakta olan da tam olarak bu.

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu