YUKARI

Keşfet

Yazar: Pakize İşcan | Eklenme Tarihi: 18 Şubat 2013

Ekoköyde Yaşam

  • Geçtiğimiz hafta ilginç bir yolculuk yaptım onu paylaşacağım bu kez sizlerle. Daha önce söz ettim mi bilmiyorum bir süredir Yeryüzü Derneği’nden arkadaşlarla hayallerimizi gerçekleştirmek için elbirliğiyle çalışmalar yürütüyoruz.

    Çocuklar selam,
    Nasılsınız? Nasıl geçti yarıyıl tatiliniz? Umarım dinlenebildiniz ve sevdiğiniz şeyleri yapma, yeni hobiler edinme fırsatları yarattınız kendinize. Zaman ne kadar hızlı geçiyor değil mi; hele tatiller…

    Her yazmaya oturuşumda sizinle paylaşmayı düşündüğüm ne çok şey olduğunu fark ediyorum, onları sıraya sokmakta zaman zaman zorlanıyorum, biliyor musunuz?

    Geçtiğimiz hafta ilginç bir yolculuk yaptım onu paylaşacağım bu kez sizlerle. Daha önce söz ettim mi bilmiyorum bir süredir Yeryüzü Derneği’nden arkadaşlarla hayallerimizi gerçekleştirmek için elbirliğiyle çalışmalar yürütüyoruz. Kim bu Yeryüzü Derneği diye merak edeceksiniz biliyorum, internetten girip amaçlarını, faaliyetlerini okuyup bilgilenebilirsiniz. Bu arkadaşlar, çevresel sorunlara duyarlı, neden durmadan dünyanın bazı yerlerinde devasa yangınlar oluyor binlerce hektar arazi yanıp yok oluyor ya da durmaksızın seller basıyor diye kafa yoran küresel iklim krizinin nedenlerini araştıran ve artık “acilen” bir şeyler yapmak gerektiğini düşünen arkadaşlar. Dünyada olup bitenlere seyirci olmak yerine dünyayı ve insanı mutsuz eden nedenleri ortadan kaldırmak için harekete geçen insanlar.

  • Biliyorsunuz, dünyanın nüfusu her yıl giderek artıyor ve yeryüzünün kaynakları bu kadar insanı doyurmaya yetmiyor, üstelik o kadar kötü kullanıyoruz ki kaynakları, dünyanın bir yerindeki zengin azınlık çılgın hırslarıyla diğer yoksulların haklarını hiçe sayıyor. Daha çok para kazanmak için insan sağlığına zararlı katkı maddeleri ve kimyasallar koyuyor hem toprağa hem gıdalarımıza. Yeryüzünün bize armağanı olan akarsuları fabrika atıklarıyla fütursuzca kirletiyorlar ve bizi her an zehirliyorlar. İşte bu noktada bilinçli olmamız gerekli, ne yiyoruz, yediklerimizin içinde ne var, ne soluyoruz, içme sularımız sağlıklı mı? Ve en önemlisi de insan doğanın bir parçası, diğer tüm canlılar gibi, kendi özünden kopmak, ona yabancılaşmak onun sağlığını tehdit ediyor. Bütün bunların ışığında dünyanın pek çok ülkesinde insan toplulukları hem insanı hem dünyayı sömürmeden yaşamak için alternatif yaşamlar üretiyor. İşte bizde böylesi bir ekolojik köy oluşumunun içindeyiz. Temiz havada, sağlıklı besinleri kendimiz üreterek, çılgın tüketimden kendimizi koruyarak, doğayla dost bir işbirliğiyle bir hayat yaşamayı hayal ediyoruz.

    Önce gidip kendimize bir köy evi kiraladık. Çok eski bir kerpiç ev. Betondan değil. Beton evlerin ömrü elli yıl ama kerpiç evler yüzyıl geçse de bakım yapıldığı sürece ayakta kalıyor, bizim tuttuğumuz ev de böyle bir ev. Şimdi o evi yaşanılır kılmak istiyoruz, bahçesine kendi ihtiyacımız olan bütün sebzeleri, meyveleri ekeceğiz; bu gidişimizde ektik bile.

    Yola çıktığımız gün hava bize şıklık yaptı, güneş gün boyu parladı durdu gökyüzünde, fakat köyümüz biraz yükseklerde o nedenle akşam olunca hava birden soğudu. Biz de odun sobamızı yaktık, üzerinde kestaneler pişirdik. Gece yarısı bir ara sanki kar sesini duyar gibi oldum, kaldırdım perdeyi, kar yağıyor! Hem de lapa lapa! Sabahı zor ettim, gün ışır ışımaz hemen kapının önüne çıktım; her taraf bembeyaz! Dün bahardı, bugün kış. Herhalde böyle yağarsa köy yolları kapanır diye daha düşünmeden güneş yüzünü gösterdi ve öğleden sonra kar uçtu gitti. Biz de bahçe tasarımı yaptık önce, ardından ıspanak, domates, bezelye, baklagillerden bolca ektik.

  • Öğleden sonra kar kalkıp da güneş ısıtınca ortalığı fotoğraf makinemle köyü dolaşmaya çıktım. Kış mevsiminde dağda sadece dört kişi yaşıyormuş, onlar da yaşlılar. Gençler köyden ayrılmış; iş bulmak ve yeni hayatlar kurmak için. Yanımızda bir çoban yaşıyor; yaşlı ve yatalak anasıyla. Gece boyunca koyunların, keçilerin çıngırak sesleri duyuluyor, çoban, gün doğmadan sürüyü otlatmaya götürüyor. Akşam karanlığı çöktüğünde, önde çoban köpeği, arkada sürü, en arkada da çoban, evlerine dönüyorlar.

    Köy bir dağ köyü olduğu için havası çok güzel, insan güzel uyuyor, dipdiri uyanıyor. Her taraf çam ağaçlarıyla kaplı, nasıl tertemiz, bol oksijenli bir ortam, görmelisiniz. Şehrin gürültüsünden, keşmekeşinden uzak olmak çok iyi geldi bana.

    Şimdi bu evimize biraz bakım yapıp güzelleştireceğiz sonra da yaz boyunca, hem yetişkinler hem de çocuklar için çeşitli aktiviteler ve eğitimler düzenleyeceğiz. Çocukları davet edip onların köy yaşamını deneyimlemelerini, bahçeden kendi elleriyle sebze toplamalarını, ağaçtan meyve koparıp yemelerini, toprakla, doğayla iç içe olmalarını sağlayacağız. İçinizden böyle bir dünyayı merak edip yaşamak isteyenler birer haftalık sürelerle gelip burada bizimle yaşayacak.

    Ne dersiniz, sizin için de heyecan verici mi bu oluşumlar?