Kahve atıkları enerjiye dönüşüyor

• Güney Amerika'da hayata geçirilen projede kahve üretiminde ortaya çıkan atıklar dönüştürülerek enerji elde ediliyor. Böylece hem atıkların yol açtığı çevre kirliliği önleniyor hem de su ve enerjiden tasarruf ediliyor.

  Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var ve bu kahvenin üretilmesi için 140 litre suya ihtiyaç var! Gıda üretim sürecindeki rakamlara her geçen gün daha çok dikkat ediyoruz çünkü kaynaklar azaldıkça tehlike çanları çalıyor.
   
  Küresel ısınma ve su kaynaklarının azalması sadece yaz aylarında günlük hayatımızı etkileyen basit olaylar değil. Önüne geçilmezse karşılaşacağımız sorunlar arasında susuzluk ve kıtlık da var. Çünkü su, tarımsal üretim için vazgeçilmez bir kaynak. Bu nedenle biz evimizde daha az su tüketmek için yöntemler ararken, büyük gıda firmaları da üretim süreçlerini su tasarrufuna göre organize etmeye çalışıyor.
   
  Kahve üreticisi UTZ’nin, üretim esnasında ortaya çıkan atık suları enerjiye dönüştürerek hem çevre temizliğini hem de su ve enerji tasarrufunu öne çıkaran projesi de bu kapsamda değerlendirilebilir.
   
  Latin Amerika, dünyadaki kahvenin %70’ini üretiyor ve dünyadaki temiz su kaynaklarının %31’ine sahip. Kahve tarımında kullanılan ve genelde arıtılmadan doğaya bırakılan su çevre kirliliğine yol açıyor ve halk sağlığını olumsuz etkiliyor. Yine bu suyun içinde yer alan organik atıklar da bir yandan toprağı kirletirken diğer yandan sera gazı emisyonlarında artışa neden oluyor. Kahve üretiminde kullanılan suyu arıtmaya başlayan şirketin projesiyle sadece doğa korunmuyor, aynı zamanda kahve üretim sürecinde kullanılan su miktarı da %50 oranında azalıyor. Atık sudan biyogaz üreten UTZ, elde ettiği temiz enerjiyi yerel çiftliklerdeki değirmenlerde ve evlerin mutfaklarında kullanmaya başlıyor. Böylece çevre kazanırken, çiftliklerdeki hayat da kolaylaşıyor.
   
  2010’da başlatılan sistem, şimdilik Nikaragua, Honduras ve Guatemala’daki ondokuz kahve çiftliğinde kurulmuş durumda. Şimdiye kadar bu bölgelerdeki 5000 kişinin hayatını ekonomik ve çevresel anlamda olumlu etkileyen projenin, Afrika ve Asya'daki benzer tesislere de örnek olduğu belirtiliyor.