YUKARI

Öyküler

Yazar: Pakize İşcan | Eklenme Tarihi: 28 Ocak 2013

Bay Yeşil

  • Merhaba çocuklar... Ne zamandır dertleşecek birini arıyorum ama malum sizin büyüklerinizin işleri güçleri çok; hiç durup düşünecekleri, beni duyacakları zamanları yok.

    Onlar akıl almaz hırslarla dağları delip nehirleri, ormanları talan etmekle haşır neşirler. Hem beni dinlemezler, dinleseler de kulak asmazlar. “Hadi oradan, sen mi bileceksin bizim işlerimizi?” derler, eminim. Sanki bu gezegenin tek sahibi onlar. Biz de kim oluyormuşuz!

    Biz kim mi oluyormuşuz? Tanıtayım o zaman; ben Bay Yeşil. Bir kurbağayım. Kaçınız beni yakından tanıyor bilmiyorum. Sadece kitaplarda ya da filmlerde görmüş olanlarınız çoğunluktadır sanıyorum. Çünkü özellikle büyük kentlerde yaşayanlar benimle karşılaşmamışlardır; sadece köylerde, doğası bozulmamış, hâlâ şırıl şırıl dereleri akan yerlerde yaşayanlar beni tanırlar, hatta şarkılarımızı da bilirler. Hem karada hem de suda yaşarız biz, daha çok sulak yerlerde tabii. Sular tertemiz, doğa yemyeşilse bizim keyfimize diyecek yoktur. Aslında sizin, bizim, doğamızın doğası bu, ama sizin büyükleriniz hırslarından bunu unutmuş, durmadan kaynakları tüketiyor, kurutuyormuş.

  • Büyük-büyükannem anlatırdı. Onların zamanlarında, dünya bu kadar kalabalık değilmiş. Nehirlerin, suların üstünde tuhaf tuhaf hidroelektrik santralleri yokmuş; fabrikalar her yerde ot gibi bitmemiş daha o zamanlar. Dereler fabrikaların, şehirlerin pis su atıklarıyla bu kadar kirli değilmiş. Dünya daha yeşilmiş. Büyük-büyükannemin anlattığına göre bu çılgın, gözü dünmüş modern insanlar, teknoloji ve tüketim çılgınlığından her gün, artan bir hızla, doğanın yeşilini yok ediyor; ne kadar doğal yeşil varsa obez bir saldırganlıkla tüketiyorlarmış.

    Çocuklar, biliyor musunuz ben artık korkuyorum; hem sizin hem de kendimiz için. Sizin büyükleriniz size yaşanılır bir dünya bırakmak sorumluluğunu unutmuş görünüyorlar. Sizin böyle bir hakkınız var. Farkında olmaları gerekli, ne yaptıklarının, hangi dengeleri bozarak dünyaya, dolayısıyla kendi nesillerine ne denli büyük zarar verdiklerini artık fark etmek zorundalar. Modernlik çılgınlığıyla har vurup harman savuruyorlar; sanki “Benden sonra tufan!” der gibiler. Benden sonra dedikleri sizsiniz! Sizi nasıl tufanlara, sellere, doğal felaketlere bile bile bırakırlar? Bu nasıl bir sorumsuzluk? Nasıl bir duyarsızlık?

    Farkındasınız değil mi, sürekli küresel iklim krizinden söz ediliyor. Ne demek bu? Dünyanın iklimi bozuldu, dünya artık bu dengesizliği kaldıramıyor demek. Televizyon haberlerinde sürekli sel felaketlerinden, mevsim normalleri üzerindeki sıcaklıklardan, soğuktan, yağıştan söz ediliyor. Dünya giderek ısınıyor, kuzey kutbundaki buzullar hızla eriyor, orada yaşayan canlıların hayatları tehlikede! Dünyada yaşamakta olan canlı türlerinin çeşitliliği hızla tükeniyor!!

  • Biliyorsunuz, sevimli kutup ayılarının doğal ortamı bozulduğu için kış uykularını uyuyamıyorlar, çok huzursuzlar, çok mutsuzlar. Onları mutsuz etmeye kimsenin hakkı yok!

    Bilinçsiz, çarpık kentleşme nedeniyle göçmen kuşların güzergâhları her yıl değişiyor. Neden mi? Ormanlar kesilip gökdelenler yapılıyor, gökdelenler hava akımın yönünü değiştiriyor, kuşlar hava akımlarına, rüzgâra göre göç ediyorlar, çoğu yollarda ölüyor, gidecekleri yere varamadan, üremelerini, çoğalmalarını yapamadan giderek azalıyorlarmış.

    Büyük-büyükannem göçmen kuşlara ilişkin ne çok masallar anlatırdı bize, belki sizin büyükanneleriniz de benzer hikâyeler anlatıyordur. Artık onlar da masallarda kaldı. Yoksa bu gidişle sizin büyükleriniz de masallarda mı kalacak?

    Siz, büyük kentlerde yaşayan çocuklar, sokağa çıktığınız anda insan ve araba seliyle karşılaşıyorsunuz, değil mi? Tanrı korusun kazara bizim yolumuz sizin oralara düşse cırt cırt eziliriz, hem ayaklarınız hem de tekerleklerinizin altında. Arabalar neyle çalışıyor? Benzin ya da mazotla. Fosil yakıtla yani. Fosil yakıt denilen şey petrol. Petrol dünyada sonsuz miktarda mı? Elbette hayır. Üstelik üretilmesi çok pahalı. Peki, o zaman neden sizin büyüklerinizin her birinin arabası var? Trafikteki her araba, atmosfere karbon salıyor ve işte bu karbon ne yapıyorsa yapıyor iklimleri bozuyor. Sizin büyükleriniz bunu bilmiyor mu, yoksa umursamıyor mu? Lütfen hatırım için bunu bir sorun. “Neden toplu taşıma araçlarını kullanmıyoruz da her arabada tek kişi yolculuk ederek enerji israfı yapıyoruz?” deyin.

  • Sizler kendi dünyanızı, geleceğinizi kurarken farkında olun, bilgili olun. Çünkü her şey insanın kendisinde başlıyor; başkalarından beklemek yerine biz ne yapıyoruz ile başlayabilirsiniz sorunları çözmeye. Bu kaynakları sınırlı olan dünyanın nimetlerinden yararlanırken sadece kendinizi değil, başkalarıyla da paylaşacağınızı, herkesin eşit hakkı olduğunu düşünerek ve en önemlisi de bilinçli, bilgili ve verimli kullanmanız gerektiğini düşünerek işe başlamalısınız. Ve bunu da önce kendinizde ve evinizde başlamalısınız. Kullandığınız her şeyi verimli kullanmak; ilkeniz bu olmalı:

    Zamanınızı, enerjinizi, paranızı, gücünüzü verimli kullanmak!

    Örneğin, evinizdeki suyu kullanırken boşa harcıyor muyum, boşa akıtıyor muyum diye düşünmeli, hem de bunu alışkanlık olarak, refleks olarak yapar hale gelmelisiniz. Çünkü dünyanın başka yerlerinde yaşayan çocukların da bu suya ihtiyaçları var. Çeşmelerinizden akan suyun denizlerden, nehirlerden, su kaynakların elde edilmesi o kadar kolay değil. Üstelik sürekli çeşitli yanlış politikalarla dereler, nehirler kirletilmekte, kurutulmakta dolayısıyla içme suyu kaynakları ciddi anlamda tehlikede iken.
    Elektrik için de öyle. Çünkü elektrik üretmek çok masraflı ve siz elektrik enerjisinin çoğunu başka ülkelerden ve pahalıya alıyorsunuz. O nedenle boşa yanan lambaları (bütün ampullerinizi de tasarruflu ampullere dönüştürerek) hemen söndürme alışkanlıkları edinmelisiniz.

    “Daha yeşil, bu dünyaya daha yeşil gerekli!” diye slogan edinebilirsiniz. Balkonunuza, varsa bahçenize, ağaçlar dikebilirsiniz. Beton sokaklarınızı ağaçlandırabilirsiniz. “Bu hayat bizim,” diyerek büyüklerinizin çılgın, zarar verici planlarını, ezberlerini bozabilirsiniz. Dereleri, gölleri kurutacak tüm girişimlerin karşısına dikilebilirsiniz; bana ne diyen vurdumduymazlıklarına, umursamazlıklarına inat!

    Yeşil bilgilerinizi deneyimlerinizi paylaşabilir, yaygınlaştırabilirsiniz.
    Paylaşmak ve verimli kullanmak tılsımlı sözcük olmalı sizin kuracağınız dünyada.
    İşte o zaman bütün yeşiller, hep birlikte, yemyeşil şarkılarımızı söyleriz...

    Pakize İşcan