YUKARI

Öyküler

Yazar: Pakize İşcan | Eklenme Tarihi: 19 Temmuz 2014

Simba’nın Yaz Keyfi

  • Ohh bee! Yaz gibisi var mı! Mevsimlerin en rahatı bence yaz mevsimi. Keyfime diyecek yok haziran ayı girdiğinden beri. Bizimkiler pencereleri açıp da püfür püfür rüzgâr odaya dolmuyor mu, o serinlikte yatağa boylu boyunca uzanıp gün boyu uyumuyor muyum, benden mutlusu yok diyorum!

    Özellikle bütün yıl derslerle haşır neşir olmuş öğrenciler için de yaz mevsimi güzel olmalı. Bol bol dinlenecekler, boş zamanları olacak ve yapmak istediklerini yapabilecekler. Olanakları olanlar tatile çıkacaklar, ya yeni yerler keşfedecekler ya da denizden yararlanacak şekilde bir tatil yapacaklar; oh ne güzel!

    Yaz mevsimini bir de neden seviyorum biliyor musunuz? Kışa göre daha ucuz, daha rahat. Doğalgaz parasından kurtulunuyor bir kere. Özellikle doğalgaz masrafı bizimkileri çok zorluyormuş. Sonra kışlık giysiler daha pahalı; ayakkabılar, paltolar dünyanın parası. Birkaç t-shirt, bir-iki şort ve sandaletle yazı geçirebilirsin. Ayrıca, yaz mevsiminde meyve sebze bolluğu var; saymakla tükenmez. Baksanıza manav tezgâhlarına: kiraz, erik, kayısı, şeftali, kavun, karpuz, üzüm. Yakında taze incirler de çıkar. Bizimki çok sever, taze incir delisidir, Ağustos ayını zor çeker. Egelidir kendileri, bilirsiniz oraların inciri bir başkadır. Nereden mi biliyorum? Tattım da ondan. Yediği herşeyi bana da tattırır, acı olanları değil tabii, belki canım çekiyordur, merak ediyorum diye uzatır bir parça. Ben de onu geri çevirir miyim hiç, uzatır dilimi tadına bakarım. Tatlarından pek anlamasam da renkleri ve kokuları çekici gelir.

    Bizim bu çocuklar da meyve seviyorlar; hele kız sabahları,mutlaka meyve yiyerek güne başlıyor. Çok faydalıymış sabahları meyve yemek ama ondan da önce ılık bir bardak su içmek sindirim sistemi için çok yararlıymış; bizimki de her sabah içerdi.

    Kız aklını kilosuyla bozmuştu, sürekli bir diyettir lafı geçiyordu evde. Damat beyin de hiç hoşuna gitmiyor onun yemekten içmekten kesilmesi (damat bey durumu böyle yorumluyor). Ayrıca, kız öyle pek şişman sayılmaz ama damat bey aşırı ince olduğu için kız onun yanında kendisini şişman hissediyor olmalı, artık bilmiyorum, ben öyle düşünüyorum.

    Valla kız fena inatçı çıktı, sıkı bir diyet programı uyguladı kendisine, bütün o kilolarından kurtuldu. Daha da verecekmiş… Bütün bunları neden yapıyormuş biliyor musunuz? Anne olmak için! Doktoru ona “bu kiloları vermezsen anne olman zor” demiş, o da var gücüyle, sistemli bir şekilde ve doğru beslenerek gereksiz kilolarından kurtuldu.

    O kurtuldu kurtulmasına ama şimdi sıra bende. Ben de yaşlılıktan mı, hareketsizlikten mi nedir, “şişko patata” oldum çıktım. Koca bir göbek bağladım. Yaşlılıktan deyince kaç yaşında olduğumu merak ettiniz mi? Tamı tamına 9 yaşındayım! Yani kedi yaşından bakarsak yedi ile çarpmak gerekli. Acele etmeyin, durun, benim matematiğim o kadar iyi sayılmaz. Hah, tamam, sıkı durun söylüyorum: Tam 63 yaşındayım!

    Kendimi hiç yaşlı hissetmiyorum! Sadece bu odaya tıkılıp kaldığım için biraz hareketsizlik çekiyorum, hımbıllaştım doğal olarak yoksa bıraksalar beni bahçeye, dört dönerim bahçenin her köşesinde, koşuştururum; spor olur benim için, hem de biraz zayıflarım.

    Bırakmıyorlar ki! Neymiş efendim, bahçenin kedileri çok vahşiymiş, benim gibi ev kedilerini ilk fırsatta gözlerini falan oyarlarmış. Sanki ben de oysunlar diye oturup bekleyeceğim. Benim elim armut mu topluyor, elbette korurum kendimi. Baktım gücüm yetmiyor, kaçarım, aptal mıyım!

    Bizim kız da yaz tatiline girdi; kursu kapandı ya bütün gün evde. Boş oturmayı o da annesi gibi hiç sevmez, hemen yaz döneminde yapacak işler bakmaya başladı. Şansına ders almak isteyen öğrenciler buldu. İşte onlardan birinden söz etmek istiyorum.

    Oğlanın adı Batuhan. Yakışıklı ve nazik bir çocuk. Hayvanları çok seviyor. Benim evde olduğumu duyunca hemen izin istedi, geldi odaya, beni sevdi. Ama Pufi ile Lily’yi daha çok sevdi, onlar daha güzeller; bir de cins kediler ya onlarla daha fazla ilgilendi. Gücendim de ondan söylüyorum sanmayın sakın. Neden güceneyim ki? İnsanların zevklerine karışılır mı hiç…

    Batuhan’ın annesi izin vermiyormuş evde hayvan beslemesine. Yıllardır köpek beslemek için çok yalvarmış, ikna edememiş. Annesinin hayvan fobisi, yani korkusu varmış, o yüzden çeşitli bahanelerle sürekli ertelemiş. Batuhan'ın da ileride kendi evi olduğunda mutlaka bir köpeği olacakmış, bunda çok kararlıymış.

    Kim bilir, annesinin de bir bildiği vardır korkmasının yanı sıra… Çünkü genellikle bazı çocuklar hayvan diye tutturuyorlar sonra da kısa sürede hevesleri geçiyor, hayvanların bakımı annelere kalıyor, anneler de bakamayacaklarını anlayıp sokaklara bırakıyorlar. Bu çok kötü tabii.

    İyi ki bizimkiler benden bıkıp da sokağa atmıyorlar, onlara teşekkür ediyorum hep içimden. Düşünsenize her gün size yemek veriyorlar, çişinizi, kakanızı temizliyorlar, tırnaklarınızı kesiyorlar, sık sık kucaklarına alıp okşuyorlar; bunları sokakta nereden bulacaksın. Bunları bulmamak bir yana, arabalar ezebilir, kavgacı, çete gibi dolaşan kedilere rastlayabilirsin. Ha bir de kedileri kovalamaca oyunundan hoşlanan köpeklerin eline düşmek var! Aman tanrım, çok şükür halime! İyi ki buradayım, iyi ki sahiplerim var ve beni seviyorlar!

    Hay Allah, Batuhan’ı anlatıyorduk, onu orada unuttuk. Bir dahaki sefere Batuhan’ı anlatacağım, söz. Batuhan’ın yazı nasıl geçiyor onu da konuşuruz.

    Şimdi yaz mevsiminin bütün güzelliklerini yaşama zamanı. Yaz tatili için birkaç öneride bulunsam ukalalık etmiş saymazsınız beni değil mi? Aklıma geldi de paylaşayım istedim.

    Zamanınızı bomboş geçirip de sıkılmak yerine, yapmaktan hoşlandığınız şeyleri bulup onlarla ilgilenebilirsiniz.

    Ayrıca yine bu yaz bütün meraklarınızı keşfetmek için daha çok çaba harcayabilirsiniz.

    İlgi duyduğunuz kitap türlerini başucunuza yığıp sular seller gibi okuyarak, okuduğunuz maceranın içinde kaybolabilirsiniz.

    İnternette yayınlanan videolardan yararlanıp İngilizce konuşmanızı geliştirebilirsiniz.

    Aile büyüklerinizle, akrabalarınız ya da varsa kuzenlerinizle buluşup yakınlık kurabilirsiniz, onlarla daha çok zaman geçirerek aile olmanın o güzel duygusunu yaşayabilirsiniz.

    Haa, bir de günlük tutup yazma becerisi kazanabilir veya geliştirebilirsiniz.

    Sevdiğiniz bir spora başlayabilirsiniz, satranç gibi zeka geliştirici oyunlar oynayarak kendinizi geliştirebilirsiniz. Bizim evdekiler böyle yapıyorlar, ben onlardan kopya çektim de sizlere anlatıyorum. Daha anlatacağım bir sürü öneri var da bir dahaki sefere devam ederiz, uzun uzun konuşup sizleri sıkmak istemem.

    Güzel, keyifli bir yaz geçirmenizi diliyorum. Hoşçakalın.