YUKARI

Öyküler

Yazar: Pakize İşcan | Eklenme Tarihi: 28 Mayıs 2014

Simba'nın Maceraları 1

  • Çocuklar merhaba,
    Sormayın başıma gelmeyen kalmadı; sadece benim başıma değil tabii, ikimizin de başına gelmeyen kalmadı! Bu kadar mı üst üste gelir her şey, inanın bunaldım.

    Sizinle en son haberleştiğimizde sahibim sağlık sorunlarını atlatmış evine dönmüştü çok şükür, gülüm balım yaşayıp gidiyorduk; Keyfimize de diyecek yoktu doğrusu. O kendisini yazılara vermişti, bir yayınevi ile anlaşmış habire yazılarla uğraşıyordu sonra da onlar kitap olarak basılıyormuş.

    Sonra işe girmeye kalktı; sürekli evde çalışmak sıkıcı gelmeye başlamış, biraz insan içine çıkmak istiyormuş. Haklı belki de; ben evde tembellik yapmayı, miskinliği seviyorum. O benim tam tersim sanki, bir saniye hareketsiz kalmaz diyeceğim de gerçekçi olmayacak.

    Özel bir üniversitede çalışmaya başladı. Sabahları çok erken kalkıyor, servis onu kapıdan alıyor işe gidiyordu. Okulu sevmiş olmalı ki geç saatlere kadar çalışıyor olmasına rağmen eve iyi dönüyordu. Bu benim hoşuma gitmiyordu tabii çünkü bütün gün evde yalnız kalmak pek de sevimli bir şey değildi; ben de kendimi uykuya verdim ve şişmanladıkça şişmanladım, iri bir şey oldum anlayacağınız. Hatta komşunun kızı Sude ders sormaya gelirdi bize okul çıkışlarında, bana alışıktır, korkmaz, çekinmez ama bu irileşmemden sonra çekindiğini görebiliyorum.

    Günler böyle geçerken yani sessiz ve onsuz geçerken yan taraftan kulakları yırtan gürültüler gelmeye başladı. Camdan baktım, koskocaman bir alet! Güm güm yandaki evi yıkıyor! Nasıl ürkütücü yıkılma sesleri; ardı arkası da kesilmiyor. Gel de uyu… Zamanla sese alışır gibi oldum galiba o kadar etkilenmemeye başladım; pencerenin önündeki kanepede şekerleme bile yapmaya başladım.

    Güüüüüm! diye çarpan ardından paldır küldür yıkılma sesleriyle fırlayıp çıktım salondan, doğru banyoya saklandım. Daha ne olduğunu anlamadan içeriden adam sesleri gelmeye başladı. Baktım, benim kanepenin arkasındaki duvarda koca bir delik açılmamış mı! Delik denmez tabii ona, mağara dense yeridir. Oda toz duman. İçeri girip molozları üstünkörü temizlediler, açılan deliği tuğlalarla ördüler, sıvadılar falan ama çok kötü görünüyordu. Akşam geldiğinde nasıl da üzülecek diye şimdiden ben üzülmeye başlamıştım.

    Akşama kalmadı, karşı komşu Zeynep abla telefon edip haber vermiş çabuk gel diye, apar topar geldi. Benzi kül gibi uçmuş. En çok da bana bir şey oldu sanmış. Beni iyi girince rahatladı, sevdi okşadı. Sevilmek ne güzel! Okşanmak, güzel sözler duymak. Ben bu konuda en şanslılardanım; öyle cömert ki sevgisini gösterme konusunda. Bu da benim şansım n’apayım…

    Sadece bir duvar yıkılması nasıl olsa, yeniden duvar örülür, boyanır hallolur değilmiş durum, daha ciddi durumlara neden olmuş yandaki evi yıkarlarken ki yanlış tutumlar nedeniyle ev oturmak için riskli duruma gelmiş. Resmi yerlerden tetkik istemişler, sonuç olarak da “oturalamaz” raporu çıkmış!

    Gördünüz mü başımıza gelenleri! Anladınız şimdi değil mi, neden sıkılıyorum? Onu arkadaşları hemen götürdü beni de kızı aldı. Mecburen tabii. Çünkü kızının zaten 2 kedisi var ve biz onlarla daha önce aynı yerde yaşıyorduk ama çok zaman geçti beni unutmuşlar herhalde ya da evi sahiplendikleri için beni istemediler. Ne vefasızlık! Bir zamanlar ne güzel arkadaştık, hiç mi hatırı kaldı o günlerimizin? İkisi birden sürekli hırladılar, kıhladılar. Beni de yatak odasına kapadılar. Ne sıkıcı düşünün artık. Kapının altındaki delikten sürekli beni gözetleyen, dışarıya burnumu uzatsam parçalayacak iki canavar. Yahu bunlar daha dünkü çocuklar, benden küçükler, ben onların ağabeyi sayılırım ama takan yok.

    Kızla kocasına da acıyorum zaten hap kadar bir evde yaşıyorlar, zaten iki kedi fazla bu eve bir de ben geldim, her yer işgal altında. Küçücük bir odadan hiçbir yere kıpırdamadan yaşamak nasıl bir şey hayal edebiliyor musunuz? Tek tesellim, kızla eşi beni sevmeyi, benimle ilgilenmeyi ihmal etmiyorlar. Bir de yeni bir şey daha yaptılar bahçeye bakan pencereyi açtılar da hem hava alıyorum hem de etraftaki diğer canlılarla arkadaşlık ediyorum. Henüz bugüne kadar beni aralarına almamalarına rağmen onlarla yeniden üçümüz bir arada arkadaşlık edeceğimiz günlerin az kaldığına bütün kalbimle inanıyorum.

    "İyi düşün iyi olsun" ben böyle inanıyorum, belki sizler de böyle düşünüyor olabilirsiniz...