YUKARI

Duyurular

Eklenme Tarihi: 27 Ekim 2016

WWF, 5 büyük tehdite 5 güçlü çözüm öneriyor

  • WWF’in (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) Yaşayan Gezegen Raporu, 2020’ye kadar yeryüzündeki canlı popülasyonlarının 3’te 2’sini kaybedebileceğimize dikkat çekiyor. Bu yok oluşu tetikleyen 5 büyük soruna vurgu yapan rapor, gidişatı tersine çevirecek 5 çözüm önerisi de sunuyor. 

    WWF’in iki yılda bir hazırladığı ve dünyanın mevcut durumunu özetleyen Yaşayan Gezegen Raporu dün yayımlandı. Rapor, 1970-2012 yılları arasında omurgalı canlı popülasyonlarında (memeliler, balıklar, kuşlar, iki yaşamlılar, sürüngenler) ortalama yüzde 58’lik genel bir düşüş olduğunu ortaya koyuyor. Bu çarpıcı azalma, karasal türlerin popülasyonlarında yüzde 38’lik, denizde yaşayan popülasyonlarda yüzde 36’lık, tatlı su popülasyonlarında ise yüzde 81’lik bir düşüş anlamına geliyor. Hiçbir önlem alınmaz ve bu gidişat devam ederse, 2020'ye kadar dünyadaki canlı popülasyonlarının yüzde 67’si tamamen yok olabilir.
     
    İnsan faaliyetleri nedeniyle eşi benzeri olmayan bir yıkım yaşandığını gözler önüne seren rapor, doğa ve doğanın insanlığa sunduğu hizmetlerin de artan risklerle karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Bilim insanları, “Antroposen” adı verilen yeni bir jeolojik çağa girdiğimizi söylüyor. Bu çağda insan etkisiyle iklim hızla değişiyor, okyanuslar asitleniyor, canlı toplulukları yok oluyor ve bütün bu değişimler bir insanın yaşam süresi içerisinde ölçülebilecek bir hızla gerçekleşiyor.

    Dünyadaki canlı yaşamını yok oluşa sürükleyen 5 büyük tehdit
    Yaşayan Gezegen Raporu 2016, canlı yaşamını tehdit eden beş büyük soruna dikkat çekiyor:
    - Habitat kaybı ve bozulması
    - Türlerin aşırı tüketimi (hem hayvan hem bitki)
  • - Kirlilik
  • - İstilacı türler ve hastalıklar
  • - İklim değişikliği 

    Rapor kapsamında izlenen türlerin üçte birine ait tehdit verisi bulunuyor. Bu verilere göre azalan popülasyonların karşı karşıya olduğu en yaygın tehdit habitat kaybı ve bozulması. Habitat kaybının önde gelen nedenleri ise sürdürülebilir olmayan tarım uygulamaları, ormansızlaşma ve tatlı su sistemlerindeki değişiklikler. Ancak tehditler çoğunlukla birbirini etkiliyor; örneğin habitat bozulması ve türlerin aşırı tüketilmesi, bir türün iklim değişikliğine uyum sağlama yeteneğini riske atabiliyor.

    Gidişatı tersine çevirecek 5 öneri
    Yapılan son çalışmalar, insan faaliyetlerinin dünya üzerindeki yaşamı altıncı kez kitlesel bir yok oluşa sürüklediğini gösteriyor. Geçmişte milyon yılda gerçekleşen çevresel sistemdeki değişikliklere bağlı yok oluşlar, bugün bir insan ömrüne sığabilecek hızla gerçekleşiyor. WWF Yaşayan Gezegen Raporu’yla, bu gidişatı tersine çevirmenin daha doğru tercihler yaparak mümkün olduğunu vurguluyor ve beş çözüm önerisi sunuyor:

    - Doğal sermayenin korunması (Genişleyen koruma alanları)
- Adil kaynak yönetimi (Gıda, su ve enerjiye adil erişimi destekleyen politikalar)
- Mali akışların yeniden yönlendirilmesi (Sürdürülebilir enerjiye daha çok yatırım)
- Üretim ve tüketim için dirençli piyasalar yaratılması (Sosyal maliyetlere daha çok dikkat)
- Enerji ve gıda sistemlerinin dönüştürülmesi (Yenilenebilir enerji, sürdürülebilir tarım üretimi)

Tüm bu önerilerin hayata geçebilmesi için ‘Tek Dünya Yaklaşımı’nı benimsemek gerekiyor. 2014’de yayımlanan Yaşayan Gezegen Raporu’nda türlerin popülasyonlarındaki genel düşüşün yüzde 52 olduğunu hatırlatan ve bu oranın iki sene içinde yüzde 58’e çıktığına dikkat çeken WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak “ Türlerin yok olması yalnızca çok sevdiğimiz panda, kaplan ve deniz kaplumbağası gibi çok sevdiğimiz hayvanların yok olması anlamına gelmiyor. Biyolojik çeşitliliğin kaybolması bir ekosistemin çökmesine neden oluyor. Bu çöküş beraberinde temiz havayı, suyu, gıdayı ve iklim hizmetlerini de götürüyor. Bu yılki Yaşayan Gezegen Raporu, bu kötüye gidişi durdurmak için bize yol gösteriyor ve üzerimize düşen görevleri sıralıyor. Bunların başında gıda, enerji ve suya herkesin erişebildiği, biyolojik çeşitliliğin korunduğu, ekosistem bütünlüğünün güvenceye alındığı koşullar oluşturmak geliyor” dedi.
 
Yaşayan Gezegen Raporu’nun uyarılarını bir saat alarmına benzeten Baştak, “Bu uyarıları dikkate alarak harekete geçmemiz gerek. 21. yüzyılda insanların çözmesi gereken iki temel sorun var. Doğayı tüm biçim ve işlevleriyle korumak ve kaynakları sınırlı bir gezegende insanlar için adil bir yaşam alanı yaratmak. Zor ama iki sorunun da üstesinden gelecek bilgi birikimine sahibiz. Yeter ki sadece bir dünyamızın olduğunu ve bu dünyanın doğal sermayesinin de sınırlı olduğunu kabul edelim. Bu anlayışı benimsersek çözüm yolundaki en büyük adımı atmış oluruz” dedi.

Yaşayan Gezegen Raporu'nun tamamına ulaşmak için lütfen tıklayın.

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu