28 December 2010 klimplatformu.org
Yirminci yüzyılın en hızlı gelişimi şüphesiz bilgi ve iletişim teknolojileri alanında yaşandı. Transistörün icadı, mikroişlemciler, manyetik ve optik hafızalar, fiber optik, İnternet, kablosuz ağlar ve mobil iletişim derken dijital devrim herkesi ve her şeyi etkisi altına almış durumda. Özellikle ürün odaklı yaklaşımın giderek hizmetlere doğru kayması bilgi ve iletişim teknolojilerinin etki alanını da genişletmekte. Bilgisayarlar ve cep telefonları gibi tüketim araçları, hâlâ sektörün ağır topları olsa da bilgi işleme ve iletişim ihtiyacını karşılayan hizmetler son kullanıcıdan daha çok ara süreçleri ve sektörleri besliyor. Üstelik buradaki pazar bâkir girişim alanları barındıyor. Sanayiden enerjiye, taşımacılıktan binalara kadar uzanan geniş bir yelpazede bilişim ürün ve hizmetleri, başta maliyet ve zaman olmak üzere ciddi verimlilik artışları sağlıyor. Bu anlamda bilişimin tüm sektörleri yatay olarak birleştiren bir doğası olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Bilişim göz kamaştırıcı bir hızda ilerlemesini sürdürürken, küresel bir tehdit de kapımıza dayanmış durumda: iklim değişikliği. Sanayi Devrimi'nin parlak torunu olan bilişim, dedesinden miras kalan bu tehlike karşısında ne yapabilir? Bu sorunun yanıtını bulmak üzere, 2008 yılında The Climate Group ve GeSI (Global e-Sustainability Iniative) bir araya gelerek, McKinsey & Company uzmanlarının da katkılarıyla bir çalışmaya imza attı. Bu çalışmayla elde edilen sonuçları da SMART 2020: Enabling the low carbon economy in the information age (Bilgi çağında düşük karbon ekonomisinin hayata geçirilmesi) başlıklı bir raporla yayımladılar. SMART 2020 raporuna göre, bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT), 2020 yılı itibariyle yılda 7.8 Gigaton (Gt) CO2 eşdeğeri (CO2e) sera gazı azaltımı potansiyeline sahip olacak. Bu miktar küresel sera gazı salımında %15'lik bir azalma anlamına geliyor.
Peki, bilgi ve iletişim teknolojilerinin sahip olduğu bu azaltım potansiyeli nereden geliyor? Bilişimin sera gazı salımlarını azaltmaya yönelik sunduğu imkânlar temel olarak iki eksen üzerine oturuyor. Bunlar; sanallaştırma ve verimlilik artışı.
Sanallaştırma, adından da anlaşılacağı üzere gerçek hayattaki hizmet ve süreçlerin hat üstünden işler (online) hale gelmesini ifade ediyor. Sanallaştırma hem ekolojik hem ekonomik olarak önemli bir kazanç sağlıyor. Bilişim, uzaktan alışverişten e-yönetişime kadar genişleyen bir yelpazede imkânlar sunuyor. Uzaktan alışveriş çoktan hayatımızı kolaylaştıran bir araç olarak yerini aldı. Pek çok resmi işlemin de kâğıda dökülmeden yapılabilmesi önemli bir katkı sağlıyor. Telekonferans sistemleri ekonomik artıları da düşünüldüğünde pek çok kurum ve kuruluş tarafından yaygın olarak kullanılıyor. Yakın zamanda ofise gitmeye gerek kalmadan evden çalışma uygulamalarının da yaygınlaşacağı öngörüler arasında. Tüm bunlar taşıtlara ve uçaklara olan bağımlılığımızı azaltırken, sera gazı salımımızı da düşürüyor. Rapora göre, 2020 yılı itibariyle sanallaştırma çözümleri 500 Megaton CO2e sera gazı azaltımı sağlayacak; bu miktar İngiltere'nin 2007 yılı toplam sera gazı salımına denk.
Bilişimin sera gazı azaltımına yönelik esas etkisi diğer sektörlerde gerçekleşecek verimlilik artışı olarak ifade ediliyor. Sera gazı azaltımı konusunda yaygın olarak dile getirilen 'ölçemediğini yönetemezsin' ilkesi bilişimin gücünü ön plana çıkarıyor. Bilgi ve iletişim kapasitesi salımları gerçek zamanlı olarak 'izleme' imkânı tanırken, verimliliği artıracak sistem ve süreçler için çözümler getiriyor. SMART 2020 raporunda detaylı incelenen örneklerden kısaca bahsetmek gerekirse, en başta şüphesiz enerji sektörü geliyor. Elektrik iletim ve dağıtım ağlarının 'akıllı' sistemlerle izlenmesi ve yönetilmesi ile elde edilecek verim artışı ve giderek yaygınlaşacak 'akıllı şebeke' uygulamalarının küresel olarak 2.03 Gt CO2e sera gazı azaltımı sağlayacağı öngörülüyor. Sanayide daha verimli çalışan akıllı motor uygulamaları ile 0.97 Gt CO2e, taşımacılık ve depolamada uygulanacak bilişim çözümlerinden kaynaklanan yakıt ve enerji tasarrufundan 1.52 Gt CO2e, akıllı sistemlerle yönetilen ve otomasyona sahip binalarda sağlanacak enerji tasarrufu ile 1.68 Gt CO2e sera gazı azaltımı sağlamak mümkün olacak.
Diğer bir konu da, bilişim sektörünün kendi karbon ayak izini azaltması ihtiyacı. Hızla gelişen bir sektör olarak bilgi ve iletişim teknolojileri önümüzdeki yıllar boyunca da hızlı büyümesine devam edecek. Bu arada sektörün sera gazı salımı da 2020 itibariyle yaklaşık üç kat artarak 1.4 Gt CO2e seviyesine gelmiş olacak. Bu büyümede gelişmekte olan Çin ve Hindistan bilişim pazarının etkisinin büyük olacağı tahmin ediliyor. Ancak bilişim sektörünün, yazının başında belirtildiği gibi, kendi karbon ayak izinin beş katına yakın bir azaltım potansiyeli olduğu da unutulmamalı.
Son olarak ülkemizdeki duruma da kısaca değinmekte fayda var. Bilgi ve iletişim teknolojileri pazarı ülkemizde önemli bir yer tutuyor. Elbette bunda genç bir nüfusa sahip olmamızın payı büyük. Henüz yeşil bilişim uygulama örnekleri yaygınlaşmamış olsa da pek çok kurum bu konuda çalışmaya başlayarak sektörü bu yönde teşvik edecek girişimlerde bulunuyor. Başta Bölgesel Çevre Merkezi ve TÜSİAD işbirliğinde kurulan İklim Platformu, Türk iş dünyasının iklim değişikliği konusunda öncü rolünün altını çizerek çalışma başlıklarının arasına Yeşil Bilişim uygulamalarını dahil etmiş durumda. Öte yandan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Yeşil Bilişim başlıklı bir rapor hazırlayarak kamusal politika önerilerini bir araya getirdi. Türkiye Bilişim Derneği (TBD) de Kamu BİB çalışma grubu çatısı altında yeşil bilişim üzerine çalışmalarını sürdürmekte.
Bilişim sektörünün barındırdığı potansiyel ne kadar geniş olursa olsun, bunu gerçek faydaya dönüştürmek apayrı bir sorun. Bu sorunun aşılmasında kamusal politikalara ve iş dünyasının girişimci ruhuna büyük sorumluluklar düşüyor. Standartların uygulanmasından, sektörler arasında bilginin güvenli paylaşımına, Ar-Ge çalışmaları ve pilot uygulamaların hayata geçmesine yönelik finansal araçların oluşturulmasına kadar pek çok konuda doğru adımların atılması gerekliliği unutulmamalı.
Serhan DemirciBilişim Teknolojileri Uzmanı
Haberin detayına ulaşmak için tıklayınız
COP29, iklim krizine karşı verilen sözlerin ötesine geçip, bu taahhütlerin nasıl finanse ve için...
Kara Rapor 2024’e göre, Türkiye’de nüfusun %92’sinden fazlası Dünya Sağlık Örgütü standartlarının...
2040'a kadar sera gazı emisyonlarını %90 azaltmayı hedefleyen AB, iklim değişikliğiyle küresel öncü...
Erasmus AI, iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sağlamak amacıyla geliştirilen ve bu alanda ilk...
İklim dengesi için okyanus akıntısının çöküş riskini azaltmak adına karbon salımını azaltmalı,...
Japonya'nın en yüksek zirvesi Fuji Dağı, iklim değişikliğinin etkisiyle bu yıl karla kaplanmadan en...
Araştırmalara göre, 2023’te kara ekosistemleri neredeyse hiç karbon emmedi ve bu çöküş, küresel çok...
TSKB, depremden etkilenen firmaların yeşil yatırımlarını desteklemek...
TSKB, Hollanda merkezli bağımsız veri şirketi Equileap tarafından yer...
Çevre için 5 basit öneri
Çevreci yaklaşımlar sayesinde dünyanın daha iyi bir yer halini alması mümkün.
Daha iyi bir dünya için yapay zekâ
Çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakabilmek için teknolojiden nasıl yararlanırız?
Enerji Verimliliği
Enerji verimliliği projelerini destekleyerek dünyanın geleceğine yatırım yapıyoruz.
Kutup ayılarının nesli tükeniyor mu?
Kuzey Kutbu'nda deniz buzlarının hızla erimesi, kutup ayılarının neslinin 80 yıl içinde tükenmesine yol açabilir.
"cevreciyiz.com Türkiye’nin sürdürülebilir bankası TSKB tarafından desteklenmektedir. "
Copyright © 2013