08.08.2010 Cumhuriyet
Başlarında sarı yazmaları, yüzlerinde kaygıyla Loç halkı nöbette. Loç Vadisi'ne yapılacak HES ile suları ellerinden alınacak. Bu Loç için ölüm, halk için göç demek... Ancak kararlılar, direnecekler.
Yeşilden maviye dönüyor renkler, kahverengiye sonra da. Hepsi birbirinin içinde. Toprak, gök, orman, deniz... Doğa Derneği’yle Küre Dağları’nda yer alan Loç Vadisi’ne gidiyoruz. Bir süredir Loç Vadisi’nde nöbet tutan köylülerle konuşacak, dertlerini soracağız.
Gün akşamdan sabaha varıyor. Biz hâlâ yoldayız. Dağları tırmandıkça sisin altında kalıyor köyler. İstanbul’un kargaşasından doğanın sakinliğine sığınarak ilerliyoruz.
Küre Dağları, Karadeniz’deki diğer dağların aksine geniş kireçtaşı kayalıklarını barındırıyor. Devrekani Çayı ise bize eşsiz bir manzara sunuyor. Çay, beş büyük kanyon sisteminden geçerek dolanıyor Küre Dağları’nı. Bunlardan biri de dünyanın ikinci büyük kanyonu olan Valla Kanyonu.
Loç Vadisi’nin bir yüzü Karadeniz, diğeri Akdeniz özelliği taşıyor. Bir yüzünde sandal ağaçlarından oluşan ormanlar, diğerinde kayın ve göknar ormanları…
Bütün bu güzelliğin Loç Vadisi’ndeki Devrekani Çayı üzerine yapılmak istenen hidroelektrik santral (HES) projeleri nedeniyle yok olacağını düşündükçe hüzün ve öfke sarıyor. Oysa Loç Vadisi yaşamalı. Neden mi? Bırakalım yanıtı rakamlar versin:
Küre Dağları, 305 Önemli Doğa Alanı ve 122 Önemli Bitki Alanı’yla mutlak korunması gereken yerler arasında.
16’sı nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan 29 endemik bitkiye ev sahipliği yapıyor. Akyıldız (Ornithogalum kuereanum), dünyada sadece bu bölgede yaşayan yerel bir endemik tür.
Sadece bitkiler mi, hayvanlar için de iyi bir yuva bu alanlar. Alaca sinekkapan (Ficedula semitorquata) nesli küresel ölçekte tükenme tehdidi altında olan ve bu bölgede üreyen bir tür.
Loç Vadisi Akdeniz mikrokliması ve bitki örtüsü özellikleriyle eşsiz. Akdeniz makilikleri ve Karadeniz ormanlarının bir arada görüldüğü düşünülürse bu eşsizlik daha iyi anlaşılabilir.
Hepsi bu değil, yüzlerce insana da ev sahipliği yapıyor. Onlara yaşamları için ihtiyaç duyduklarını sunuyor hiç çıkarsız... Ancak 2000’de Milli Park ilan edilen bölge, şimdi devlet eliyle yok edilecek. Küre Dağları’nın kalbi Loç Vadisi’nde yapılması planlanan HES projesi, 4 bin 800 metre boyunca Devrekani Çayı’ndaki suyun en az yüzde 85'ini tünellere hapsedecek. Bu vadi için ölüm demek, insanlar için göç. Oysa Birleşmiş Milletler de geçen hafta suya erişim ve hıfzısıhhayı temel insan hakkı olarak tanıdı...
İşte, rahat evlerini bırakıp, yaşlıları ağrıyan dizlerine, yüksek tansiyonlarına aldırmadan, çocukları oyunlarını düşünmeden, gençleri gezmeyi umursamadan vadide nöbete tutan da bu. Loç halkı projenin yıkıcı etkilerine karşı iki haftadır suyun başında nöbette. Seslerini, oluşturdukları Loç Vadisi Koruma Platformu’yla duyurmaya çalışıyorlar. Ankara’da, İstanbul’da da eylemler yapıyorlar günlerdir.
Ağaçların arasında kurulmuş çadırlara doğru ilerliyoruz. Nöbet yerlerinde buluyoruz onları. Başlarında yine sarı yazmaları. Erdinç Ay, “Ümran Boru şirketi tamamen hukuksuz bir biçimde iş makineleriyle vadimizi, yaşam alanlarımızı talan etmeye, ağaçlarımızı kesmeye başladı” diyerek anlatıyor süreci, “Bir yandan da rant alanı haline getirilen derelerimizdeki suları 4 bin 800 metre boyunca taşımak için 3,55 metre çapındaki boruları topraklarımıza döşeyecek. Bunun için tapulu tarlalarımıza, bizleri korkutup sindirerek el koymak istiyor. Bu durum da devletin ve şirketlerin halkı yok saydığını gözler önüne seriyor. Ümran Boru’ya sesleniyoruz, Loç Vadisi’nde faaliyet gösteren şirketler vadimizden çıkana kadar suyumuzun başında nöbet tutmaya kararlıyız”.
Hanefi Taş, 58 yaşında. Altı çocuğunu bu topraklar sayesinde büyütüyor. Güneşin ilk ışıklarıyla başlayıp, akşama kadar toprakla uğraştığı günler uzak değil. “Bir ağaç gölgesinde bile oturamazdık çalışmaktan” diyor gözleri ağaçlara takılı, “Tam şimdi oturmak için fırsat bulduk. Şimdi de ağaçlarımızı kesmeye geldiler”. Ağaçlar onun için çocukları gibi. Nasıl olmasın? Her çocuğu için bir ağaç diken o değil mi? Şimdi bu ağaçların kesilmesine nasıl izin verebilir? Vermiyor. Vermeyecek. “Buraya gelen yolda elma, ceviz ağaçları vardı. Önünden her geçen canı çektiğinde koparır yerdi. HES yapmak için yol açma çalışmalarında kesmişler. Görünce sinir krizi geçirdim” diyor. Konuştukça öfke büyüyor sesinde: “Suyumuzu da, ağacımızı da vermeyiz. Gitsinler”.
Hele HES’çilerin kendilerini suçlaması yok mu? En çok da bu çileden çıkarıyor Hanefi Taş'ı, “HES’çi Bekir bizi ikna etmeye geldi. Kovdum. Bana ‘Misafir sevmiyor musun’ diye sordu. Misafir ev sahibini atıp, evini elinden alır mı? Bizi topraklarımızı satmaya ikna edemezler”.
Loç halkı başlarında sarı yazmaları, HES’in durdurulması için açtıkları davanın sonucunu bekliyorlar. Yakın zamanda bilirkişi heyeti raporunu hazırlayacak. Ancak davaya rağmen şirket çalışmalarını durdurmadığı için Loçlular da sularının başında nöbetteler. Zaman zaman şirket çalışanlarıyla, zaman zaman da jandarmayla karşı karşıya geliyorlar. Ancak mademki bunca yıl Loç Vadisi doyurdu onları, onlar da şimdi ona sahip çıkacaklar...
Bütün bunların sizin korunaklı yaşamlarınızdan uzakta geçtiğini düşünüp arkanızı dönmeyi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü Loç sadece bir halka. Türkiye’de iki bin HES projesi olduğu söyleniyor. İşin komiği ise, 2023 yılına kadar bu iki bin HES hayata geçirilse bile, elektrik ihtiyacının ancak yüzde 5’i karşılanabilecek… Bunun karşılığında ödenecek bedel ağır. Yüz binlerce ağaç kesilecek, yok edilen bitki örtüsüyle topraklar çölleştirilecek, iklim dengesi değiştirilecek, onlarca hayvan yok edilecek... Üstelik devlet, özel şirketlere devrettiği bölgelerin ne SİT alanı olmasını umursuyor ne de koruma altında olmasını...
Neyse ki devlet umursamasa da halk topraklarına sahip çıkıyor. Çünkü su hayattır ve hükümetin su politikaları pek çok yerde olduğu gibi Loç Vadisi’ndeki hayatı da çalıyor. Bu cinayete siz de dur deyin! Tehlike büyük ve her an sizin de kapınıza dayanabilir.
Haberin sayfasına ulaşmak için tıklayın
COP29, iklim krizine karşı verilen sözlerin ötesine geçip, bu taahhütlerin nasıl finanse ve için...
Kara Rapor 2024’e göre, Türkiye’de nüfusun %92’sinden fazlası Dünya Sağlık Örgütü standartlarının...
Antik Antarktika buzunun ayrıntılı kimyasal analizi yapıldı. Buna göre günümüzün atmosferik artış...
Mammoth adı verilen ve kendi kategorisinde en büyük yapı olarak lanse edilen yapı faaliyete geçti.
İklim dengesi için okyanus akıntısının çöküş riskini azaltmak adına karbon salımını azaltmalı,...
Japonya'nın en yüksek zirvesi Fuji Dağı, iklim değişikliğinin etkisiyle bu yıl karla kaplanmadan en...
Araştırmalara göre, 2023’te kara ekosistemleri neredeyse hiç karbon emmedi ve bu çöküş, küresel çok...
TSKB, depremden etkilenen firmaların yeşil yatırımlarını desteklemek...
TSKB, Hollanda merkezli bağımsız veri şirketi Equileap tarafından yer...
Çevre için 5 basit öneri
Çevreci yaklaşımlar sayesinde dünyanın daha iyi bir yer halini alması mümkün.
Daha iyi bir dünya için yapay zekâ
Çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakabilmek için teknolojiden nasıl yararlanırız?
Enerji Verimliliği
Enerji verimliliği projelerini destekleyerek dünyanın geleceğine yatırım yapıyoruz.
Kutup ayılarının nesli tükeniyor mu?
Kuzey Kutbu'nda deniz buzlarının hızla erimesi, kutup ayılarının neslinin 80 yıl içinde tükenmesine yol açabilir.
"cevreciyiz.com Türkiye’nin sürdürülebilir bankası TSKB tarafından desteklenmektedir. "
Copyright © 2013