YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 09 Temmuz 2009

Köylünün Ulaşımı İçin Değil ‘Altın Madenine Ulaşım' İçin

  • 08.07.2009 Birgün

    “Manisa’yı Yunt Dağı üzerinden Aliağa’ya bağlayacak ilk kamu yatırımı” denilerek  geçen yıl köylünün de desteği ile bir yol yapıldı. Yapılan yolun köylünün ulaşımı için değil, yörede açılacak altın madeni için yapıldığı öğrenildi.

    Geçen yılın Ekim ayında “Manisa’yı Yunt Dağı üzerinden Aliağa’ya bağlayacak ilk kamu yatırımı” denilerek köylüye müjdelenen ve yapımı sırasında 3 bin çam ağacının kesildiği yolun aslında köylünün ulaşımı için değil, yörede açılacak ‘altın madenine ulaşım’ için yapıldığı öğrenildi.

    Edinilen bilgilere göre daha önce Bergama’daki altın madenlerinin sahibi olan ABD firması Newmont Madencilik, Yunt Dağı’ndan altın  çıkarmak üzere sözleşmeye imza attı.  Diğer imza ise Kazdağı’ndan, pek çok kişinin Ağrı Dağı, Halil Ağa ve öteki sahalardaki çalışmalardan tanıdığı Fronteer Development Group Inc.’in. Fronteer, hem Kanada Toronto ve hem de ABD’nin New York borsalarında kayıtlı. Anlaşma Fronteer’in Yuntdağı’nda bulunan umut verici bir altın sahası ile ilgili olarak duyuruldu. Anlaşmaya göre, sahayı Newmont inceleyecek ve 6 yılda 6,5 milyon dolar harcarsa Yunt Dağı ile ilgili hakların yüzde 75’ine sahip olacak. Anlaşma iki aşamalı ve Newmont ilk 36 ayda 1,5 milyon dolar harcarsa, Yunt Dağı’nın haklarının yüzde 51’ini sahiplenecek. Anlaşmanın altıncı yılı dolana kadar 5 milyon dolar daha harcarsa Newmont 24 yüzde ek hak kazanacak. Yunt Dağı’nda henüz araştırmaların ilk adımlarının atıldığı, 4.270 hektarlık bir alanın bulunduğu ve bunun 7,5 kilometrekarelik bir bölümünün de ASTER uydu anomalileri kapsadığı belirtiliyor. Fronteer’in yaptığı yüzey jeokimyası ve haritalamalarının Yunt Dağı’nın yüksek sülfürlü bir altın yatağı olabileceğini ortaya koyduğu öğrenildi.

    900 miyon metreküp kazı

    Uzmanlara beklentisi doğru çıkarsa, uydu görüntülerinden saptanıp, yüzey örneklerinin jeokimya incelemeleriyle doğrulandığı anlaşılan o 7,5 kilometrekarelik alanın yarısında bile yüksek kükürtlü, sülfürlü bir cevherleşme bulunursa işletmede neler olacağı çok açık. Örneğin 300 metre derinliğinde kazı gerekirse 900 milyon metreküp kazı yapılacak demek olur. Bunun yarıdan çoğu ekonomik olmayan kaya/pasa olsa, en az 500 milyon metreküp kaya parçası, içinde çeşitli metallerin kükürtlerle birleşerek oluşturduğu mineraller nem ve oksijenle karşılaşınca asit oluşturan, o asite de içindeki ağır metalleri feda eden yığınlar halinde bir yerlerde depolanacak.

    Kalan 400 milyon metreküp cevheri de içinde değerli metalleri, anlaşılan altını kazanabilmek için öğütüp, düzgün yığınlarda toplayıp, siyanürlü sularla yıkamaları gerekecek. İşletme süresince en az 35-40.000 ton siyanür tüketilecek ve bunun büyük bölümü bileşikler kurarak yıkanan yığınların içinde tutulacak. Hiç de küçümsenemeyecek bir bölümü de havaya karışacak. Bölgeden ilk kaçanlar arılar olacak.

    Çevreciler bu işlemler için çok miktarda su gerekeceğini belirterek şöyle dediler: “Yeraltı suyunun yoksul olduğu bir yöre burası. Vatandaşlar hayvanlarına su sağlayabilmek için çukurlar açıp çamurlu sular biriktiriyor. Bakalım Newmont nereden su bulacak. Hemen burunlarının dibindeki Güzelhisar Barajı’ndan alır demeyin. Sonra, Petkim ne yapar, Aliağa ne yapar, Menemen nereden su bulur? Elbette yukarıdaki sayısal değerler oldukça abartmalı. O kadar kazı nerede ise 300 ton altın için yapılır. Hadi, diyelim ki o 7,5 kilometrelik anomali alanının beşte biri dolu çıktı; hadi, 300 metre değil de 100 metre derinlikli kazı yetti. O zaman bile, 150 milyon metreküp kazı yapılmayacak mı? Yuntdağı’lılar geride kalan çukurlar, kaya yığınları, kimyasallarla yüklenmiş yığınlar, tüketilmiş su kaynakları ve mobilize olmuş ağır metallerle baş başa kalacak.”

    Haberin sayfasına ulaşmak için tıklayın

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu