YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 02 Mart 2009

New Scientist: "İstanbul Sular Altında Kalacak"

  • 28.02.2009 CNN Türk

    İstanbul kıyıları sular altında kalacak, İngiltere kıyılarında timsahlar güneşlenecek, Brezilya uçsuz bucaksız bir çöle dönüşecek, Saygon, New Orleans, Venedik, Bombay gibi yerler efsanevi kayıp şehirler arasına katılacak ve en kötüsü insanlığın yüzde 90'ı tarihe karışacak...

    Derleyen: CNNTurk.com   Açıkçası bu hiç kimsenin gelecekte görmek istemeyeceği bir tablo. 2099 yılında küresel sıcaklığın 4 derece artması bekleniyor. New Scientist'te yayınlanan ve bu sıcaklık artışı durumunda 2099 yılı öngörülerini içeren rapora göre Dünya her geçen gün bu "sona" yaklaşıyor.

    Sera gazı emisyonunun önlenmesine yönelik çalışmaların başarısız olması  durumunda küresel ısınma artacak.  Belki de arkası alınamayacak.

    Bilim adamları, ekonomistler böyle bir tabloda kayıpların ardından hayatta kalanların dünyayı yeniden organize edeceğine inanıyor.

    İstanbul sular altında

    Dünyaca ünlü bilim dergisi New Scientist'in 2099 yılı için hazırladığı çevre raporunda yer alan haritaya göre İstanbul 90 yıl sonra sular altında kalacak.

    Derginin kapak konusu yaptığı rapora göre sıcaklıkların artmasıyla birlikte Avrupa'da birçok bölge çölleşecek ve nesli tükenen canlı sayısı artacak.

    Raporun Türkiye için en çarpıcı kısmı ise İstanbul'la ilgili. Dergide yer alan haritaya göre İstanbul'un kıyıları suların yükselmesiyle birlikte deniz seviyesinin altında kalacak.

    Türkiye'yle ilgili bir diğer bilgi ise doğu bölgelerinde yaşanması muhtemel aşırı kuraklık.

    Edinilen bilgilere göre 41 yıl sonra ortalama sıcaklıklar dünyada 4 derece birden artarak çölleşmiş ve kuraklaşmış bölge sayısı artacak.

    Felaketi andıran raporun sonuçları 2100 yılına girildiğinde dünyada çok farklı bir yaşam olacağını öngörüyor. Bilim adamlarının tahminine göre süreç 2050'den itibaren hız kazanacak.

    İklim bilimciler Dünyayı bekleyen bu olası felaket senaryosu karşısında iki kampa ayrılmış durumda. Birinci grup emisyon hacminin kontrol altına alınması durumunda böyle bir felaketin önüne geçilebileceğini düşünürken, ikinci grup bu dakikadan sonra ne yapılırsa yapılsın faydalı olamayacağı görüşünde.

    İyi haber ise hayatta kalmayı sadece 100 çift başarabilse bile türümüz devam edebilecek. Fakat şu anda yaşayan hemen hemen 7 milyar insanın kaybedilmemesi için şimdiden ciddi bir planlama yapılması gerekiyor.

    Global ısı değerlerinde yaşanacak 4 derecelik bir artış  aslında çok başka bir konu, gezegende yaşayanlar daha önce hiç tanımadıkları bir ortamla karşılaşacaklar.

    Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin 2007 raporuna göre 4 derecelik bir artış kolayca meydana gelebilir.

    Yapılması gereken ise daha sıcak bir dünyaya ne kadar zaman içinde uyum sağlayabileceğimiz. Modellemelere göre 2100 yılında dünya 4 derece daha "pişmiş" olacak. Bazı bilim adamları ise bu ısınmanın 2050 yılında gerçekleşeceğinden endişe ediyor.

    Dünyada bu büyüklükte sıcaklık yükselişi en son 55 milyon yıl önce gerçekleşmişti. O zaman sıcaklıklar 5 ila 6 derece artmış, deniz seviyesi bugünkünden metrelerce daha fazla yükselmiş ve çöller Afrika'nın güneyinden Avrupa'ya kadar uzanmıştı.

    Bugün ise bu tür olayların gerçekleşmesi için ısının ne kadar daha yükselmesi gerektiği, ne kadar daha buzun eriyeceği üzerine senaryolar oluşturuluyor. Böyle bir durumla karşılaşıldığında ilk çözülmesi gereken problem bu kadar çok insanın yaşayabileceği yer bulmak ve bu kadan insanı besleyebilmek olacak.

    Daha sonra buzların erimesiyle birlikte okyanuslar genişleyecek ve su seviyesi yükselecek. Tahmin edilen yükselmenin kıyı bölgelerinde 2 metreye ulaşacağı yönünde. Ancak bu faktöre Grönland ve Antarktika'nın büyük bölümünün erimesi eklenince suların yükselişinin çok daha fazla olacağı tahmin ediliyor..

    İçinde bulunduğumuz yüzyıl tamamlanırken Batı Antarktika'nın buz tabakalarının erimesi, en az 1 ya da 2 metre denizlerin yükselmesi anlamına geliyor. Hiç buz tabakası kalmayan bir Dünya ise bugünküne göre 80 metre daha yüksek deniz seviyesi anlamına geliyor ki böyle bir durum "korkunç" olarak nitelendirilebilir.

    İşte bizi bekleyen felaket senaryoları

    Dünyanın yarısı tropik iklimde (artı 30 eksi 30 derece arası) yaşıyor, ki bu alanlar iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgeler olacak. Örneğin Hindistan, Bangladeş ve Pakistan şu anda bile musonların meydana getirdiği yıkıcı sellerin etkisinde can çekişiyor. Bu bölgeler ısındıkça su çok daha hızlı buharlaşacak ve Asya genelini kuraklık alacak. Mesela Bangladeş şu anki topraklarının üçte birini kaybedecek.

    Afrika'da ise Sahra Çölü'nün çok daha geniş bir alana, yayıldığını düşünmek yeterli. Diğer modeller Afrika için çok daha kötümser, neredeyse bütün Afrika'nın çölleşmesinden korkuluyor.

    Taze içilebilir su bulabilmek sıcaklıkların artmasıyla dünya için büyük problem olacak. Çin, Güney Batı Amerika, Orta Amerika, Güney Amerika'nın neredeyse tamamı ve Avustralya topraklarında nemin azalmasıyla susuzluk korkunç bir hal alacak.. Dünyanın diğer yerleri bu bölgeler kadar olmasa da suya hasret kalacak.

    Dünyanın bütün çölleri genişleyecek. Özellikle Sahra Çölü'nün etkisi, Orta Avrupa'ya kadar genişleyecek.

    Avrupa'daki dağlarda bulunan buzullarla beslenen Tuna, Ren gibi nehirler buzulların erimesiyle küçülecek. Peru Andları, Himalayalar ve Karakurum bölgesi için de benzer bir durum söz konusu. Bunların sonuçları ise Afganistan, Pakistan, Çin, Bhutan, Hindistan ve Vietnam'ın su kaynaklarının hemen hemen yok olması.

    Yüksek yaşam

    Yeterli su garantili yerler sadece yüksek enlemler olacak. NASA bilimcisi James Lovelock'un geliştirdiği Gaia teorisine göre göre yüksek bölgelerde bir anda nüfus patlaması yaşanacak. Bütün hayat da bundan ibaret olacak. Dünyanın geri kalanı ise birkaç vaha dışında büyük ölçüde çölleşecek.

    Gaia teorisine göre dünyanın bir oto kontrol sistemi var ve yaşamın sürmesi için gerekli dengeyi sağlıyor. Ancak insanoğlu sanayileşmeyle birlikte dünyayı karbondiokside boğunca dünyanın kontrol düğmesi "bozuldu."

    Böyle olunca da Dünya sıcaklıkları artık kontrol edemiyor. Çünkü yine Gaia teorisine göre yaşamı sağlayan fonksiyonlardan birindeki değişiklik bile diğer fonksiyonların hepsini etkiliyor. 

    Teoriye göre böyle olunca insanoğlunun yaşayabileceği yerler kuzey ve güney kutuplarına yakın bölgelerle yüksek yerler olacak. İnsanoğlu buralara hayatta kalabilmek için sığınacak. Geriye kalan bölgeler ise yaşam için yeterli olmayacak.

    Peki gezegenin sadece bir kısmı yaşanabilir olacaksa, bu kadar büyük bir nüfus nasıl hayatını sürdürecek. Daha az iyimser olanlar insanoğlunun çok zor bir durumla karşı karşıya kalacağını ve bunu aşmak için yeterince zeki olmadığı görüşünde. Yine de insanlığın bir tür olarak devam edeceğini düşünüyorlar ancak bu yüzyılın sonunda toparlanmasının pek de kolay olmadığının altını çiziyorlar. Hayatta kalabilen insan sayısının muhtemelen bir milyar ya da biraz daha az olacağı tahmin ediliyor.

    Daha iyimser uzmanlar ise, 4 derecelik bir ısınmanın dünya için büyük bir değişiklik olduğunu ancak gezegenin hayatta kalmak için yeterince kaynağa sahip olduğunu ifade ediyorlar.

    Hayatta kalabilmek için insanoğlunun bazı radikal kararlar vermesi gerekiyor. Toplumumuz yeniden düşünmeli ve jeopolitik çizgilerden arındırılmış olarak kaynakların dağılımını düzenlemeli. Yani bugünkü ulusal sınırlarla Dünyanın geri kalanını soyutlamak yerine "ütopik" görünse bile sınırsız bir yapıya kavuşmalı.

    Şu an ki zihniyetin her ülkenin kendi ürettiği yiyecek, su ve enerjiyle yetinebilmesi yönünde sabitlendiğini ifade eden uzmanlar, kaynakların nerede olduğu, nüfus, gıda ve çevredeki enerji üretimi gibi faktörleri planlayarak dünyaya yeniden bakılması gerektiğini düşünüyorlar.

    Ulusal sınırların felaketten etkilenecek insanlara açılmaması durumunda, o insanlar ölüme terkedilmiş olacak.

    Uzaylılar deli olduğumuzu düşünürdü

    Yine uzmanlara göre eğer uzaylılar Dünya'ya gelseydi Pakistan, Mısır gibi kurak bölgelerde yaşayan insanların su sorunu çektikleri halde yetişmesi için bol su isteyen pirinç ektikleri, az su isteyen ekinleri ise ithal ettiklerini görselerdi muhtemelen insanoğlunun deli olduğunu düşünürlerdi.

    Bilim adamları dünyanın uzak güney ve kuzey bölümlerinde yağış artışı olacağını ifade ediyor. Kanada, Sibirya, İskandinavya, Grönland'ın buzsuz kısımları, Patagonya, Tazmanya, Avustralya'nın kuzeyi, Yeni Zelanda ve Antarktika'nın batı kıyıları bu bölgeler içine giriyor. Diğer bir deyişle bu saydığımız bölgeler diğerlerine göre daha yaşanabilir olacak ve göç alacak.

    http://www.cnnturk.com/2009/bilim.teknoloji/kuresel.isinma/02/28/new.scientist.istanbul.sular.altinda.kalacak/515667.0/index.html

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu