YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 22 Şubat 2008

Bergama Köylüleri Bir Kez Daha Kazandı Ama...

  • Bergama köylülerinin 15 yıl süren hukuk savaşında sona gelindi. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Bergama’daki altın madeninin siyanürle işletilmesine olanak tanıyan Bakanlar Kurulu kararının iptalini onadı.
        

    21.02.2008 NTVMSNBC

    İzmir Barosu, Bakanlar Kurulu’nun Bergama’daki altın madeninin siyanür kullanılarak işletilmesine olanak tanıyan 29 Mart 2002 tarihli kararının iptali için dava açmış; Danıştay 6 ve 8. Daireleri’nin ortak heyeti de söz konusu Bakanlar Kurulu kararını iptal etmişti.

    Davalı Başbakanlık kararı temyiz edince, dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na geldi. Kurul, Başbakanlık’ın itirazını reddederek, ortak heyetin iptal kararını onadı. Bu karardan sonra, Başbakanlık’ın “karar düzeltme” istemine hakkı var. Ancak bu istemi de yine aynı Kurul karara bağlayacak.

    Avukat Özay: yargı kararları uygulanmıyor ki!

    15 yıldır Bergamalı köylülerin avukatlığını yapan Senih Özay, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararını NTVMSNBC’ye değerlendirdi. Özay bu karar gibi çok sayıda karar alındığını, ancak maden işletmesini durduracak, iptal edecek uygulamının bir türlü başlatılmadığını söylüyor:

    “Bergama’daki altın madenine ilişkin 15 yılda sayısız mahkeme kararı aldık. İşte bu sonuncu mahkeme kararını almış olmamıza rağmen buranın kapasitesi 3 kat artırılıyor ve buraya Kazdağı’ndan, Uşak’tan, Gümüşhane’den, Eskişehir’den ve Sivrihisar’dan altınlı toprak getirerek çalışmalarına devam ediyorlar. Yani yargı kararlarının dinlenmediği Türkiye Cumhuriyeti devletinde nereye seslenebiliriz? Bugüne kadar onlarca karar çıktı ama sonuç değişmedi. Yöre halkının sinirleri laçka oldu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden tazminat aldılar ama tazminat önemli değil, önemli olan ihlaldi. Türkiye’de mahkeme kararları uygulanmıyor: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kararları niye uygulamıyorsun, diye defalarca hesap sordu, ama değişen bir şey olmadı.”

    Kamuoyu ve STKların Seisinin Çıkması Lazım

    Yargı kararlarının uygulanması konusunda kamuoyunun ve sivil toplum kuruluşlarının sesinin daha yüksek çıkması gerektiğini ifade eden Özay şöyle devam ediyor: “Kamuoyu, Barolar Birliği, Tabipler Birliği gibi kuruluşlar ‘yeter’ diyecekse birşeyler olur, öbür türlü bir şey değişmez. Şirket çalışmalarını devam ettiriyor, bu nedenle bugün alınan kararın da bir anlamı yok. Çünkü bu kararı da dinlemeyecekler. Hukukçular, ’30 gün içerisinde bu mahkeme kararına uyulması beklenir’ diyecekler, bunlar 29. günü ‘uyduk’ diyecekler ama 32. gün, ‘Aa, yeni bir işlem var, Çevre Bakanlığı, Valilik veya filanca kurum izin verdi’ deyip yine devam edecekler.”

    Bakanlar Kurulu 3 kez 'gizli karar' verdi

    Avukat Özay’a göre bu konuda geçmiş hükümetlerle bugünkü hükümet arasında da uygulama açısından bir fark yok: “Öyle enterasan bir şey ki; Bakanlar Kurulu’nca 3 defa gizli karar verildi. Biri çimento fabrikaları ile diğeri Yatağan termik santralleri ile ilgiliydi. Onları iptal ettirdik, o maddeler Strasburg’a gitti, ihlal kararı aldık. Üçüncüsü de 2002 tarihli gizli kararname idi. Biz bu kararnameyi bulamadık, Türkiye’de ‘gizli’ dediler. Kararı AİHM’den elde ettik, aleyhinde dava açtık. En sonunda Danıştay karar verdi, ama o kararlara da uymadılar. Şimdi de İdari Dava Daireleri Kurulu böyle bir karar çıkarmış ama uygulanacağına dair bir işaret yok. Çünkü Türkiye’de ‘yeter artık, hukuk devletini öldürdünüz’ diyen kimse yok.”

    Ankaralılar İstanbullular desteklerse

    Senih Özay yine de ümidini kaybetmediğini söylüyor: “Yöre halkı, köylüler, çevreciler ve duyarlı vatandaşlar ayakta. En azından kadınlar ve çocuklar çok karşılar. Şu anda noterden bana verilen vekaletname sayısı 2758 oldu, başlangıçta 651 idi. Demek ki yörede duyarlılık var, ama Ankaralılar, İstanbullular destek vermiyor. Türkiye’nin en büyük, en iyi hukuk, yargı kararlarıyla bezenmiş dosyasıydı ama destek yok. Toplum sahip çıkarsa, bu mahkeme kararları da uygulanır. Hukuk devletinde mahkeme kararına uymamak diye bir cümle yok, bu sadece Türkiye’de var. Almanca’da İngilizce’de böyle bir terim yok.”

    AİHM iki kez köylüleri haklı bulmuştu

    Bergama’daki altın madeniyle ilgili iç hukuk yollarının tüketilmesinin ardından Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’ne giden köylüler, iki kez tazminat kazanmıştı. 10 Kasım 2004 tarihindeki ilk kararda AİHM, köylülerin mücadelesini iki noktadan haklı bulmuştu. Buna göre ilk olarak mahkeme, Türk hükümetlerinin mevcut ulusal mahkeme kararlarına rağmen madenin çalışmasına göz yumarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS)8. maddesini ihlal etmişti. Ayrıca 1 Nisan 1998’de Danıştay tarafından onanan 15 Ekim 1997 tarihli İzmir İdare Mahkemesi kararının makul sürede ve gerektiği şekilde uygulanmaması da, AİHS’nin 6.maddesinin 1. fıkrasını ihlaldi.

    Köylüler rekor tazminat kazanmıştı

    AİHM’den 28 Mart 2006’da da Türkiye’ye rekor tazminat cezası gelmişti. Mahkeme Ankara’yı, Ovacık Altın Madeni’nde siyanürle altın çıkarılmasını protesto eden Bergamalı 315 davacıya toplam 945 bin Euro manevi tazminat ödemekle cezalandırmıştı.

    AİHM, hükümetin Türk yargısının konuya ilişkin kararlarını gözardı ederek altın madeninin işletilmesine izin vermesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “şahsi ve ailevi yaşama saygı” başlıklı 8. maddesine aykırı bulmuştu.

    AİHM ayrıca, Ovacık madeni hakkında İzmir mahkemelerinin 15 Ekim 1997 tarihinde alınmış ve Danıştay tarafından 1998’de onaylanmış olan işletmeyi durdurma kararlarının dönemin hükümeti tarafından uygulanmamasını da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanmayla ilgili 6. maddesine aykırı bulmuştu.

    AİHM’in gerekçeli kararında dönemin Bakanlar Kurulu’nun madenin işletilmesi konusunda aldığı kararların hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını not etmiş, bu durumun hukuk devleti anlayışına aykırı olduğuna hükmetmişti.

    http://www.ntvmsnbc.com/news/436579.asp    

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu