YUKARI

Yazarlarımız

Yazar: Nuran Talu | Eklenme Tarihi: 02 Haziran 2009

Türkiye İlk “Kentleşme Şurası”na Hazırlanıyor

  • Türkiye’de Kentleşme Şurası ilk kez Mart 2009’da yapılacak. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın koordinasyonunda, çok katılımlı bir düzenekle planlanan Şura’nın hazırlıkları bu ay (Kasım 2008) içinde resmen başlatıldı. Süreç aynı zamanda yerel yönetim seçimlerinin hazırlık süreci ile de örtüşüyor.

    Şura’nın amacı; Türkiye çapında sürdürülebilir entegre bir kentsel kalkınma stratejisi oluşturmak ve bu stratejiyi eylem planlarına yansıtmak. Farklı meslek çevrelerinden, kamu kurumlarından, akademiden, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasından çok sayıda temsilcinin katılımı ile devam eden çalışmalar; Türkiye’de mekansal planlama sistemi, kentsel dönüşüm, konut ve arsa politikaları, kentsel yoksulluk ve kentlilik bilinci gibi birçok konuya odaklanıyor. Odaklanılan konulardan bir diğeri de, sera etkisi ve ozon aşınması gibi sorunlara yol açan ve doğal kaynaklar üzerinde olumsuz etkiler yaratarak ekolojik dengenin bozulmasına neden olan kentsel ve küresel ısınma.

    Bugün dünya nüfusunun yarısının ve Türkiye nüfusunun %70’inin kentlerde yaşıyor olması, kentleşme olgusunun çok boyutlu ve stratejik bir yaklaşımla ele alınmasının ne kadar gerekli olduğunu gösteriyor. Kentleri ve özellikle büyük yerleşmeleri bir yandan ülke kalkınmasının motor güçlerinden biri olarak görmek, bir yandan da bu yerleşimlerin sürdürülebilirlik açısından oldukça kritik öneme sahip olduklarını kabul etmek kaçınılmaz.

    Görüyoruz ki küreselleşme süreci, yerel düzeyde sermaye ve mekan ilişkisinin yeniden şekillenmesini ve kentleşmeye ilişkin geleneksel yöntemlerden uzaklaşmayı dayatıyor. Sosyal adalet çerçevesinde bu dayatma, kentte yaşayan insanların sağlık hizmetlerine, işsizliğine ve yoksulluğuna ne ölçüde çare olacak göreceğiz.

    Büyük şehirlerimizde bu açıdan çok da olumlu sinyaller aldığımız söylenemez. Kentlerde ekonomik gelişim sağlanırken, doğal kaynaklarımızın kısıtlı olduğunu ne kadar dikkate alıyoruz? Son dönemlerde küresel ısınma ile ilgili olarak Türkiye’de ulusal düzeyde bir dizi yeni politik karar alınıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konu ile ilgili araştırma komisyonları kuruluyor, uluslararası projeler hızlandırılıyor. Kyoto Protokolü’ne taraf olmamız an meselesi. Ancak bütün bu çabalar, insanımızın yaşam kalitesine doğrudan yansıdığı zeminlerde, yani kentlerde uygulama alanı bulacak mı?

  • Ekolojik yaklaşımın ortaya koyduğu sürdürülebilir kent modelleri içerisinde çevresel konular enerji, tarım ve turizm gibi sektörlerle bütünleşen politikaları şart koşar. Örneğin; kentlerimizi tasarlarken ulaşımla ilgili ne kadar çevreci kararlar alıyoruz? Hemen her şehrimizde trafik sorunlarını çözmek için motorlu araç odaklı projeleri hayata geçirmiyor muyuz ve böylece insanımızın yaşam kalitesini göz ardı etmiyor muyuz? Yanlış tasarlanmış kentsel ulaşım projeleri hava kirliliğine, gereksiz enerji tüketimine, gürültüye ve yine trafik sıkışıklığına neden olmuyor mu?

    Oysaki sürdürülebilirliğin çevresel amaçlarını yerine getirmek için kentsel tasarım, en başta yerel iklimi, ekosistemleri, materyalleri, enerji, su ve kaynak akışlarını yansıtmalı. İşte o zaman kentte yaşayan insanları doğal değerlerle yakınlaştıracak, motorlu araçlara bağımlılığı azaltacak, kaynakları daha etkin kullanacak ve daha da önemlisi o kentin kimliğini ortaya çıkaracağız.

    Bütün bunlar Kentleşme Şurası’nın beklenen sonuçlardan sadece bir kaçı. Kentsel alanlarda ekonomik refahı ve istihdamı güçlendirmek hedef ise, kentsel çevreyi korumak ve geliştirmek de aynı ölçüde hedef olmalı. Bir an önce kentleri çevresel açıdan daha fazla sürdürülebilir kılacak kararlar almalı, eylemler gerçekleştirmeliyiz. “Sürdürülebilir Kent Kalkınması” alanında önemli düşünürlerden biri olan Marco Keiner’e göre; “Sürdürülebilirlik kavramı kente uygulandıgında, kentsel alanın ve bölgesinin, toplumun arzu ettigi yaşam kalitesi düzeylerinde işlevlerini sürdürmeye devam etmesi, ancak bunu yaparken mevcut ve gelecek nesillerin seçeneklerini kısıtlamaması ve kentsel sınırlar içinde ve dışında olumsuz etkilere neden olmaması anlamına gelmektedir”.

    Birinci Kentleşme Şurası çalışmalarının bu yaklaşımla süreceğini umuyor, ulusal Sürdürülebilir Entegre Kentsel Kalkınma Stratejisi ve Eylem Planı’nın bir an önce hayata geçirilmesini bekliyoruz.

    Dr. Nuran Talu
    Çevre Bilimci, Küresel Denge Derneği Başkanı

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu