YUKARI

Yazarlarımız

Yazar: Nuran Talu | Eklenme Tarihi: 02 Haziran 2009

Buzdağının Altında Daha Neler Neler Saklı

  • Türkiye iklim değişikliği ile baş edebilmek için hem azaltım (mitigasyon) hem de uyum (adaptasyon) politikalarını aynı ağırlıkta önemsemek durumunda olduğunun acaba ne kadar farkında?

    Bakıyoruz, Kyoto Protokolü’ne Şubat 2009’da imza attığından bu yana ülkede siyasi iradede ciddi bir hareketlenme var. Sebebi Kopenhag pazarlıkları...

    2012’den sonraki süreci yönlendirecek kararların alınması beklenen, Aralık 2009’da Kopenhag’da yapılacak meşhur geleceğin İklim Rejimi toplantısı için Türkiye müzakere yeteneklerini arttırmaya çalışıyor. Ne için? Türkiye’de insan kaynaklı sera gazlarının kontrol altına alınması, azaltılması ve tutulmasına yönelik önlemleri ülke ekonomisinin gelişme dinamiği bozulmadan dengeleme çabası, yani azaltım politikaları için.

    Oysaki buzdağının altında iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele etmek, fayda sağlamak ve etkileri yönetebilmek için stratejiler geliştirme süreci var, yani uyum stratejileri... Türkiye’de azaltım politikalarında odaklanılan başat sektörler olan enerji ve sanayi için alınan/alınacak önlemler Türkiye’nin iklim değişikliğinden etkilenmemesine yeterli olmayacak. Çünkü, iklim değişikliği kaçınılmaz olarak devam ediyor ve küresel ortalama yüzey sıcaklığı artışının 2 Co seviyesinin altında tutulmasının, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini önlemekte yeterli olmadığı bilimsel olarak ispatlanmış durumda.

    Esasen dünyada gelişen sürece bakıldığında, Türkiye uyum politikalarını ihmal etmede pek haksız sayılmaz. Dünyanın geri kalanı da yakın zamana kadar, en çok azaltım politikaları ve uygulamalarında kazanımlar elde etmek için yönetsel faaliyetler içinde oldu. Ancak bugün artık her kesim, emisyon azaltım çabaları başarılı olmassa, uyum maliyetlerinin katlanarak artacağının farkında. Bu nedenle ülkeler ve uluslararası örgütler iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı uyum politikalarının kapsamlı bir şekilde ele alınması gerektiği konusunda hemfikirler. İklim değişikliğine taraf ülke toplantıları, Avrupa Birliği yeşil, beyaz politika kitapları uyum çabalarının mutlaka hızlandırılması yönünde kararlar alıyor, ülkelerin mevcut kalkınma planlarında ve gelecek hedeflerinde uyumun gereken ölçüde yer almasının önemini vurguluyorlar; bir yandan da uyum konusunda uluslararası destek mekanizmalarının geliştirilmesine uğraşıyorlar.

  • Uyum maliyetlerini karşılamakta güçlük çeken ülkeler ne yapmalılar? Burada hükümetlerin rolünün önemli olduğu açık. Öncelikle ülkeler kalkınmalarını sürdürülebilir bir anlayış ve başarıyla devam ettirmeliler, iklim değişikliği riskleri için erken ve maliyet etkin uyum faaliyetlerine yönelmeliler, iklim değişikliğinden kaynaklanan afetler için uyarı politikaları / sistemleri geliştirmeliler, belirsizlikleri yok edecek yüksek kalitede bilgi ağı kurmalılar ve yasal ve kurumsal yapılanmalarını gözden geçirmeliler. Bu tedbirler her ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda farklılaşabilir ve çeşitlenebilir tabii.

    İşin özü; Türkiye’nin iklim değişikliği risklerini yönetme kapasitesini geliştirmesi lazım. Bunu nasıl başaracak? Öncelikle iklim değişikliğine uyum politikalarını geliştirmesi ve bunları gelecekteki kalkınma hedefleri çerçevesinde sürdürülebilir bir anlayışla makro-politikalarına entegre etmesi lazım. Türkiye bir yandan, İklim Değişikliği Sözleşmesi’nin EK 1 Listesi’ndeki ülkelerden beklenen sorumluluklar çerçevesinde, kendi sosyo-ekonomik gerçeklerini ve göstergelerini dikkate alan azaltım politikalarını 2012 sonrası iklim rejimine yansıtmaya hazırlanırken, öte yandan uluslararası temel müzakere konularından biri olan uyum politikalarını da, Bali Eylem Planı’nın gerektirdiği açılımları dikkate alarak biran önce şekillendirmek durumunda.

    İklim değişikliğinin olası etkilerinin karşısında Türkiye’nin risk grubu ülkeler arasında oduğunu unutmamak lazım. Bu gerçek iklim değişikliğinin Türkiye’de neden olabileceği sosyo-ekonomik ve çevresel etkilerinin önemini yeterince ortaya koyuyor. Akdeniz Havzası’ndaki kuraklık koşullarının tüm Türkiye’ye etkisi, kuraklığın afet kapsamına alınması, kuraklık risklerinin tarım sigortaları bünyesine dahil edilmesi ve teknik ve kurumsal kapasitenin arttırılması gibi politik inisiyatif gerektiren bir dizi ihtiyaç, ülkenin ekonomik büyüme stratejilerinin ve ulusal kalkınma politikalarının gündemine girmek için sıra bekliyor.

  • Türkiye’de hemen her sektörde iklim değişikliğine uyumu sağlamak için, kurumlar arası işbirliği ve eşgüdümün güçlendirilmesi yönünde kapasite geliştirme çalışmaları yapılması çok önemli. Bu çerçevede uyum için gerekli olan temel bilgi ve veritabanın geliştirilerek, etkilerin, belirsizliklerin ve giderek kırılganlıkların iyi tanınması lazım. Bütün bu çalışmaların genel bir stratejik çerçeveye oturtulması ve bu kapsamda geliştirilecek uyum planlarının, sektörel planlara ve risk azaltım stratejilerine entegre edilmesi lazım. İlk akla gelen ihtiyaçlar ise şöyle sıralanabilir:

    • İklim değişikliğinden etkilenen ve gelecekte etkilenecek temel sektörlerin/alanların (su, tarım ve orman, sanayi ve enerji, sağlık vb) önceliklendirilmesi;
    • Tüm kurumların ve toplumun ilgili kesimlerinin politika oluşturma, yasal ve kurumsal uygulamalar ve bilgi paylaşımı yönünde kapasitelerinin geliştirilmesi;
    • Belirsizlikleri en aza indirmek amacıyla bilimsel çalışmaların ve araştırmaların çoğlatılması
    • İklim bilgi sistemlerinin geliştirilmesi;
    • Tarımda ve diğer sektörlerde erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi;

    • Yeni iklim koşullarının olumlu etkilerinden faydalanma fırsatları için bilimsel çalışmaların çoğaltılması;
    • İklim değişikliği risk ve maliyetlerinin azaltılması için araştırmaların geliştirmesi;
    • İklim değişikliğinin halk sağlığına olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik çalışmalara önem ve hız verilmesi;
    • Sanayi sektöründe temiz üretim (eko-verimlilik vb.) yöntemlerinin uygulamada yaygınlaştırılması;
    • Uyum spesifik teknoloji yeniliklerinin (enerji etkinliği teknolojileri) teşvik edilmesi;
    • İklim değişikliğine uyum kapsamında finansman ve sigortacılık sektöründe çalışmaların geliştirilmesi;
    • Katılımcı süreçlerin etkinleştirilmesi ve halkın bu alanda bilinçlendirilmesi.

    Dr. Nuran Talu
    Çevre Bilimci, Küresel Denge Derneği Başkanı

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu