YUKARI

Yazarlarımız

Yazar: N. Rahmi Aksoy | Eklenme Tarihi: 03 Haziran 2009

Kollarında Yaşarken

  • Daha dün annemizin kollarında yaşarken, bulunabilecek en sıcak ve korunaklı merkeze yerleşmiş, cennete en kestirme mesafedeki kucağına yuvalanmış haldeyken nefesimizi içimize çektiğimizde nereye doğru verirdik geri nefesimizi...

    Nereye? Sorarım nereye?

    Çoook eski zamanlar belki ama dün gibi hatırlayabilecek misiniz ?
    Hatırlatalım.

    Keşfedilecek onca şey için bakınıp dursa da yine bildiği en güvenli ve en güzel kokulu yere doğru..

    Kucağına, evrenin yaratılmış en özel ve en sahici noktasına doğru nefesimizi alır ve verirdik.
    Ve bu herşey ama herşey için yeterliydi.
    Çevre soğuk, çevre yabancı, çevre korunaksız, çevre de neresi ?
    En temiz yiyecek, en temiz sığınak ve en temiz sevgiden başka neye ihtiyacı olabilir ki insanın..
    Neye ihtiyacı olabilir başka? Sorarım neye?

    Üstelik kimbilir belki de yaşamın yegane sırrı ile sessizce ve dolaysızca beraberdir insan o kucakta, pergelin merkez ayağında.
    Hoşgelmiştir. Hoşbulmuştur.

    Ağır ağır çizmeye başladığı dairenin ortasındaki pergelinin sarsılmaz merkez kucağında öylece nefes alıp durmaktadır.

    Yanıbaşımızdaki isimsiz alan ise giderek genişlemektedir.
    Biz hiç istemiyoruz ama tanışmamız gerekecek, onun adı çevredir.
    Ve büyünün bozulmasını sinsice beklemektedir.
    Hey olsun, ama annemiz bizi korur.
    Mesela olur da çiçekli bahçemizin yollarında koşar olursak
    Hatta şimdi okullu olur ve de sınıfları doldurursak
    O yine bizi korur.
    Pergelin merkez ayağında, evrenin yaratılmış en sıcak ve en sahici sığınağında.
    Heey! Peki biz çevre ile tanışmak istiyoruz ama hep ama hep ama hep kucak merkezimizde kalmak istiyoruz.

  • Bu aşamada okuyucuya fani bir fanusta olduğunun hatırlatılması gerekiyor :
    Süre bir gün bitiyor ve annemiz artık olmuyor.
    Ve kendimizi çevrede yapayalnız ama yapayalnız buluveriyoruz.

    Şimdi herşey ne kadar uzak ve derin ve ne kadar sahici değil.

    Merkezi kaçmış bir topaçın savrulurken kendini buluverdiği çevre nasıl bir yer acaba?
    Haydi bu çocuğa bir genelleme öğretelim.


    Karşı kıyıdan Aristo annesine sesleniyor, kalın ve davudi bir sesle:
    Her anne bir merkezdir. Her merkez bir yaşamdır.

    O halde her anne bir yaşamdır.
    Bunu hiç düşünmeden cebimize koyuyoruz çocuklar, büyük soruları cevaplarken kullanacağız.
    Öğretmenim !

    Büyüdüğümüzde, bir gün annemizi kaybettiğimizde, kendimizi etrafa ürkek ve ıslak bir tereddütle bakınırken bulduğumuzda sorup soracağımız en sahici soru ne olacaktır :
    “Peki çevre neydi ?”

    Cevabı bulmak durumunda kalan birinden dinleyelim :
    Çevre bizim annemizden öğrendiğimiz tüm orjinal birinci el güzelliklerin ve temizliklerin birinci kopyalarını saklamamız gereken bir yerdir.

    Bir gün ihtiyacımız olduğunda umarsız ve çaresizce birbirimizi kandırmadan verici olabilmek için.


  • Kollarında tertemiz yaşarken ve büyük sırrın içinde dolaysızca mutlu iken bir gün bu mutluluğun en saf haline ihtiyacımız olacağı için.

    Merkezkaç kuvveti ile bizi uluortaların çevrelerine savurmayacak kadar sımsıkı tutan o sıcak enerjinin yenilenebilir kaynağına bir gün ihtiyaç duyacağımız için.

    Çevre annemizin bize bıraktığı herşeyin yani yaşamın ta kendisidir.
    Annemizin bizden alacağıdır.
    Yaşamın yaşatılması için bizim yapmamız gereken tek gerçek görevdir.

    Annemizin bizden esirgemediği kocaman bir kucağa, koca evrende bize sunduğu miniminnacık pırıl pırıl ve tertemiz bir yaşama karşılık bizim boynumuzun borcudur.

    Burada hep birlikte boynu dik haykırıyoruz :
    Daha dün annemizin
    kollarında yaşarken
    şimdi alacaklı oldu o
    sahici bir kucağa merhaba
    diyeceklere borcumuz var
    bir gün sure bittiğinde
    annemizin hiç ölmemesi için..


    Nuri Rahmi Aksoy
    TSKB Mühendislik Bölümü Danışmanı

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu