YUKARI

Yazarlarımız

Yazar: N. Rahmi Aksoy | Eklenme Tarihi: 22 Ocak 2009

Çok Kültürlüyüz Çook...

  • Antropoloji holistik bir bilim dalıdır. Yani geçmişte yaşamış ve halen yaşayan tüm insanları kapsar ve insanlığın tüm boyutlarını içerir. Kültürel görecelilik ve kültürler arası mukayese konularına verdiği yoğun önem ile diğer sosyal disiplinlerden ayrılır.

    Kimi bilim adamlarına göre insani bilimlerin en bilimseli, bilimlerin en insanisidir.

    Esas itibariyle sömürgeleştirmeler döneminde, yani 17.yy’dan başlayarak doğa tarihinin gelişmesine paralel olarak ortaya konmuş, zengin metodolojisi ile bugünkü noktaya gelmiştir.

    Aydınlanma Dönemi ile eşzamanlı ilerlemiş olan sömürgeleştirme sürecinde, örneğin herhangi bir insan topluluğuna dair dil, kültür, gelenek, teknoloji ve inançların araştırılması işi aynı bölgedeki flora ve faunanın araştırılmasından çok ayrı tutulması gereken bir iş olarak görülmezdi.

    Öte yandan 19.yy sonlarında ve 20.yy başlarında antropoloji, doğa tarihinden kopmakla birlikte o dönemde çok etkili olmuş bazı teorilere de, bilimsel ırkçılık denebilecek ideolojilere zemin oluşturacak şekilde konu olabilmiştir. İnsan topluluklarının geçmişte yapmış olduğu göçler, belli doğruluktaki bulgularla incelenmek suretiyle oluşturulan örneğin, tüm insanlığın en ilkelden en gelişmişe doğru giden lineer bir evrim sürecine tabi olduğu ve bu kapsamda bazı ülke ve toplumların bu sürecin ilk safhalarında yer alan ilkel hatta fosil insanlık örnekleri olduğu gibi bazı iddialı önermelerle savlanmıştır.

    Günümüzde ise biyolojik antropoloji, kültürel antrolopoloji ve dilsel antrolopoloji olmak üzere üç ana kategoride toplanabilecek bu bilimsel çalışma alanının ve ona yardımcı olan arkeolojinin hepbirlikte, diğer tüm bilim alanlarından çok daha fazla disiplinlerarası işbirliği ve yoğun metodoloji tartışmaları içinde çalıştığı gözlenmektedir. Bu bilim dalı, ürettiği sonuçlarla sadece üniversite alanında kalmayıp küresel ölçekte mevcut doğal kaynaklar ile insan toplulukları arasındaki stratejk denge yönetimi üzerine çalışan çevre düşünürleri veya kurumları ile bu çalışmalardan özel sonuçlar çıkaran uluslararası siyaset ve politika elitleri dahil birçok kişi ve kurumun güncel ilgi alanına girmiştir.


  • “Tüm canlıların içinde yer aldığı ortam” olarak gayet nötr ve objektif bir soğuklukla tarif edilen “çevre”nin paylaşımında evrimin değişik aşamalarında olan canlıların talebi bir olabilir mi? Bu sorunun cevaplanması sürecinde kendimizi antropolojinin ve tarihin sır dolu dehlizlerinde bulmamız işten bile değildir. Örneğin, eski zamanlarda “O bir vatandaş”, “O bir erkek”, “O bir kadın”, “O bir avcı”, “O bir çiftçi”, “O bir büyücü”, “O bir ressam”, “O bir mucit” ve benzeri biçimde tarif edilen bireyler günümüzde tek bir ortak temaya indirgenecek şekilde tarif edilebilmektedir: “O bir tüketici!” Diğer tüm üst kimlikler nerdeyse ana taşıyıcı olan ortak tüketici kimliğini yaşatacak ölçüde vardırlar.

    Tüm doğal kaynakların yer aldığı çevre sofrasına tüm canlılar olarak hep birlikte oturduğumuzda eşitsiz bir iştah dağılımı olduğu aşikar görünüyor. Diyelim ki o sofradan herkes birçok sefer kendi çapında sebeplenerek kalkmayı becerdi. Peki bu sürdürülebilir mi ?

    Cevabı biz biliyoruz. Ancak diğer canlı dostlarımız ne yazık ki bilmiyor. Bu noktada doğada tipik olarak rastlanan bir manzaraya kameramızı hemen kaydıralım.

    Antropolojik olarak en üstün ve en gelişmiş makamımızın en vazgeçilmez aksesuarının önünde, sevgili bilgisayarlarımıza parmak mesafesinde, keyifle aşağıda anlatılan ve birebir yaşanmış olay mahaline biraz yanaşalım.

    Efendim; ormanlar kralı aslanlar koca bir buffaloyu yakalamış. Yere çömeltmisler. Hayvan ise adeta keyifli bir oturuş ile bacaklarını kıvırmış oturuyor. Aslanlar hayvanı öldürmemiş bile. Hayvanın etrafında, tepesinde beş on tane aslan canlı canlı orasını burasını, ama daha çok gövde ve kalça kısımlarından başayarak ısıra ısıra yiyiyor. Buffalonun baş ve omuz kısmına ilk başta dokunmadıkları için hayan ara ara dönüp onlara mel mel bakıyor. Ve öylece ısırılarak baş bölgesine doğru bitirilmeyi bekliyor. Öte yandan aslanların büyüklükleri nedeniyle buffalolardan korktukları bir gerçek ve buffalo avladıkları da nadiren görülen bir durum. Bu esnada hayvanın başı vakurca sağa sola dönüyor ve bir başka olaya uzaktan şahit olurmuş gibi aslanları resmen seyrediyor, izliyor. Ara ara çok da sesli olmayan naralar atarak yere çömelmiş duruyor.

  • Sanki aslanların herbiri birer cerrah ve bufalonun üzerinde bir operasyon yapıyorlar. Hayvancağız üstündeki bir dolu aslanın gücü ile kalkıp da sıyrılmaya bile fırsat bulamıyor. Hayvancağız gayet medeni biçimde bedeninin üst tarafı ile misafirliğe gitmiş gibi oturuyor. Sanırsınız ki üstüne konmuş küçük kuşlar ya da sinekler var ve aldırmıyor. Her seferinde hayvanın böğründen bir aslan kanlı bir et parcasını kopararak kan revan içinde yutmaya çalışıyor. Açıkçası siz dinlemek, okumak isteseniz bile ben daha fazla anlatamayacağım.

    Efendim, şu bana hep çok şaşırtıcı gelmiştir. Bizler doğa mücadelesinde nasıl bu kadar öne çıkabildik? Bu bilim, duygular, sanat, din, teknoloji, bankalar ve tüm çıtkırıldım kültürlerimizle hakikaten nasıl oldu da bu kadar geçebildik diğer tüm canlıları? Yarışmada ikinci gelene bu kadar ama bu kadar fark atıp nasıl oldu da biz de o buffalonun üstüne çıkan aslanların üstüne çıkabildik?

    Size ve kendime bir tavsiyem olacak: “Antropoloji Işığında Büyük Çevre Sofrası Ziyafetinin Davetliler Listesi” gibi cafcaflı bir ana konuda bir yazı yazmanızı ve bir panele katılmanızı ve bir resim yapmanızı ve bir şiir yazmanızı ve bir müzik bestelemenizi isteyeceğim. Ee, bizim gibi kültürlü ve üstün canlılardan da bu beklenir.

    Zavallı ve kültürsüz animist buffolaya gelince; sözünü ettiğim olay Güney Afrika’nın “doğal yaşam parkı” olan ve birkaç Avrupa ülkesi büyüklüğündeki Kruger Park’da cereyan etmiş bir olaydır. Vaka-i adi’dir. Unutabilirsiniz.

    Aaa bir de, bizim kültürlü insan ülkelerimiz var. Sıradışı, grotesk ve humanist..

    Öyle değil mi?

    Nuri Rahmi Aksoy
    TSKB Mühendislik Bölümü Danışmanı

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu