YUKARI

Yazarlarımız

Yazar: Kerem Ateş | Eklenme Tarihi: 08 Ocak 2009

Yeni Bir Yıla Girerken “ Alışkanlıklarımızı Terk Edelim”

  • Acısıyla tatlısıyla 2008’i geride bıraktık. Doğal kaynakların hızla tükendiği günümüzde, bireyler olarak hayat tarzımızı, yaşantımızı yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor.

    İklim değişikliğinin olumsuz etkileri bir yana; enerjide darboğaza gelindiği, petrol rezervlerinin azaldığı, CO2 salımının hızla arttığı, doğal afetlerin her geçen gün etkisini arttırarak sarstığı bir dünyada yaşıyoruz. “Nereye gidiyoruz?” sorusunu son günlerde sıkça sormaya başladık. İşte bu nedenle bu yazımda, bizleri etkileyen meselelerden belki de son yıllarda en çok gündemde olan ikisini, su ve enerji konularını irdelemek istiyorum.

    Yaşamamız için gerekli temel madde: Su
    Sağlıklı, temiz içme suyuna hasret milyarlarca insanın salgın hastalık tehlikesiyle karşı karşıya olması, mevcut su kaynaklarının kirlenmesi ve hızla azalması gibi gerçeklere karşı hala su kaynaklarını vahşice ve hızla tüketiyor olmamız büyük bir tezat oluşturmaktadır.

    Dünya nüfusunun bugün üçte ikisinin karşı karşıya olduğu su kıtlığı; nüfus artışı, iklim değişikliği ve suyu kötü yönetimi nedeniyle gittikçe büyüyen bir kâbusa dönüşüyor. Eğer suyun kullanım şekli bugün olduğu gibi devam ederse, 2025 yılı itibarıyla yaklaşık 5 milyar insan dünyanın tatlı su ihtiyacının kısmen karşılandığı ya da hiç karşılanamadığı bölgelerinde yaşam savaşı veriyor olacak. Suyun önemine dikkat çekmek için öncelikle şu bilgileri paylaşmak yerinde olacaktır:

    • Yaşamın sürdürülebilmesini sağlayan yüzeysel tatlı su kaynakları (göller ve akarsular) miktar olarak çok az bir orandadır. Temsili olarak eğer dünyadaki tüm tatlı su kaynaklarının 5 litrelik bir kabın içine sıkıştırıldığı varsayılırsa, akarsu ve göller bu kap içinde sadece iki çay kaşığına eşdeğer yer tutabilir.
    • Tüm canlı yaşamının sürdürülebilmesini sağlayan ve toplam tatlı su kaynakları içinde yaklaşık % 0,3 oranında (sadece iki kaşık!) bulunan göller ve nehirlerdeki bu su mücevher değerindedir.
    • Tatlı su kaynaklarının durumu insan sağlığı ile doğrudan ilgilidir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre Dünyada her gün yaklaşık 25000 kişi sağlıksız koşullarda su kullanımından dolayı ölmektedir.
    • Denizlerin, denizlerdeki canlı yaşamının korunması için denizlere kavuşan akarsuların temiz akması ve göllerin korunması gerekmektedir.

    Ülkemiz halen yüzey suları ve yeraltı su kaynakları açısından kendine yeter durumda olsa da iklim değişikliği, çölleşme, nüfus artışı, çarpık kentleşme, hızlı sanayileşme gibi faktörler göze alındığında su kaynaklarımızın özellikle yüzey sularının çok ciddi bir tehlike altında olduğu ortaya çıkmaktadır. Ülkemizin hızla bir su stratejisi belirlemesi, mevcut kaynakları koruma altına alması ve suyun akılcı kullanımı konusunda dev adımlar atması şarttır.

  • Yaşam için Enerji
    Dünyamızın ekolojik dengesinin alt üst olduğu, iklim değişikliğinin etkilerinin sert bir şekilde hissedildiği bir zamanda yaşıyoruz. İklim değişikliğinin kaynağı sera etkisine neden olan CO2 gazı salımının azaltılması için uluslararası camiada ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve sonrasında Kyoto Protokolü ile sürecin ciddiyetine uluslararası kamuoyunun, devletlerin ve hükümet başkanlarının dikkatinin çekilmesine çalışılmıştır. Bugün zorunlu bir dizi önlemin alınması için baskı oluşturulmasına devam edilmektedir.

    İklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek için devletlerin yapması gereken makro çalışmaların yanı sıra bireysel çabalar da büyük önem taşımaktadır. Bugün hem Türkiye’de hem dünyada en fazla CO2 salımına neden olan sektör enerji sektörüdür. Özellikle enerji üretmek için kullanılan fosil yakıtlardan ortaya çıkan CO2 dahil tüm sera gazları atmosferimizde birikerek doğal iklim değişikliğinin şiddetini daha da arttırmaktadır. Öyleyse, bizler enerji kullanımıyla ilgili alışkanlıklarımızı terk ederek çevreye daha duyarlı bir kullanım modeline yönelirsek, enerji üretiminden ortaya çıkan sera gazlarının salımını azaltabiliriz. Kelebek etkisi yaratacak bireysel önlemlerden örnekler vermek gerekirse;

    • Akkor ampulünüzü enerji verimli ampulle değiştirin. Enerji verimli ampuller birim zamanda normal ampullere oranla % 70 daha az enerji tüketirler.
    • Televizyon, bilgisayar gibi aletleri stand-by (bekleme) durumunda bırakmayın. Böylece karbon salımınızı 32 kg azaltın. Normal televizyonlara göre plazma televizyonlar % 52, LCD televizyonlar % 36 daha fazla CO2 salımına neden olmaktadır.
    • Şehir içinde toplu taşıma araçlarını tercih edin. İstanbul – Ankara arası uçak yerine otobüsle gidilirse % 90, trenle gidilirse % 94 oranında daha az CO2 salımı olmaktadır.

    Kısacası hayatımızda bugüne kadar edindiğimiz alışkanlıklarımızda küçük değişiklikler yaparak büyük etkiler yaratabiliriz. İklim değişikliğine dur demek için, daha yaşanabilir bir dünya için “ Alışkanlıklarımızı Terk Edelim! ”

    Hepinize temiz bir çevre, barış dolu bir yıl dilerim…

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu