YUKARI

Yazarlarımız

Yazar: Canan Egüz | Eklenme Tarihi: 25 Mart 2009

Sürdürülebilir mi?

  • Ben insanım. Her sabah kalktığımda derin bir uykuya gömülmüş, zorlu rüyalardan geçmiş ya da gözünü hiç kırpmamış ama her şeyiyle bana ait bir geceyi bitirir, hepimize yüzyıllardır dayatılan apaynı bir güne başlarım

    Ben bir makineyim. Üretilmem yıllar alır. Daha parmaklarım küçücükken yapılar yapmaya, daha süt dişlerim dökülmemişken var olanı sökmeye, daha bacaklarım kısacıkken milyonlarca kilometre katetmeye programlanmış bir eğitimden geçerim.

    Ben aslında bir bakıma hayvanım. Yazık ki körüm, sağırım, içgüdüsüzüm.

    Ve birazcık da bitki. Ama üstümde hep solmayan çiçekler açsın isterim.

    Ben bir insanım, her sabah kalkıp dünden pek de farkı olmayan bir güne başlarken de, o günü bitirip yorgun argın evime dönerken de, gözlerimi kırpmadan geceye dalıp uykuyu beklerken de hep hayatımı anlamlandıracak bir şeyler ararım. Bulduğum anlamlar çoksa da tutunduklarım azdır. Bilirim ki başka başka insanlar da başka başka anlamlara tutunurlar. Gücün yakınında duran, güce güç katan ya da gücü anlamlandıran maddesel anlamlardan tutun da titrek bir mum alevinde sönüp gitmeye mecbur anlık bir kıvılcıma kadar her şey ama her şey dünyada bir yer kaplar, dünyadan bir şeyler söküp alır, dünyayı ters yüz eder. Çok sarsıcı ya da çok ama çok belirsiz de olsa yapar bunu.

    Çıkarsak anlamları dünyadan. İnsanın aklıyla, tecrübesiyle, hırsıyla, sevgisiyle, bencilliğiyle, iyi niyetiyle, ahlaksızlığıyla, anaçlığıyla yazdığı anlamları çıkarıp atsak dünyadan, ne kalır geriye? Boş bir zihin mi? Sildiğini tekrar yazmaya ve milyonlarca kez kopyalamaya meyilli tehlikeli zihinler mi?

    Eğer anlamları istemiyorsak biz de gitmeliyiz dünyadan. Başka türlü olamayız. Bu doğanın içinden çıkmış bir tür de biz isek ve bu ölümcül bir mutasyon değilse, süreç yaşanacak. Ölümcül bir mutasyonsak da yaşanacak.

    Eğer doğa bir hata yapmadı ise, onun selinden, şimşeğinden, depreminden korkan insan, yine tesadüfen, önüne çıkabilecek pek çok olasılık zincirinden en zayıfına tutunuverip, dünya tarihi içinde pek de önemsenmeyecek bir zaman diliminde bir delilik haline büründüyse, doğanın insana öngördüğü o aslında güzel olan zihin, bunu mutlaka telafi edecektir.

    Çünkü milyonlarca yıldır rengiyle yaşayan o böcek, hep aynı çiçeği açan o ağaç gibi insan da değişmeden ama anlamlarıyla kalmak isteyecektir.

    Ve su gibi, hava gibi, gıda gibi insan hayatının olmazsa olmazı olan “anlamlar”, gün gelip o en güçlü kayaya yaslayacaktır sırtını. Doğanın tüm sakinleri gibi, nihayet insan da sakinleşip, elinde kalan tek içgüdüsü olan aklıyla, “adaleti” kavrayacaktır.

    Kendisine, diğer canlılara, doğacak olanlara ve hatta ölse de yepyeni şekillerle doğada kalmaya devam edenlere bile adil olmayı ve adil kalmayı öğrenecektir. Aslında ilk günlerinde hissettiği ama sonradan unuttuğu bu duyguyu yeniden keşfedecektir. Çünkü doğal olan her şey bir bakıma adildir de. Tıpkı acıktığı için parçalayan ama doyunca daha fazlasını istemeyen kaplanlar gibi, insan da durabilecektir bir gün. Ama tek fark insanın bu raddeden sonra bunu ancak aklıyla yapabilecek olmasıdır.

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu