YUKARI

Yazarlarımız

Yazar: Canan Egüz | Eklenme Tarihi: 07 Ocak 2008

Gençliğimizin Anıtsal Ağaçları Yanmış Diyorlar!

  • Bizi gölgesiyle, müziğiyle, kokusuyla kucaklamış ağaçlar yanmış diyorlar. Yüreğim yanıyor benim de. Bu yıl çok orman yangını oldu. Her yıl olur. Sebebini ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Bilinmez. Komiktir. Vahşettir.

    Bu yıl sadece buralarda değil, dünyanın pek çok yerinde orman yangınları oldu ve sebeplerin içine artık küresel ısınma da eklendi.

    Yüz binlerce ağaç. Gözünüzün önüne getirmeye çalışın. Kapkara kütükler, hepsi sanki birer mezar taşı. Yüreğinde beslediği tırtılıyla, yılanıyla, sincabıyla, karıncası, böceği, bedenine sarılmış sarmaşığıyla, gölgesinde dinlenen eğrelti otu, mantarı, çiçeği ile ölüp gitmiş ağaçlar ordusu. Madem ki öldük, mezar taşımız da kendimiz oluruz demişler sanki. Şimdi bu hayali görüntü içimizi ürpertse de, o hengame içinde cayır cayır yanan hayvanların çığlıklarını hiçbirimiz duymadık. Çünkü alevlerin sesi daha baskındı. Bitkiler ise zaten başlarına ne gelirse gelsin hiç ses çıkarmazlardı. Her ölüm gibi bu ölümleri de kabullenmemiz zor olmadı. Yutkunduk, iç çektik, hatta belki faillere küfrettik ve kumandamızla başka bir kanala geçtik. Çünkü bizler en çok magazin ormanlarında biten mankenleri seviyoruz. Futbol ormanlarında biten holiganları, tüketim ormanlarında yetişen envai çeşit allı pullu, high tech, pazarlama harikası, tasarımda son noktaya gelmiş ürünleri seviyoruz. Başka ormanlar ilgimizi çekmiyor pek. Çünkü artık bir ağaç gölgesinde oturmak da eskisi kadar “in” değil. Biz yeşil brandalarını ya da heybetli kanatlarını üzerimize germiş gölgeliklerin altında cafe latte, mocha, expresso ya da buzlu kahve yudumlamayı seviyoruz artık. Açık hava bir restoranda masamıza eskaza düşen bir kavak meyvesinden ifrit oluyoruz. Saçlarımıza kuş pislemesin diye şemsiyeleri açtırıyoruz garsona. Evimize daha çok güneş girsin istiyoruz. O ağacı kesmeyi kuruyoruz. Aman ağaçlar gölge etmesin , başka ihsan istemez diyoruz.

    Oysa...
    Ben bir ağaç biliyorum. Dalları güçlü, anaç. Upuzun bir salıncakla gökyüzüne çıkarır çocukları. Güneşi, bulutları, kuşları tanıştırır onlara.
    Ben bir ağaç görüyorum. Pek çok ağaçtan biridir o. Erkek çakısıyla kızın adını kazır üstüne.Ve yıllar sonra gelir bakar, hala duruyor mu diye.
    Ben bir ağaçtan düştüm. Elma ağacıydı. Yarası hala dizimde.
    Ben bir ağaç tanıyorum. Siz de tanımışsınızdır onu. İlk öpücüktür pek çok insanın tarihinde.
    Ben bir ağaç seviyorum. O kadar büyük ki kökleri, Onu yanımda taşıyamayacağım için fotografını astım duvarıma.
    Ben bir ağaç özlüyorum. Çoktan kesmişler onu yol sevdasına. Yolları da severim ama yine de kıyamam ağaçlara.

    Sözü yavaş yavaş getiriyorum asıl söylemek istediğime.

  • ODTÜ ormanları... 30 hektarlık arazide 30.000 ağaç yanmış. Öğrencilik yıllarımda her sabah uyanınca penceremi açar derin derin nefes alırdım. ODTÜ’nün içinde kalıyordum. O ağaçların kokusu ciğerlerime dolar, tazelenirdim. Güneşin tepede olduğu bir öğlen vakti ise sırtımı tekine dayayıp bir romanın içinde ya da belki kendi şiirimde kaybolup gidebilirdim. Akşam yeni yeni inerken uzun yürüyüşlere çıkardım. Ya da gölgesinde yerdim yemeğimi. Geceleri ise amatör bir gitarın çemberinde şarkılar söylerdim. O da ritm tutardı bizlere.

    Çünkü sadece oksijen ya da meyve üretmez ağaçlar. Etraflarında yaşayan pek çok canlıya kol kanat gererler, yuva olurlar, destek olurlar, siper olurlar.

    Ben o ıhlamurun kokusunu nasıl unutabilirim ki, o kestane ağaçlarının bereketini, çat diye çatlatıp yollara döktüğü meyvelerini. Kış vakti gelin olan, bahar vakti doğuran, güz vakti olgunlaşan o çamları, baharda kışı andıran kavak yellerini.

    ODTÜ her gerçek ODTÜ’lü için aslında en çok ağaçtır. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşama düşüdür.

    Güzel bir kampanya başladı şimdi. ODTÜ’lüleri kendi ormanlarını yeniden yeşertmeye davet ediyorlar. Katılacağız pek tabii ki. Zamanında Manisa, Marmaris, Elazığ, Ilgaz ormanlarında düş kurmuş ama düşleri kül olmuş gençler gibi biz de kendi ormanlarımızı yeniden yeşerteceğiz elbirliği ile. Ve yeni düşler kuracağız. Umutlarımız bir daha hiç kül olmasın diye...

    Bagislariniz icin: Isbankasi ODTU Subesi 4229-0849994 nolu Agaclandirma Hesabi
    Ayni Yardimlar icin: ODTU Mezunlari Dernegi (Ankara)'dan (0090- 312 286 79 79 D:1114) Bulent Kurtaran’ la gorusulmesi

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu