YUKARI

Yazarlarımız

Yazar: N. Rahmi Aksoy | Eklenme Tarihi: 04 Ekim 2007

Klasik Ekonominin Sonu: Karbonomi

  • Adam Smith’in kurduğu iktisat modelinden bu yana günümüze kadar geliştirilmiş ve serbest piyasa düzeni içinde çalışan çeşitli alternatifler, yaratılan katma değerleri ulusal para birimleri üzerinden ölçme ve el değiştirme esasına dayanmaktadır.

    Finansal teknoloji altyapılarının gelişmesi ile birlikte söz konusu fonksiyonların, dolaşımda olan fiziki paralara alternatif olarak kaydi¹ paralar, kredi puanları vb. üzerinden de hesabı tutulabilir hale gelmiştir.

    Ekonomik gelişme ve büyüme ile birlikte doğal kaynakların çok hızlı ve dengesiz biçimde tüketilmesi bazı temel yaşam parametrelerinin doğada kabul edilebilir sınırlarının dışına çıkması tehlikesini de beraberinde getirmiştir.

    Bunların en başında atmosferdeki karbondioksit oranı gelmektedir.

    Bu durum, ‘’karbonomi’’ denebilecek yeni bir iktisadi örgütlenme dönemini de ana gündem maddelerinden birisi haline getirmektedir.

    19. Yüzyıl ile başlayan yoğun sanayileşme sonucunda atmosferdeki karbondioksit oranı 200-300 ppm (milyonda bir birim parça - parts per million) seviyelerinden 300-400 ppm aralığına taşınmıştır.

    Son durum itibariyle bu oran 375 ppm olarak hesap edilmektedir. Dünya ekonomisindeki mevcut büyüme ve tüketim modelleri ile çok kısa bir sürede söz konusu oranın 400 ppm seviyesine ulaşabileceği en iyimser senaryolarda dahi teorik olarak ortaya konulabilmektedir.

    Söz konusu artışın, endüstriyel gelişime ve bu kapsamda tüketilen mal/hizmet gruplarının enerji girdi/çıktı desenine doğrudan bağlı olduğu genel kabul görmekle birlikte diğer bazı doğal gelişmelerle de ilintili olduğu hususu halen üzerinde detaylı araştırmalara konu olmaya devam etmektedir.

  • 400-440 ppm bandının yüksek risk taşıdığı ve bu bandın üzerindeki değerlere ulaşılması durumunun ise iklimler ve coğrafi yapılar üzerinde geri dönüşü belirsizlikler taşıyan ve büyük ölçekte yaşamsal tehdit ve kaoslar ortaya çıkartabileceği çeşitli uluslararası kurum ve kuruluş raporunda açıkça modellenmiş ve çeşitli medya kanallarında farkındalık yaratmak üzere geniş halk kesimleri ile de paylaşılır hale gelmiştir.

    Kyoto protokolünün imzalayıcısı ülkelerin, bu kapsamda karbon emisyon değerlerini 2012 yılı itibariyle 1990 yılındaki seviyelerinin % 5 altına indirme taahhüdü bulunmaktadır.



    Karbonomi diye nitelendirdiğimiz ekonomik plan tam bu noktada doğmaktadır:

  • Bu yeni iktisadi plan;
    • Karbon vergileri,
    • Karbon emisyon kredileri ve borsası
    • Karbon kredi kartları,
    • Her tür mal ve hizmetin normal fiyatının yanı sıra etiketlerde karbon karşılık fiyatlarının da belirtilmesi ve faturalandırılması,
    • Karbon kredilerinin seküritizasyonu²,
    • Karbon özel sermaye fonları
    • Karbon sıfırlama yatırımları,
    • Karbon teknolojileri
    • Enerji verimliliği, enerji verimliliği kredisi ve borsası

    ana başlıkları altında ‘’Karbon Ekonomisi’’ nin temel iş alanları olarak gelişmeye başlamış ve akademik programlarda, hükumetlerin kalkınma ajandalarında ve daha ilginci özel sektörün (reel sektör ve bankacılık sektörleri) iş geliştirme konularında yerini almaya başlamıştır.

    Serbest piyasada arz edilen her ürün ve hizmetin talep fonksiyonu ile ilişkilerini düzenleyen mikroekonomi denklemlerinden ayrı olarak karbonomi disiplini tek bir ana formül ile özetlenebilir:

    Karbon Emisyonları = Karbon İzinleri + Karbon Kredileri
    Amaç denklemin sol tarafını içinde yaşanabilir bir dünyada sürdürülebilir bir ekonomik faaliyete izin verecek ve gelecek kuşakların da doğal kaynaklardan yararlanma hakkını gözetecek şekilde optimize etmektir.

    Bu denklemde karbon izinleri devletler ve bağlayıcı uluslararası hüküm ve anlaşmalar çerçevesinde tespit edilecek şekilde planlanmaktadır. Bu izinler piyasa şartlarına tabii olmayıp, deregulasyona³ da açık değildir. Ancak global mutabakat sonucu ulusal planlamalar üzerinden kontrol edilmesi hedeflenmektedir.

    Kyoto Protokolü bu çerçevede organize edilmiş en kapsamlı uluslararası mutabakat olup eksiklikleri ve gelişmeye açık yönlerine rağmen etkin bir gözetim ile uygulanması halinde en geçerli platform hüviyetini taşımaktadır.

    Denklemi optimize ya da minimize edecek diğer kısım ise karbon kredileri bileşenidir ki, serbest ekonomi kuralları içinde geliştirilmesi hedeflenen bir çok yaratıcı çözüm de burada gizlenmiş durumdadır.

  • Herhangi bir karbon emisyon yayıcısının kendi denklemini gerekli seviyeye getirmesi için yapabileceği 4 temel alternatif bulunmaktadır.

    • Emisyon kredisi satın almak
    • Enerji verimliliği kredisi satın almak
    • Mevcut üretim ya da tüketim araçları ile daha az üretmek ya da tüketmek
    • Mevcut üretim ve tüketim araçlarını daha az emisyon üretenleri ile değiştirmek

    Sonuç olarak; başlı başına yeni bir gelişme alanı olarak beliren karbon ekonomisi, dünyadaki çevresel tehditlerin ciddi bir noktaya gelmesi ile ortaya çıkmıştır.

    Ancak; bir yandan, klasik gelişme alanlarının bundan sonraki dönemlerde de sürdürülebilir olmasını garanti eden somut faydası, öte yandan kendi kendini yaratan fırsatları ile dolaylı bir ekonomi oluşturması sonucu mevcut istihdama katkısı ile şaşırtmaya devam edeceğe benzemektedir.

    Herhalde eskilerin diliyle aşağıdaki kestirme söz konuyu en iyi biçimde özetlemektedir:
    ‘’Biz bu dünyayı geçmiş kuşaklardan miras değil gelecek kuşaklardan ödünç aldık.’’


    N. Rahmi Aksoy
    TSKB Mühendislik Bölümü Danışmanı

    Notlar
    Kaydi Para: Fiziki banknot ya da madeni para şeklinde olmayıp bilgisayar, kredi kartı vb. ortamlarda hesap değeri üzerinden işlem gören ulusal paralardır.
    • Seküritizasyon: Menkulleştirme. Herhangi bir maddi ya da finansal sabit varlığın değerinin taşınabilir, el değiştirebilir bir değişkenle ilişkilendirilmesi ve bu değişken değerin alım satıma konu olmasının resmi olarak temin edilmesi.
    • Deregulasyon : İlgili konu ve sektörlerde kamuya ait düzenleme yetkilerinin kamuda bırakılarak tekelci piyasanın korunması

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu