YUKARI

TSKB'den Haberler

Eklenme Tarihi: 15 Ekim 2021

Türkiye yeşil bina sayısında Avrupa’da ilk sırada

  • TSKB Gayrimenkul Değerleme’nin çalışmasına göre; yeşil bina sayısında bugün Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada bulunuyor.

    Gezegenimizi tehdit eden küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkileri, neredeyse tüm sektörler üzerinde şiddetini artırıyor. İklim değişikliğinin gayrimenkul sektöründe yarattığı etkilere ilişkin bir analiz gerçekleştiren TSKB Gayrimenkul Değerleme, yeşil binalara ve bu binaların sayılarının artırılması gerektiğine dikkat çekti. Gayrimenkul sektörünün, enerji tüketimini sınırlamak ve iklimle ilgili şiddetli hava koşullarına direnmek için yeni yöntemler ve malzemeler geliştirdiği belirtilen çalışmada, bunun en önemli örneği olarak gösterilen yeşil binalara ilişkin veriler yer aldı. Buna göre; yeşil bina sayısında 2017’den beri dünyada ilk 10 ülke arasına giren ve 2019 yılında altıncı sıraya yükselen Türkiye, bugün Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada bulunuyor. Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği’nin (ÇEDBİK) kayıtlarına göre; Türkiye’de toplam 518 adet sertifikalı proje bulunurken, bunlardan 425’i LEED, 70’i BREEAM ve ikisi B.E.S.T sertifikalarına sahip.

    Kocaeli potansiyeli en yüksek bölge
    Yeşil bina uygulamaları ülkemizde ağırlıklı olarak İstanbul ve çeperinde gelişim gösterirken, Türkiye genelinde yeşil bina sertifikasına sahip projeler incelendiğinde son yıllarda sırasıyla Kocaeli, Ankara ve İzmir illerindeki uygulamaların arttığı görülüyor. Özellikle Kocaeli, yeşil bina uygulamaları açısından potansiyeli yüksek bir bölge olarak değerlendiriliyor. Çalışmada, yeşil bina uygulamalarının standart bina uygulamalarına göre yüzde 7-15 oranında daha yüksek maliyetli olduğu bilgisi paylaşılırken, fayda-maliyet veya yaşam döngüsü-maliyet hesabı yapıldığında bu ön maliyet farkının kısa sürede geri döndüğü belirtiliyor. Yine binanın ekonomik ömrü göz önüne alındığında, suyu yaklaşık yüzde 40, enerjiyi ise yüzde 25-50 arası daha az tüketen yeşil bina uygulamalarının standart binalara göre kullanma maliyetlerinin oldukça düşük olduğu vurgulanıyor.

    Bütüncül yaklaşımla çözüm üretilmeli
    Hükümet, müteahhit, mal sahibi ve kullanıcıların bir araya gelerek iklim değişikliğinin gayrimenkul sektörü üzerindeki olumsuz etkilerine bütüncül yaklaşımla çözümler üretmeleri gerektiği belirtilen çalışmada şu açıklama ve öngörülere yer veriliyor: “Bu konuda hazırlanacak risk analizleri sonrasında önlemler alınmalı. Aksi halde riskli bölgelerde bulunan bazı gayrimenkullerin satılamaz hale geldiğini, sigorta primlerinin ödenemeyecek ölçüde yükseldiğini ve bu nedenle değerlerinin azaldığını görmek kaçınılmaz. Hatta bu gayrimenkuller terk edilebilir ve kentte çöküntü alanları oluşabilir. Ayrıca değişen hava olayları nedeniyle yangın ve sel gibi afetlerden etkilenerek zarar görmüş yapıların bakım, onarım ve yeniden inşa maliyetlerinin büyük ölçüde artması ekonomik kayıplara neden olabiliyor. İklim değişikliğine uyumlu hale getirilmek için bakım ve onarım gören gayrimenkul maliyetlerinin, kira kontratı süresi boyunca kullanım maliyeti olarak kiracıya yansıtılabileceği modeller tartışılıyor. Gayrimenkullerdeki bu uyumlaştırma sürecinin binalarda değer artışı sağlayacağı düşünülüyor.”

    Yeni binalar kendi enerjisini üretecek
    Gayrimenkul sektöründe iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini hafifletmeye yönelik önlemlerden biri olarak yapı malzemelerinin önemine dikkat çekilen çalışmada şu ifadeler yer alıyor: “Deniz seviyesinin yükselmesiyle kıyı bölgelerinde artan şiddetli fırtınalardan korunmak için binaların ve yolların yükseltilmesi, sıcak hava dalgaları ve yüksek ısı riskine karşı teknolojik yapı malzemelerinden yararlanılarak serin çatıların ve soğutma merkezlerinin kurulması iklim uyum önlemleri arasında. Güneydoğu Asya ülkelerinde geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen yapı malzemeleri ile projeler geliştiriliyor, kullanım ömrünü tamamlamış gayrimenkullerde ve yenileme işlemlerinde diğer inşaatlara malzeme tedarik ediliyor. Yeni inşa edilen binaların hemen hepsinde kendi kendine yeterli enerjiyi üretmesi ve ideal olarak da kentsel ağa ek üretim sağlaması hedefleniyor. Akılcı çözümler ile bu karmaşık güçlüklerin üstesinden gelerek gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya ve katma değer üreten, tüm paydaşlarına kazanç sağlayan bir sektör bırakmak ise hayal değil.”

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu