YUKARI

İklim Değişikliği

Eklenme Tarihi: 11 Kasım 2025

COP30’un ikinci gününde yeni hedefler ve eksikler

  • COP30’un ikinci gününde Meksika ve Güney Kore yeni iklim hedeflerini açıkladı, Hindistan’ın sessizliği ise küresel dengeyi kırılganlaştırdı.

    Brezilya’nın ev sahipliğinde düzenlenen COP30’un (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı) ikinci günü, hem umut verici adımlara hem de dikkat çekici eksikliklere sahne oldu. Meksika ve Güney Kore, 2035 yılına yönelik daha iddialı emisyon azaltım hedefleri açıkladı. Ancak Hindistan’ın hâlâ yeni bir taahhüt sunmaması, küresel ısınmayı 1.5°C ile sınırlama hedefinin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

    Hindistan sessiz, küresel denge kırılgan
    Dünyanın en kalabalık ülkesi ve üçüncü büyük sera gazı salımı kaynağı olan Hindistan, hâlâ 2035 yılı için yeni Ulusal Katkı Beyanı’nı (NDC) sunmadı. G20 ülkeleri içinde yalnızca Hindistan ve Suudi Arabistan’ın hedef açıklamaması, küresel müzakerelerde hayal kırıklığı yaratıyor. Ülke, COP30’da düşük profilli bir katılım sergiledi; lider düzeyinde temsil edilmediği zirvede Hindistan’ın Brezilya Büyükelçisi, yeni bir taahhüt duyurmak yerine gelişmiş ülkeleri ‘karbon bütçesini tüketmekle’ eleştirdi. Bu sessizlik, 1.5°C hedefinin korunması için gerekli ortak eylemin hâlâ siyasal irade eksikliğiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

    Sadece Meksika ve Güney Kore iklim taahhütlerini güncelledi
    COP30’un ikinci gününde iki ülke, iklim taahhütlerini güncellemesiyle dikkat çekti. Meksika, 2035 yılına kadar sera gazı emisyonları mevcut politikalarla karşılaştırıldığında yüzde 50’ye kadar azaltmayı hedeflediğini açıkladı. Ülke tarihinde ilk kez toplam emisyon miktarına bir üst sınır getirildi. Ancak mevcut politikaların, emisyonların 2030’a dek artmaya devam etmesine izin vermesi, hedefin uygulanabilirliği konusunda soru işaretleri yaratıyor. Güney Kore ise 2018 seviyelerine kıyasla 2035’e kadar yüzde 53 - 61 arasında emisyon azaltımı hedeflediğini duyurdu. Yeni hedef, ülkenin daha önce açıkladığı 2030 planına göre daha iddialı görünse de ağır sanayi sektörlerinde daha düşük bir azaltım ön görülmesi eleştirilere yol açtı. Uzmanlara göre, bu hedeflerin hayata geçebilmesi için kapsamlı yatırım planları ve sektörler arası adil bir dönüşüm süreci gerekiyor.

    Finansman ve adil dönüşüm gündemin merkezinde
    COP30’un ikinci gününde dikkat çeken bir diğer başlık, gelişmekte olan ülkelerin iklim finansmanı talepleriydi. Zirvede konuşulan ‘Adil dönüşüm’ kavramı yalnızca emisyon azaltımını değil, aynı zamanda bu dönüşümün maliyetinin adil biçimde paylaşılmasını da kapsıyor. Brezilya ve Afrika ülkeleri, gelişmiş ekonomilerden iklim uyum fonlarının artırılmasını ve finansman kaynaklarının hibe şeklinde sağlanmasını talep etti. Mevcut durumda küresel iklim finansmanının önemli bir kısmı kredi olarak sunuluyor. Bu da iklim krizinden en çok etkilenen ülkeleri borç baskısı altında bırakıyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sekreteri Simon Stiell ikinci günkü konuşmasında, bu dengesizliği ‘İklim adaletinin en zayıf halkası’ olarak tanımlayarak şu vurguyu yaptı: “Eğer adil bir geçiş istiyorsak, öncelikle adil bir finansman yapısı kurmamız gerekiyor. Aksi halde verilen her söz kağıt üzerinde kalır.”

    Bilim ve sağlık perspektifinden COP30
    COP30’un ikinci gününde, müzakerelerin odağı yalnızca ekonomi ve emisyon hedefleriyle sınırlı kalmadı. Sağlık ve bilim çevreleri, iklim krizinin toplumsal etkilerine dikkat çekti. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), COP30 kapsamındaki ‘Sağlık Pavyonu’nda yayımladığı verilerle, iklim değişikliğinin artık doğrudan bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurguladı. Artan ısı dalgaları, hava kirliliği, su kıtlığı ve iklim kaynaklı göçler, milyonlarca insanın yaşam koşullarını tehdit ediyor. DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus yaptığı açıklamada; “İklim krizi artık geleceğe dair bir uyarı değil; bugünün sağlık krizidir. Hasta bir gezegende sağlıklı toplumlar var olamaz” diye konuştu. Ancak mevcut tablo, bu alandaki yatırımların hâlâ yetersiz olduğunu gösteriyor. Küresel iklim fonlarının yalnızca yüzde 2’si uyum projelerine, yüzde 0.5’i ise sağlıkla doğrudan ilişkili çalışmalara yöneliyor. Uzmanlara göre, iklim politikalarında sağlık etkilerinin görünür hale getirilmesi, COP30’un somut sonuçlara ulaşması açısından kritik öneme sahip.

    İklim müzakerelerinde umut ve kırılganlık bir arada
    COP30’un ikinci günü, küresel iklim müzakerelerinde umut ve kırılganlığın bir arada var olduğunu bir kez daha gösterdi. Meksika ve Güney Kore’nin yeni hedef açıklamaları, 2035 ufkunda daha iddialı bir yönelim sinyali verdi. Ancak Hindistan’ın sessizliği, uluslararası iklim politikasındaki eşitsizlikleri ve iş birliği boşluklarını yeniden gündeme taşıdı. Zirvenin üçüncü gününde odak ‘Uygulama’ başlığında yoğunlaşacak. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin finansman gereksinimleri, fosil yakıt sübvansiyonlarının azaltılması ve adil dönüşüm politikalarının detaylandırılması bekleniyor. Brezilya’nın COP30 başkanlığı, bu zirveyi ‘Eylemin COP’u’ olarak tarihe geçirmek istiyor. Ancak bu hedefe ulaşmak yalnızca yeni sözlerle değil, somut ve eşitlikçi adımlarla mümkün olacak. ‘Artık zaman, hedef belirleme değil; verilen sözleri yerine getirme zamanı.’

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu