YUKARI

İklim Değişikliği

Eklenme Tarihi: 11 Kasım 2025

Söylem değil eylem zamanıı: COP30’un ilk gününden notlar

  • Belém’de düzenlenen COP30’un ilk gününde küresel liderler, eşitsizlik, finansman krizi ve sağlık etkileriyle derinleşen iklim gerçeğiyle yüzleşti. Bu yılın zirvesi, sözden çok eylemle anılmak zorunda.

    Brezilya’nın Belém kentinde, Amazon’un kenarında başlayan COP30 (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı), kutlamadan çok bir yüzleşme atmosferiyle açıldı. On yıl önce Paris Anlaşması’yla çizilen 1.5°C sınırı fiilen aşılmış durumda. Artık mesele, hasarı sınırlamak ve adil bir dönüşümü gerçekten mümkün kılmak. Yaklaşık 50 bin delegenin katıldığı zirvede Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva, iklim krizinin artık ‘geleceğin tehdidi değil, bugünün trajedisi’ olduğunu vurgularken, küresel liderlere net bir çağrıda bulundu: “Savaşlara değil, gezegenin geleceğine yatırım yapın.” Bu yıl COP30, yeni bir anlaşmadan çok, verilen sözlerin hayata geçirilmesine odaklanıyor. Lula’nın sözleriyle, bu ‘Eylemin, bilimin ve adaletin COP’u’ olacak mı, yoksa yine vaatlerin gölgesinde mi kalacak? Bunu önümüzdeki günler gösterecek.

    Lula sert çıktı: “Gezegenimizi korumak, savaşmaktan daha ucuz”
    COP30’un açılışında Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’nın sözleri, zirvenin tonunu belirledi. Lula, iklim krizini yalnızca çevresel bir tehdit değil, derin bir eşitsizlik meselesi olarak tanımladı. “İklim değişikliği artık geleceğin tehdidi değil, bugünün trajedisidir” diyen Lula, afetlerin ve kuraklıkların en çok yoksul ülkeleri ve savunmasız toplulukları vurduğunu hatırlattı. Konuşmasında, artan askeri harcamaları da sert bir dille eleştiren Lula; “İklim krizini bitirmek için 1.3 trilyon dolar yeterliyken, dünya her yıl 2 trilyon dolarını silahlara harcıyor. Gezegenimizi korumak, savaşmaktan daha ucuz” dedi. Lula’nın bu sözleri, COP30’un yalnızca emisyon hedefleri değil, küresel adalet tartışmalarının da merkezinde geçeceğini gösteriyor. Brezilya’nın son bir yılda yasadışı ormansızlaşmayı azaltarak emisyonlarını yüzde 17 düşürmesi, ülkenin ‘Söylem değil eylem’ yaklaşımına örnek olarak öne çıktı.

    COP30’un üç temeli uygulama, uyum ve adil dönüşüm
    COP30’un başkanlığını yürüten Brezilyalı diplomat André Aranha Corrêa do Lago, bu yılki zirveyi ‘Uygulamanın COP’u’ olarak tanımladı. Lago; on yılı aşkın süredir verilen taahhütlerin artık somut sonuçlara dönüşmesi gerektiğini vurguladı.
    Zirvede üç temel öncelik öne çıkıyor: Uyum (adaptasyon), iklim finansmanı ve adil dönüşüm.
    Yani artık mesele, yeni sözler vermek değil; Paris, Bakü ve Dubai zirvelerinde kabul edilen kararların nasıl uygulanacağını göstermek. Corrêa do Lago, “Bu COP bilime kulak veren, adaleti merkeze alan ve ekonomik dönüşümü hızlandıran bir zirve olmalı” diyerek müzakerelerin yönünü özetledi. Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkeler için iklim uyum finansmanı kritik bir başlık. Zira iklim değişikliğinin etkileri her geçen yıl artarken, en savunmasız ülkelerin bu yükü tek başına taşıması mümkün değil.

    Adalet faturasının milyar dolarlarla ölçülmesi
    COP30’un en çetin tartışmalarından biri yine iklim finansmanı. Zirvenin açılışında, geçen yıl Bakü’de belirlenen ‘İklim adaleti faturası’ yeniden masaya geldi. Gelişmiş ülkelerin, iklim değişikliğinin etkilerinden en çok zarar gören yoksul ülkelere destek olmak için 2035’e kadar yıllık 300 milyar dolar sağlaması gerekiyor. Ancak mevcut finans akışı, bu hedefin oldukça gerisinde. OECD (Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü) verilerine göre, şu anda taahhüt edilen miktar en iyimser tahminle 100 milyar dolar civarında. Üstelik bu fonların büyük bölümü hibe değil, kredi biçiminde sağlanıyor. Bu durum, iklim krizinden en fazla etkilenen ülkeleri borç yüküyle de karşı karşıya bırakıyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sekreteri Simon Stiell, bu tabloyu şu sözlerle özetledi:
    “İklim eylemini geciktirmek, geleceği ipotek altına almak demektir. Sağlıktan ekonomiye, her alan bu gecikmenin bedelini ödüyor.” Finansman konusundaki belirsizlik, COP30’un en kritik sınavlarından biri olacak. Çünkü adil bir geçiş ancak kaynakların adil paylaşımıyla mümkün.

    Hasta bir gezegende sağlıklı insanlar olamaz
    Bu yılki COP’un en dikkat çekici yeniliklerinden biri, ‘Sağlık’ temasının yeniden gündeme alınması oldu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Wellcome Trust ve küresel sağlık topluluklarının ortaklığıyla oluşturulan ‘Sağlık Pavyonu’, iklim krizinin yalnızca çevresel değil, doğrudan insani bir tehdit olduğunu vurguluyor. DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, açılışta yaptığı konuşmada şunu hatırlattı: “Hasta bir gezegende sağlıklı insanlar olamaz. İklim krizi bir sağlık krizidir. Geleceğin değil, bugünün.” Isı dalgaları, hava kirliliği, su kıtlığı ve göç gibi etkiler artık halk sağlığı politikalarının merkezinde. Ancak küresel iklim fonlarının yalnızca yüzde 2’si uyum projelerine, yüzde 0.5’i ise sağlıkla ilişkili iklim çalışmalarına gidiyor. COP30’un en önemli çıktılarından biri, bu öncelik dengesizliğini değiştirmek olabilir. Çünkü sağlık, yalnızca bir sonuç değil iklim eyleminin başarısını ölçmenin en insani yolu.

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu