YUKARI

Sürdürülebilir Yaşam

Eklenme Tarihi: 06 Mayıs 2022

Toprağı hafife alamayız

  • BM raporu; tüketim alışkanlıkları, artan nüfus, küresel tedarik zincirleri nedeniyle dünyadaki toplam arazinin yüzde 20-40’ının zarar gördüğünü ortaya koydu.

    Birleşmiş Milletler’in (BM) geçtiğimiz günlerde ikinci baskısını yayınladığı ‘Global Land Outlook’ (Küresel Arazi Görünümü) raporu, onlarca yıl süren ormansızlaşma, madencilik ve endüstriyel kirlilik nedeniyle gezegenin topraklarının yüzde 40’ının bozulduğunu ortaya koydu. Dünyada toprakların neredeyse yarısı, şu anda meralar ve ekin alanları için kullanılıyor. Bu alanlar, ormanlık bölgenin tarım alanları için temizlenmesiyle açılmıştı. Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi’nin (UNCCD) yeni bir çalışması, eğilimler devam ederse dünyada kara yüzeyinin yüzde 11’lik diliminin (Güney Amerika büyüklüğünde) 2050 yılına kadar bozulabileceğini gösterdi. Dünya, artan nüfusu beslemek için daha fazla gıda talep ederken, iklim değişikliğiyle mücadele çabaları, ormanların bozulmadan bırakılmasını, güneş panelleri ve rüzgâr çiftlikleri gibi kara temelli projelerin genişletilmesini içeriyor.

    Toprağın bozulması ölüm demektir
    UNCCD’den bilim insanı Barron Orr, “Bunlar birbiriyle rekabet eden talepler çünkü çalışacak çok fazla arazi kalmadı” dedi. İnsanlar, kumdan fosil yakıtlara kadar, yiyecek ve doğal kaynak arayışlarında dünyanın buzsuz alanının yüzde 70’inden fazlasını dönüştürdü. Bu tür kaynak çıkarma işlemleri suları kirletti, toprakları aşındırdı, dağ yamaçlarını istikrarsızlaştırdı ve mahsul verimini düşürdü. UNCCD İcra Sekreteri İbrahim Thiaw, “Toprak bozulması ölüm demektir. Bu rapor, bir uyandırma çağrısıdır. Toprağı hafife alamayız” dedi. Küresel ekonominin kabaca yarısı veya yılda yaklaşık 44 trilyon dolar, arazi ekimine veya kaynak çıkarmaya dayanıyor.

    2030’a kadar Çin büyüklüğünde alan restore edilecek
    Rapora göre; ülkeler 2030 yılına kadar 10 milyon kilometrekare veya Çin büyüklüğünde bir alanı restore etme sözü verdi ancak görev için gereken 1.6 trilyon doları harcama motivasyonları oldukça düşük. Rapor, dünya çapında yıllık tarım ve fosil yakıt sübvansiyonlarına verilen 700 milyar doların araziyi restore etmekte kullanılabileceğini söylüyor. İbrahim Thiaw, gıda üretiminden sorumlu olan şirketlerin zirai kimyasal kullanımını azaltması ve doğayı güçlendirmeye daha fazla yatırım yapması gerektiğini söyledi. Rapora göre; bu tür projeler, yağmur suyunu depolamak veya damlama sulama kullanarak toprak sağlığını geri kazanmayı, vahşi yaşamı korumayı ve su mevcudiyetini iyileştirmeyi içerebilir. Ayrıca, yerel toplulukların araziyi korumasını da tavsiye ediyor.

    140 trilyon ekonomik getiri sağlayabilir
    Bu tür çabalar toplamda yılda 140 trilyon dolara kadar ekonomik getiri sağlayabilir. Bazı ülkeler ilerleme kaydetmeyi başardı. Arjantin, Ibera sulak alanlarını yeniden vahşi doğaya katıyor. Brezilya, Meksika ve ABD, toplulukların kuraklıkla başa çıkmasına yardımcı olmak için çalışıyor. Irak, Çin ve Kuveyt toz fırtınalarıyla mücadele ediyor. Ancak bazı projeleri hayata geçirmek düşünüldüğü kadar kolay olmadı. Raporda, Afrika’da 2030 yılına kadar kıta boyunca 8 bin km’lik bir arazi şeridini restore etmek için 2007 yılında başlatılan Büyük Yeşil Duvar Projesi’nin şimdiye kadar hedef belirlenen alanın sadece yüzde 4’ünü restore ettiği belirtiliyor.

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu