YUKARI

Yazarlarımız

Yazar: Kerem Ateş | Eklenme Tarihi: 07 Şubat 2008

Çevre ve Gençlik

  • Tüm dünyada çevreciliğin miladı kabul edilen 1972 yılı Stockholm Zirvesi’nin sonunda yayınlanan deklarasyon çevre alanında önemli maddelerle dikkat çeker. Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı adı altında toplanan Stockholm Deklarasyonu’ndaki maddeler şöyledir:



    1. Madde:
    İnsanın; hürriyet, eşitlik ve yeterli yaşam koşulları sağlayan onurlu ve refah içinde bir çevrede yaşamak temel hakkıdır. İnsanın, bugünkü ve gelecek nesiller için çevreyi korumak ve geliştirmek için ciddi bir sorumluluğu vardır. Bu bakımdan; kayıtsızlık, ırk ayrımı, ayrımcılık, kolonial veya diğer biçimlerde baskı, yabancı hakimiyetini destekleyen, sürekli kılan politikalar mahkum edilmiştir ve terk edilmelidir.

    2. Madde: Bugünkü ve gelecek nesiller için ihtiyaca göre özenli planlama veya yönetim ile dünyanın doğal kaynakları, hava, su, toprak, flora ve fauna dahil, özellikle de doğal ekosistemleri temsil eden örnekler korunmalıdır.

    3. Madde: Dünyanın hayati yenilenebilen kaynaklarını üretme kapasitesi sürdürülmeli ve mümkün olduğu hallerde yenilenmeli ve iyileştirilmelidir.

    4. Madde: Şu anda zararlı unsurların bileşimi ile ciddi tehlikede olan yaban hayatı neslini ve habitatını akıllıca yöneterek sürdürmek, korumak, insanın özel sorumluluğudur. Dolayısı ile ekonomik kalkınma planlamasında yaban hayatı dahil doğanın korunmasına önem verilmelidir.

    5. Madde: Dünyanın yenilenemeyen kaynakları, onları gelecekte tükenme tehlikesine karşı koruyacak şekilde kullanılmalı ve bu kullanımın yararlarının bütün insanlıkça paylaşılması sağlanmalıdır.

    6. Madde: Ekosistemlere ciddi, onarılamaz zarar verilmemesi için, toksik ve diğer maddelerin deşarjı, ısının, doğanın onu zararsız kılabileceği kapasiteyi aşacak miktarda ve yoğunlukta bırakılması engellenmelidir. Bütün devletlerin kirliliğe karşı haklı mücadelesi desteklenmelidir.

    7. Madde: Denizlerin, insan hayatını tehlikeye atabilecek maddelerle kirlenmesini önleyecek, canlı yaşama, denizde hayata zarar verecek, güzellikleri bozacak veya denizlerin diğer yasal kullanımını olumsuz etkileyecek şekilde kirlenmesini önlemek için ülkeler bütün olanaklarını kullanacaktır.

    8. Madde: İnsana uygun bir yaşam ve çalışma çevresi sağlamak ve hayat standardını iyileştirmek için ekonomik ve sosyal kalkınma şarttır.

  • 9. Madde: Az gelişmişlikten ve doğal afetlerden kaynaklanan çevre bozulmaları ciddi sorunlar meydana getirmektedir ve en iyi tedavi hızlandırılmış bir kalkınmadır. Bu amaçla, gelişmekte olan ülkelerin kendi gayretlerine destek olarak ve talep edildiğinde yeterli miktarda finansman ve teknolojik yardım yapılmalıdır.

    10. Madde: Gelişmekte olan ülkelerde çevre yönetimi için ekolojik faktörler kadar ekonomik aktörlerin de dikkate alınması, dolayısı ile fiyat istikrarı, temel mallar ve hammadde alımı için yeterli gelir sağlanması şarttır.

    11. Madde: Ülkelerin çevre politikaları, gelişmekte olan ülkelerin bugünkü ve gelecek kalkınma potansiyelini destekleyecek ve olumsuz etkilemeyecektir. Herkes için daha iyi hayat şartlarına erişilmesini engellemeyecektir. Ülkeler ve uluslararası örgütlerce çevre önlemlerinin uygulanması ile meydana gelebilecek muhtemel ulusal ve uluslararası ekonomik sonuçları karşılayabilmek için anlaşmaya varacak şekilde uygun tedbirler alınacaktır.

    12. Madde: Gelişmekte olan ülkelerin koşullarını ve özel ihtiyaçlarını dikkate alarak çevreyi korumak ve iyileştirmek amacı ile kaynaklar yaratılacaktır. Bu ülkelerin kalkınma planlarındaki çevreyi koruma amaçlı maliyetlerinin ülkelerin talebi üzerine kendilerine sağlanması gerekir. Bu amaçla ilave uluslararası teknik ve finansman yardımı yapılacaktır.

    13. Madde: Kaynakların daha rasyonel kullanılmasını sağlamak ve böylece çevreyi iyileştirmek için ülkeler kalkınma planlarında entegre ve koordine bir yaklaşım yapacaklardır. Böylece, kalkınmanın nüfusun yararı doğrultusunda, insan çevresinin korunması gereği ile uyumlu olması sağlanacaktır.

    14. Madde: Kalkınmanın gerekleri ile çevrenin korunması ve iyileştirilmesi ihtiyacı arasındaki çelişkileri gidermede rasyonel planlama temel araçtır.

    15. Madde: Çevreye olan olumsuz etkileri önlemek, maksimum sosyal ekonomik ve çevre faydaları sağlamak için yerleşmelere ve kentleşmelere planlama uygulanmalıdır. Bu açıdan kolonial ve ırkçı hakimiyet için yapılan projeler iptal edilmelidir.

    16. Madde: Temel insan haklarına önyargısız olarak, ilgili hükümetlerce uygun bulunan demografi politikaları, çevre veya kalkınma üzerinde olumsuz etkileri olan nüfus artış hızı veya aşırı nüfus yığılmaları ile düşük nüfus yoğunluğunun insan çevresinin gelişmesini veya kalkınmayı engelleyebileceği bölgelerde uygulanmalıdır.

    17. Madde: Ülkelerin çevre kaynaklarını çevreyi iyileştirmek prensibinden hareket ederek planlamak; yönetmek ve kontrol etmek görevi uygun ulusal kurumlara verilmelidir.

    18. Madde: Sosyal ve ekonomik kalkınmaya katkıları nedeni ile bilim ve teknoloji, çevre risklerinin tanımlanması, engellenmesi ve kontrolü için ve çevre sorunlarının çözümü ve insanlığın ortak çıkarları için kullanılacaktır.

  • 19. Madde: Çevre olaylarında eğitim; genç nesil kadar yaşlılar için de; korunmaya muhtaç gruplara özel önem verilerek, bireylerin, teşebbüslerin ve toplumların çevreyi koruma ve geliştirme için insan boyunca açısından bilinçli görüşü genişletmek ve sorumlu icraatı sağlamak için şarttır. Kitle iletişim ortamının çevrenin bozulmasına katkıda bulunmayı engellemesi, tam tersine insanın her yönde gelişmesini sağlayacak şekilde çevreyi korumak ve iyileştirmek ihtiyacı ile eğitsel bilgiyi yayması şarttır.

    20. Madde: Ulusal ve uluslararası çevre sorunlarının sebepleri ve sonuçları konusunda bütün milletlerde, özellikle de gelişmekte olan ülkelerde bilimsel araştırmalar ve gelişmeler teşvik edilmelidir. Bu bağlamda, çevre problemlerinin çözümünü kolaylaştırmak için güncel, bilimsel enformasyonun serbest akışı ve tecrübenin transferi desteklenmeli ve yardım edilmelidir. Çevre teknolojileri, geliştirmekte olan ülkelere, bu teknolojilerin yayılmasını teşvik edecek ve ekonomik yük getirmeyecek koşullarla sağlanmalıdır.

    21. Madde: Ülkeler, Birleşmiş Milletler kuralları ve uluslararası hukuk prensiplerine göre, kendi kaynaklarını kendi çevre politikalarına uygun olarak kullanma hakkına sahiptirler. Aynı zamanda kendi iç hukukları ve kontrollerindeki faaliyetlerin çevreye ve diğer ülkelere veya ulusal hükümranlık sınırları dışındaki alanlara zarar vermemesi konusunda sorumlulukları vardır.

    22. Madde: Devletler uluslararası hukukun, çevre zararlarının kurbanları ile ilgili borç ve tazminat maddelerini daha geliştirmek ve kendi hükümranlık alanları içindeki diğer çevre bozulmaları veya kendi hükümranlık hakları dışındaki kontroller için işbirliği yapacaktır.

    23. Madde: Uluslararası kurumlarca kabul edilen kriterlerde veya ulusal olarak kararlaştırılan standartlarda her ülke önyargısız, değerler sistemini dikkate almak durumundadır. Gelişmiş ülkelerde geçerli olan standartların gelişmekte olan ülkelere getireceği sosyal maliyet nedeni ile uygulanamayabileceğinin dikkate alınması şarttır.

    24. Madde: Çevrenin iyileştirilmesi ve korunması ile ilgili uluslararası konular, işbirliği ruhu ile büyük küçük bütün ülkelerce eşit olarak ele alınmalıdır. Çok taraflı veya iki taraflı anlaşmalarla veya diğer uygun yöntemlerle işbirliği bütün ülkelerin egemenlik ve çıkarlarını dikkate alarak her alanda istenmeyen çevresel etkilerin etkin kontrolü önlenmesi, azaltılması, ortadan kaldırılması için şarttır.

    25. Madde: Devletler, çevrenin korunması ve geliştirilmesinde uluslararası kuruluşların koordinasyonunu, etkinliğini ve dinamikliğini sağlayacaklardır.

    26. Madde: Nükleer silahlar ve diğer toplu imha araçlarından insan ve çevresi korunacaktır. Ülkeler, yetkili uluslararası makamlarla bu tür silahların tamamen yasaklanması ve imhası için derhal anlaşmaya varmak için çalışacaklardır.

  • 1972 yılında, Stockholm Zirvesi sonrasında uluslararası çevre örgütü Greenpeace kurularak tüm dünyada çevreci hareketi başlatmıştır. Ülkemizde 1965’li yıllarda başlayan çevre hareketi, 25 Eylül 1972 yılında “İstanbul Yeşili Koruma Derneği”nin kurulmasıyla ivme kazanmıştır. Daha sonra ismi “Çevre Koruma ve Yeşillendirme Derneği” olarak değiştirilen kuruluş 1975 yılındaki Bakanlar Kurulu kararı ile “ Kamu yararına çalışan dernek” statüsüne sahip olmuştur. 1978 yılındaki Bakanlar Kurulu kararı ile adında “Türkiye” kelimesinin kullanılmasına izin verilen kuruluş, 1985 yılındaki İçişleri Bakanlığı isim tescili ile bugünkü adını almış, “Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu” (TÜRÇEK) olmuştur.

    Özellikle 1972 – 1991 yılları arasında ülkemizde yapılan çevre çalışmalarına bakıldığında ufak tefek kıyı temizliği kampanyalarının dışında, genelde kapalı salon toplantıları yapıldığı görülmektedir. İstanbul Boğazı’nın kirliliği, haliç sorunu ve sanayileşmenin getirmiş olduğu kirliliklerin ele alındığı etkinlikler, seminerler, sempozyumlar gerçekleştirilmiştir.

    Türkiye’de sahaya yönelik çevre hareketi 1992 yılından sonra ortaya çıkmıştır. Artık salonlardan dışarı çıkarak sahaya yönelik çalışmalar yapma gereğinin doğmasıyla ülkemizde farklı alanlarda çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları kurulmuştur. Bu kuruluşlardan kimi yalnızca sulak alanlar ve kuşlar kimi erozyon, kimi de daha çeşitli alanlarda çalışmalar yürütmektedir. Sonuçta tüm kuruluşların temel ilkesi çevre ve doğanın korunması olmuştur.

    Her alanda olduğu gibi gençler 2002 yılından bu yana çevre ve gençlik kavramını bir araya getiren yeni bir çalışmaya imza atmışlardır. 2002 yılının Dünya Günü’nde ortaya çıkan çalışmanın adı AKASYA Platformu’dur. AKASYA Platformu her yıl geleneksel olarak üniversite kulüpleri, sivil toplum kuruluşlarını, bireysel olarak çalışmalar yapan ya da yapmak isteyen gençleri bir araya getirmektedir. İlki İstanbul çapında başlayan çalışma daha sonraki yıllarda ulusa boyuta varmıştır. Farklı düşünce yapılarından, farklı disiplinlerden bir araya gelen gençlerin ortak hassasiyeti ‘çevre’dir. Organizasyonun başından sonuna kadar tüm düzenlemeler gençler tarafından yapılmaktadır. Amatör bir çalışma olarak başlayan AKASYA Platformu ve Zirveleri markalaşma yolunda önemli adımlar atmaktadır.

    Bu yıl Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nın ana sponsorluğunda 7.si düzenlenecek olan AKASYA Ulusal Gençlik Çevre Zirveleri’nin ana teması: ENERJİdir. Türkiye’nin enerji politikasının tartışılacağı, enerji – çevre ilişkisinin işleneceği AKASYA Zirvesi’ne bu yıl tüm Türkiye’den 300 gencin katılımı beklenmektedir.

    Tüm Dünyada olduğu gibi ülkemizde de gençler çevre alanında iyi projeler ve çalışmalar yapmaktadır. Önemli olan yaptıklara çalışmalara daha fazla ilgi gösterilmesi ve gençlerin bu alanda yaptığı çalışmaların desteklenmesidir.

    Kerem Ateş
    TÜRÇEK

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu